17. Bölüm ''Boşluk''

11.1K 591 37
                                    

Merhabalar. Biliyorum pazar günlerinde anlaşmıştık ama önceki bölümün çok kısa olması ve bu bölüm içinde düşünmüş olduğum olayların sizi çok tatmin etmeyeceğini düşünerek bölümü erken yayımlamak istedim.
18. bölüm bu hafta değil haftaya Pazar yayımlanacak ama bu hafta pazar yaklaşık 1 sayfalık bir alıntı vereceğim.
Bence güzel bir anlaşma. :D
Lütfen yorum yapın ayrıca. 😭 Yazı yazmamdaki en büyük destekçim onlar.


17. Bölüm ''Boşluk''

Elindeki boş bira şişesine anlamızca baktı, Aren. Ne hissettiğini kavrayabilmek için başı fazlasıyla ağrıyordu. Sarhoş değildi, tek bir birayla olmazdı ama düşünemiyor olması onda sarhoşluk hissi uyandırmıştı.

Gitmesine izin verdiğine inanamıyordu. Gözlerinin içine bakıp, gidiyor oluşunu kabul etmesine bir şekilde inanası gelmiyordu. Ama yapmıştı. Onun istemediği bir dünyada kalamayacağını biliyordu. Zorlasa, gitmesine izin vermese  ikisi de mutlu olmayacaktı. Kayra inatçıydı. Gidene kadar diretecek, gidemediği her an Aren'i binlerce kez öldürecekti. Başından beri Aren'i tanımak istememişti, şimdi gitmek konusunda ısrar etmesi en doğal hakkıydı.

Onun tehlikede olmasını istemiyordu, şimdiye kadar hesapta olmayan bir sürü tehlikenin içine batmıştı. Aren, Kayra'yı kurtarmak için hep oradaydı, biliyordu ki her seferinde orada olacaktı fakat Kayra'nın paçalarında kalan kurumuş çamur izleri hiçbir zaman silinmeyecekti.

Yerine yenilerini eklemek istemiyordu. Paçalarına çamur yerine koyu kan renginin yapışmasını istemiyordu.

En mantıklısı gitmesine izin vermek olmuştu. Ona daha fazla bağlanmadan, tenine daha fazla ihtiyaç duymadan gitmesine izin vermek...

Zor olacaktı, bu duygudan kaçmıyordu. Ama şu zamana kadar duygusal anlamda her türlü zorlukla başa çıkmıştı. En aciz şekilde de olsa, en kabul edilemez yöntemle de olsa hayatına devam etmesini sağlamıştı.

Gülümseyebiliyordu. Kendisinden beklemediği bir mimikti. Her şeyden önce hissedebiliyordu. Etrafındaki herkes ona hissiz olması gerektiğini söylemişti ama o kendi yolunu çizebilecek kadar güçlü olduğuna inanıyordu.

Tüm bu düşünceler kaldırmak istemediği bir ağrıyla beynini istila ederken pişman olmanın eşiğindeydi. Gerçekten hissiz mi olması gerekliydi?

Kayra için hissettiği şeyler ona daha fazla yalnızlıktan başka bir şey kazandırmış mıydı? O gitmişti. Beraberinde aile bildiği insanların yüzünü ortaya çıkararak. Bunun için kızmaması gerekliydi, biliyordu ama onların hain olduğunu bilerek işine nasıl devam edecekti? Ya da onları bitirmek için bir adım atacak olsa, tek başına yenebilecek miydi?

Cevap veremediği binbir soruyla oturduğu yerden kalktığında çalan telefonuna yöneldi. Veda arıyordu...

Tereddüt etmeden açtı.

Sert bir, ''Efendim?'' dudaklarını terk etmişti. Veda ise bir sorun yokmuşçasına, ''Bebeğim,'' diye karşılamıştı onu. ''Evde kimse yok... Gelmek ister misin?''

Aren, bunun neye davet olduğunu biliyordu. Birkaç saat öncesinde duymuş olduğu şeyler üzerine ''hayır'' demeliydi belki de... Fakat bir saniye bile duraksamamıştı. ''Beş dakikaya oradayım,'' dedikten sonra kaybedecek tek bir saniyesi dahi yoktu. Elindeki bira şişesini kenara bırakmış, hızlı adımlarla arabasına ilerlemişti.

Veda'nın yanına ulaştığında kalbine yerleşen bu his ona tanıdık değildi. Buraya seks için gelmişti ama daha fazlasını istiyordu.

BATAKLIKWhere stories live. Discover now