24. Bölüm ''Tutsak''

12.1K 470 71
                                    

24. Bölüm ''Tutsak''

Bu bölüm genel olarak sakin. Kayra ve Aren'in arasındaki ilişkiye odaklanmaya çalıştığım bir bölüm oldu. Elimden geleni yapmaya çalıştım, yorumlarınızda yapabilmiş miyim göreceğim zaten.

İyi okumalar diliyorum hepinize.

İyi okumalar diliyorum hepinize

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ayrıca mükemmel yeni kapağımız... :'(

Finale son bölüm kala...

Kişinin kalbinde duyguya dair hiçbir şey kalmamışsa bedenin varlığı anlamsızdı. Önce kalbe dokunmadan direk tene değen eller gerçek bir insana değmiş sayılır mıydı? Ya da gördüğü manzara karşısında parıldamayan gözler bomboş bakışların kurbanı olduğu halde canlı mıydı? Dümdüz bir suratla, gülümsemek için çaba sarf etmeyen bir çift dudak başka bir dudakla birleşse ne olurdu peki? Bataklığın en dibinde çığlık atmaya tenezzül etmeyen kişi, sırf ölümü dahi göze alacak kadar mutsuzsa, hissizliği kabul edilir miydi?

Beden ruhtan ayrılmak için sadece son bir hamle bekliyordu. Peki ya kişi ufak bir bıçak darbesiyle cılız bedenine tutunmuş incecik ipi koparmak kadar basit bir işlemi yapmamak için direniyorsa?

Ya hala bağı olduğunu sandığı ruhu çoktan başka bir aleme göç ettiyse ve ruhundan geriye kalan tek hediye aldığı sayılı, soğuk nefeslerse?..

*

İnsanlardan nefret ettiğimi tam olarak anladığımda kendim için bir koza inşa etmiştim. O koza dışarıdan görünemeyecek kadar hayali fakat gücü yeterince hissedilebilecek kadar içimdeki nefretle yoğrulmuştu. Kimsenin benle iletişime geçmesine izin vermiyor, kimsenin bana yanlışlıkla dahi olsa bakmasını istemiyordum. Tamamen kapalı bir kutunun içinde kendim için var ettiğim dünyada yaşıyordum.

Bir gün herhangi birinin çıkıp o kozayı delmeye çalışacağını asla düşünmemiş, aç bıraktığım duygusallığımın zaafım olmasına izin vermiştim. Hem kim benimle konuşmak isterdi, değil mi?

Ama hikaye sandığım gibi gitmemişti. Hiç beklenmedik bir yerden bir çocuk karşıma çıkmış ve daha okulun ilk gününde ondan kaçmam gerektiğini bana göstermişti. Belki rutinden sıkıldığım içindi, belki de ilgiye ihtiyacım olduğu bir dönemdi, tam olarak emin değildim ama bir şekilde kozamın içinde ona da yer açmaya gönüllenmiştim. Artık o kişinin hayatıma kattıkları için bir yer açmam gerektiğine inanmış ya da aciz bir tırtıl olmaktan kurtulup kanatlanmam gerektiğini düşünmüştüm.

Kozadan kurtulacağıma o kadar çok inanmıştım ki, her zaman beni bir kenarda bekleyen o kara geceyi hesaba katmamıştım. Onun öğreneceğini düşünmemiş ya da birilerinin araştıracak kadar benden nefret edebileceğini aklıma dahi getirmemiştim.

Şimdi karşımdaki adama baktığımda ondan sakladığım sırrı öğrendiğini bilmek bana başka bir şeyi daha hatırlatıyordu. Ruhum çürümüştü ve o kozanın içinde sıkışıp kalmıştı. Kurtulmam imkansızdı çünkü kurtulmak dahi istemiyordum. Yeni başlayacağına inandığım bir hayat tek bir kağıt parçası tarafından sonlandırılmış ve benim gibi buruşturularak bir kenara atılmıştı.

BATAKLIKWhere stories live. Discover now