K.İ.6

609 145 22
                                    


İyi okumalar.

~~~~~

Bakışlarımı lanet olasıca kapıdan güçlükle çekip Merih'in yüzüne baktım. Az önceki gülen yüzünün yerini buz gibi ve oldukça ürkütücü bir duvar almıştı. Dengesiz olduğunu az çok anlamıştım ama sadece iki saniye içinde bu ani değişimi korkutmuştu beni. Ellerinin arasındaki kollarım kaskatı kesilmişti. Yavaşça ellerini üzerimden çekerken kollarım iki yanıma düşmüştü.

Korkarak  gözlerimi ondan alıp abime çevirdim. Evet gelen Kağan SOYKAN'dı. Sessizce yutkunup abimin kan çağına dönmüş gözlerine baktım. O benim aksime öldürücü bakışlarını Merih'e dikmişti. Tabi Merih de ona. Birazdan kopacak olan fırtınanın sessizliği gibiydi içinde bulunduğumuz an.

Sanki bakışlarıyla birbirlerini öldürmeye çalışıyorlardı. Birbirlerine karşı olan bakışları resmen ölümcüldü. Bu düşmanlığın nedenini deli gibi merak etsem de şu an sormak sadece aptallık olurdu.

Hem abim neden buraya gelmişti ki? Lanet olsun çok yanlış zamandı.

"Neler oluyor burada?" diyen abimin demir gibi sesinin yanında bakışları da buz gibiydi. Eğer bakışlarla ölünebilseydi şu an ikisi de yaşamıyor olurdu.

Merih buz gibi bakışlarının yanında samimiyetten uzak sırıtarak " Bir şey olduğu yok. Bir işimiz vardı hallettik." dedi. Abim geldiğinden beri ilk kez bakışlarını bana çevirip göz kırptı.

Buda neydi şimdi? Konuşurken öyle bir konuşmuştu ki kendimden şüphe ettim biz az önce ne yaptık diye.
Bunu yapmasının tek bir nedeni vardı: sinirli olan abimi dahada sinirlendirmek.

Bakışlarımı abime çevirdiğimde artık buz gibi bakmıyordu. Dahada kötüsüydü. Gözünden alevler çıkıyordu. Sinirden kıpkırmızı olmuştu. Şu an kendini zor tuttuğu çok açıktı. Bu hali insanı ürkütüyordu. Bu halinden anlaşılan Merih az önce bulunduğu imada başarılı olmuştu.

Abim Merih'in üzerine bir adım yürüyüp " Ne diyorsun sen lan?" diye öfkeyle dişlerinin arasından tısladı. Eğer bu hareketi bana karşı yapsaydı korkudan olduğum yere sinerdim herhalde. Ama Merih halinden memnun bir tavırla yerinde öylece duruyordu.

"Bir şey dediğim yok. Sadece olanları söylüyorum. " dediğinde ne kadar zevk aldığı sesine yansımıştı. Bunun amacı neydi Allah aşkına? Eğer beni o gün silahla öldürmeyip, bu gün abimin öfkesine sebep olarak öldürmek istiyorsa birazdan bana da patlayacak olan abimle başarılı olacaktı.

Gerçekten niye böyle bir tepki verdiğini anlayamıyordum. Zaten az evvel abim bizi uygun bir pozisyonda görmemişti, şimdi böyle aptal imalarda bulunarak işleri neden daha kötüye sürüklüyordu? Birazdan abimin lanet öfkesine maruz kalacağımı da mı düşünmüyordu?

'Salak mısın kızım sen, niye seni düşünsün? ' hep haklı çıkmak zorunda olan bir iç sese sahiptim. Haklıydı. Niye beni düşünsün ki? Neyiydim ben onun? On gün öncesinde kafasına silah dayadığı, onun için önemsiz bir kızdım. Aynı sınıfta olmamızda bir şey değiştirmiyor. Onunla sınıf arkadaşı sıfatına giremeyecek kadar önemsizdim.

"Ebeni sikerim lan senin! " diyerek Merih'e hamle yapacak olan abimle kendime geldim.

"Abi!" diyerek sonunda konuşabildiğime şükredip bize doğru atılan  abimin koluna yapıştım. Şu an kavga etmemesi için herşeyi  yapabilirsin. Çünkü ortada hiçbir şey yoktu. Sadece her şeyi yanlış anlıyordu.

"Abi lütfen sakin ol!" dediğimde elim hala kolunu tutuyordu. Abim geldiğinden beri ilk defa bakışlarını bana çevirip nefesimin boğazıma kaçmasına sebep olacak bir bakış attı.
"Senle de sonra görüşeceğiz! " dedi sesinde ki tehdit ben buradayım diye bağırırken.

KARANLIK İKİLEMOù les histoires vivent. Découvrez maintenant