23. Bölüm ''Ten''

12.2K 511 129
                                    

Bölümü toplam 5 gün geciktirdiğim için özür dilerim. Evde biraz odaklanmamı engelleyen kıpırtılar oldu ve yazamadım o yüzden...

Bölüm uzun bir bölüm oldu umarım beğenirsiniz. 

Ve bölümü okurken lütfen ''*'' işaretini gördüğünüz yerde şarkıyı açmaya başlayın. Sözlerini de altta göreceksiniz zaten. Kayra'nın hislerini anlatan en güzel şarkının o olduğuna inanıyorum. 

Yorum ve oylarınız bekliyorum, iyi okumalar diliyorum. :*

Bölüm şarkısı; Bruno Mars - All She Knows

23. Bölüm ''Ten''

Kanın, acıyla harmanlanmış tadına huzursuz bir hisle uyandım. Gözlerim, sanki toprak ana susuz kalmışcasına bir kurulukla yanmaya başlarken aklıma gelen ilk şey yanında yattığım bilinciyle Aren'e sığınmaya çalışmak olmuştu. Ellerim, dokunabildiği tek teni arayış içerisindeyken karşılaştığım şey çarşafın acımasız soğukluğuydu. Aren, yoktu, gitmişti.

Derin nefesler eşliğinde yattığım yerden doğrulurken belki odanın içerisindedir düşüncesiyle etrafa bakındım. Yoktu. Ceketi yatağın çaprazındaki koltuğun üstünde en son gördüğüm gibi duruyordu. Bu soğukta onsuz çıkmayacağını düşünerek evin içinde bir yerlerde olduğu düşüncesiyle parmak uçlarımda ilerlemeye başladım. Bir yandan gördüğüm rüyanın etkisiyle adrenalin damarlarımda gezinmeye devam ederken bir yandan da elimden geldiğince sakin davranışlarla balkona ilerliyordum.

Genelde aynı türden rüyalardı gördüklerim. Bu yüzden getirisi de çok farklı olmamıştı. Yine benzer korkutucu hislerle yıkanan beynim günlerce o baskıyla yaşayacaktı ve ben de bir sonraki rüyaya kadar olabildiğince gecenin karanlık varlığından kaçınacaktım. Aslında gece uykuya dalmadan önce Aren'in yanında uyumanın rüyalarımda olumlu bir etkisi olacağını düşünmüştüm fakat kitaplardaki gibi güvendiğim adamın yanında uyumamın korkularıma bir faydası olmamıştı. Unutamadığım o iğrenç yüz nefes aldığım süre boyunca beni yakalayabilecek güce sahipti. İnkar etmek daha da büyük bir korkaklık olurdu.

Perdeyi hafifçe aralayıp balkonun kapısını açtıktan sonra içeriye doğru kafamı uzatırken Aren'in orada olmayacağını hiç düşünmediğimi yeni fark etmiştim. Banyonun ışıkları kapalıydı, balkonda yoktu. Neredeydi peki?

Bir fikir edinebileceğim düşüncesiyle salona ilerledim. Kapı hafifçe aralıktı, bu yüzden gözlerimle içeriye kaçamak bakışlar atmak normalden daha az suçlu hissettirmişti. Beni şaşırtan şey ise Aren'in, annesinin karşısındaki koltukta tavana dikmiş olduğu gözleriyle öylece uzanıyor oluşuydu. Ona seslenerek annesine bir ayıp edeceğimi düşünmüştüm ve bu düşünce beni arkamı dönüp gitmeye zorlamıştı. Herhangi bir ses çıkarmadığıma emin olarak yürürken arkamdan gelen, ''Kayra,'' sesiyle hızla davranışlarımı sorguladım. Kesinlikle son derece yavaş hareket etmiştim, sesimi duyması imkansızdı.

''Balkonun kapısının sesini duydum,'' diyerek beni soru sormaktan muaf ederken hafifçe kafamı salladım. Ona neden içeriye gittiğini sormak istiyordum fakat nedense şimdilik susmayı tercih etmiştim.

''Anladım,'' dedim ona fısıldayarak. ''Ben geri yatmaya gideyim o zaman.''

''Bana bakmaya mı gelmiştin?'' diye sorduğunda sadece, ''Evet,'' dedim ve odaya doğru bir iki adım attım. ''Çok uykun var mı?'' diye sordu tekrar beni durdururken. Erken yatmıştık o yüzden uykumu alabilmiştim. Kafamı hayır anlamında sallayarak birkaç adımla aramızdaki mesafeyi açtım. ''Yok, çok uykum yokta biraz daha uzansam iyi olur.''

''Bir yere gitmemiz gerekiyor aslında, Kayra.'' Bunu söylerken bana diktiği açık kahverengi gözlerine odaklanmıştım bu yüzden büyük adımlarla saniyesinde aramızdaki uzaklığı kapattığını kavramak zor olmuştu. Nefesi kutsal bir su gibi yüzüme çarparken bir an için alnıma değen dudaklarının beni mest edişine sinirleniyordum. Bana dokunduğu her saniye üzerime çamurlar yağıyordu ama o kadar büyük bir tutkuyla tenime değiyordu ki ben kendimi o çamurdan soyutlamayı başarabiliyordum.

BATAKLIKWhere stories live. Discover now