K.İ.11

445 114 29
                                    



Multi: Dolunay'ın giydikleri.

İyi okumalar.

,,,,,,,,,,,,,,,

- Kağan -

Dolunay'ın o hali bir şeylerin değişmesine sebep oldu. Kafamda bir yer edindi sanki. Bir türlü aklımdan çıkmak bilmiyor. O hali beynimi yeyip bitiriyor. Her gözümü kapattığımda onun o halini görüyorum. O odasındaki hali, ne kadar boktan bir abi olduğumu kanıtlamak istercesine hep aklımdaydı.

Ne hale gelmişti o güçlü kız? Hayatımda ilk defa onu öyle görüyordum. Güçsüz, çaresiz, tükenmiş... Yıkılmıştı resmen. Benim tanıdığım Dolunay asla kendini bırakmazdı. Hep direnirdi. Ama bu sefer kaldıramamıştı. Bu sefer çok ağır gelmişti ona yaşadıkları. Annem ve babamın ölümünden sonra ikinci kez bu hale geliyordu. İlkinde daha çocuktuk ikimizde. Annem ve babam için ağlıyordu. Bende çocuk aklımla ona teselli vermeye çalışmıştım. Ama şimdi onu bile yapamıyordum. 

Karşımda ağlaması kendimi bir pislik olarak görmemi sağlıyordu. Çünkü yaşadığı her şeyde benim de katkım vardı. Yanlışlıkla ayağının değdiği taşta bile benim suçum vardı. Hiçbir zaman onun yanında olmamıştım. Hiçbir zaman ona gerçek bir abi gibi davranmamıştım. Hiçbir zaman sarılıp saçlarını okşamamıştım. Dün ilk defa yapmıştım. Dokuz yıldan sonra ilkti. Ve bu beni bile çok iyi hissettirmişti. Benim gibi biri bile sevmişti o hissi. Çok güzeldi çünkü. Kardeş olduğumuzu hissetmiştim. Gerçek bir kardeş gibiydik. Yıllarca onu da kendimi de bu duygudan mahrum bırakmıştım. Yine bu da benim suçumdu. 

Neymiş ona soğuk davranınca güçlenecekmiş. Neymiş öyle yapınca bana muhtaç olmayacakmış. Öyle yapınca kimseden korkmayacakmış, kimse ona zarar veremeyecekmiş. Yaptım da ne oldu l? İki tane ebesini siktiğim yıkıp geçti kızı. İki tane pislik mahvetti kızı. Düşüncemle direksiyona bir yumruk geçirdim.

Ama dursun onlar, son birkaç dakika. Dolunay'a yaşattıklarının üç katını yaşatacağım onlara. Beklesinler! Dolunay'ı dövmekle hayatlarında keşke yapmasaydım diyecekleri şeyi yaptılar. 

Şu an arabada bizim  tayfanın bulduğu o iki göt kafalının yanına gidiyorum. Sinirim, öfkem, hırsım beynimi ele geçirmiş gibi. Sakin düşünemiyorum. Bir an önce oraya gidip o piçlere Dolunay'a yaşattıklarının aynısını yaşatmak istiyorum. Dolunay'ın o hali gözlerimin önünden gitmiyor. Ve ben o iki piçi sikmeden de gitmeyecek. Ona doğru düzgün abilik yaptığım yok. En azından onu o hale sokanların işini halledebilirim. En azından böyle bir şey yaparak ona abilik etmiş olurum. 

Genelde o bok insanların geldiği o bok mekanın önüne geldiğimde arabanın lastiklerini yakacak derecede sert durdum. Bütün hırsım ve öfkemle arabadan indim. Cenk'i büyük harabeye dönmüş deponun kapısının önünde gördüğümde yanına ilerledim. Cenk beni gördüğünde doğrulup bir iki adım yanıma geldi. "İçerideler mi?" diye sordum buz gibi donuk sesimle. Cevabını bildiğim soruyu sormamda ayrı bir ironi. "Evet!" dedi Cenk. Cenk benim en yakınımdı. Tek dostum diyebilirim. Hep yanımdaydı çünkü. Hep beraber yaşamıştık onunla ne yaşadıysak. 

Cenk paslanmış büyük kapıyı açınca içeriye girdik birlikte. Leş gibi rutubet kokan koca depoda hızlı ve kendinden emin adımlarla herkesin olduğu yere girdim. Bizim tayfanın hepsi buradaydı. Geldiğimi görünce bana başlarıyla selam verdiler. Bende onlara karşılık verip iki şerefsizin önünde durdum. Sandalyeye oturtmuşlardı. Sarışın olan piçi Yaman kumral olanını Buğra tutuyordu.

Bu iki pislik mi Dolunay'ı o hale sokmuştu? Dişlerimi sıkıp bana korku dolu gözlerle bakan çocuklara ölümcül bakışlarımı sundum. Son birkaç dakika daha sabretsinler. Onlar da yaşayacak aynısını. 

KARANLIK İKİLEMWhere stories live. Discover now