28. Bölüm ''Katran''

4.2K 213 77
                                    

28. Bölüm ''Katran''

Günlerdir tavanın ortasından odanın yerine doğru boşalan katran şiddetini arttırdı. Bir sürüngeni taklit ederek yavaş yavaş tüm evi dolaştı, tüm renkleri siyaha boyadıktan sonra ayaklarımın dibine evini inşa etti. Kurtulmak için basit bir hamle yaptım, düşünmedim. Evinin üstüne basıp onu yok edeceğimi zannediyordum ki bana aksini kanıtlayarak bacaklarımdan yakaladı, boğazıma bir kazık saplayıp susturdu ve sonra yavaşça iliklerime kadar içime doldu. Litrelerce içtim onu. Kanımın rengini değiştirmesine izin verecek kadar içtim. Kırmızı, kuşandığım renklerimden geriye kalan iki renkten biriydi, onu da yok etmesine izin verdim. Katran damarlarımda dolaşırken önce kırmızıyı yuttu, sonra damarlarımı kömür siyahına hapsetti ve canımı oracıkta alırken bana gülümsedi. Kulaklarımdan içeriye doğru akmaya devam ederken fısıltısı ninni söylüyormuşcasına beynimin içinde yankılandı.

''Solacaksın.''

Uyandım. Tüm vücudumu ve zihnimi esir almış his geceden beri varlığını daha da yoğunlaştırmıştı. Gözlerimi kapatırken hissetmekte olduğum ne varsa, gözlerimi açtığım andan itibaren sadece ara vermiş gibi içimde yankılanmaya devam ediyordu. Ondan kurtulmak istedim ama göğüs kafesime sığınan acı bunun için daha erken olduğunu belirtmek istermişcesine sıklaştı ve kaburgamı yarıp geçerek uzandığım yerden etrafa saçıldı. Hacmini daha da büyüttü. Durduramadım.

Bir kanser hücresi gibi önce uzuvlarımdan birisine tutundu, büyüdü, büyüdü. Bir süre sonra benden beslenemeyeceğini anladığında yönünü değiştirmeye karar verdi. Geri gelecekti, şimdilik başka yerlerden farklı zehirler topluyordu. Bu, acıyla aramızda var olan, kimsenin bilmediği bir döngüydü. Beni birkaç saatliğine kendi halime bırakır, sonra her şeyi baştan hatırlatıp yaralarımı derinleştirerek köklerini güçlendirirdi.

Acıdan benimle iletişimini kesmesini istemek haksızlık sayılırdı. Yıllardır birlikte yaşıyorduk. Kötü giden her şeyin sonunda beni büyüttüğünü dile getirmek için başucumda olduğunu bilirdim. Çünkü beni gerçekten büyütürdü. Önce keskin bir şekilde derime saplanırdı, oraya yerleşir hissine alıştırırdı, sonra yavaş yavaş kopardı vücudumdan. Terk etmezdi ama asla tamamen iyileşmezdi. Kabuk bağlar ve ben onu kaşımadığım sürece gün yüzüne çıkmazdı. Eğer olur da kaşırsam bir süre için tekrar kanar sonra yine iyileşirdi.

Ama hep orada olurdu; yaranın neden oluştuğunu hatırlamam için, kanattığımda ne olduğunu bilmem için, bir yaranın bir insana ne kadar fazla tutunacağını gösterebilmek için asla gitmezdi. Her yeni oluşan yarada bir öncekini hatırlar ve bir daha tekrar etmemek için direnirdim.

Onu silemezdim. Silersem hatalarımı unuturdum, unutursam tekrar ederdim.

Ama bu yarayı silmek istiyordum. Kabuk bağlamaktan ziyade daha kanamaya başlayalı çok olmamış bu yarayı tutunduğu yüzeyden kazıyıp çöplüğün en çürük yerine terk etmek istiyordum. Görüp geçirdiğim her acıyı bir yerden sonra benliğime kabul ederken bununla nasıl başa çıkacağımı bilememek anlamsız geliyordu ama başa çıkamazdım. Her geçen saniyede ruhumdaki tüm dikenler tekrar tekrar içime işlerken çok zordu. Beni yiyecekti, hissediyordum.

Sonsuz gibi gelen baş ağrımı göz ardı etmeye çalışarak yerimden doğruldum. Bu odadan çıkmak istemiyordum, kimseyi görmek istemiyordum ama bir yere kadar saklanabileceğimi biliyordum. Su içme ihtiyacıyla mutfağa ilerlerken evde olmamalarını diledim. Bir yerde, bir sokağın en ücra köşesinde ölmüş olabilirlerdi, şu an asla üzülmezdim.

Ağlama isteğimi bastırmaya çalışırken tezgaha tutundum. Her an yere doğru sürünecekmişim gibi hissetmekten kendimi alamıyordum. Sürahiden gözümün önüne iliştirdiğim ilk bardağa su koyarken gözlerimde buna paralel olarak doldu. Ben suyu içerken, göz pınarlarımdaki yaşlar dışarıya doğru taştı ve yanaklarımı işgal etti. İçimin daha önce bu kadar acıdığını hissetmemiştim. Sebebini biliyordum ve kendime kızıyordum. Zamanında ona yeterince tutunmadığım için, onu kendimden uzaklaştırmamı sağlayan tüm hareketlerim için kendimi suçluyordum.

BATAKLIKWhere stories live. Discover now