K.İ.47

110 25 3
                                    


İyi okumalar.

****

Birileri doğuyor, tam da birileri ölürken...
Birileri ilk nefesini alıyor, tam da birileri son nefesini verirken...
İlk adımını atıyor birileri toprağa, tam da birileri toprağın altına girerken...
Onun o güzel çehresi tam şuan o toprağın altında kalıyor ya, haykırmak istiyorum; durun durun yapmayın, o sevmez yüzünün örtülmesini demek istiyorum. Ama sadece izliyorum. Hiçbir tepki vermeden, ağlamadan, konuşmadan, nefes bile almadan donuk bir biçimde sadece izliyorum.
Birileri toprak atıyor, birileri omzuma dokunup baş sağlığı diliyor, birileri ağlıyor, birileri susuyor... Ve ben sadece izliyorum.
Baş sağlığı diliyorlar ya bana, nasıl sağ olsun ki başım? Nasıl yaşasın, sağ kalsın bu başım?
Canım gidiyor... Canım benden gidiyor, ben nasıl kalayım geride; nasıl durayım arkada?
Hadi be abiciğim, hadi güzel abiciğim, hadi uyan da hep birlikte bir mucizeye tanık olalım. Sana yemin ederim böyle uyumaya devam edersen ben delireceğim. Uyan da sevinçten delireyim bari.

Öykü koluma girmiş, hıçkıra hıçkıra ağlıyor. Nefret ediyordu oysaki Kağandan.
Emir, abimin mezarına toprak atıyor. Sevmiyordu ki o da abimi.
Atıl, tam karşımda durmuş ürkek bir çocuk gibi etrafı izliyor.
Merih, tam Atıl'ın yanında donuk gözleriyle gözlerimin içine bakıyor. Tek saniye ayırmıyor bakışlarını benden. Her an tetikte, bana bir şey olur diye.
Cenk çökmüş abimin mezarının dibine, dünyası yıkılmış gibi. Sahi ya dünyası yıkılmıştı onun da benim gibi değil mi?
Yaman, hemen Cenk'in dibinde o da çökmüş. Susuyor, ağlamıyor ama içten içe haykırıyor duyuyorum. Biliyorum, dışa vurmuyor ama içten içe kahroluyor.
Meral Sultan... Ne zaman duyup da gelmişti yanıma, feryat ediyor?
Fuat abi, dimdik, kaya gibi sert bakışları ile her zaman abimin arkasında durduğu gibi bu sefer mezarının arkasında duruyor.
Ve diğerleri...

Bir ses geliyor, işitiyorum ama anlamıyorum. Bir şeyler görüyorum ama idrak edemiyorum. Bir dünya yok oluyor, yanarak ama ben sadece izliyorum.

Gözlerim usulca onun mezarından hemen yana kayıyor. Babamın mezarı... Az dibinde, annemin mezarı...

KAYA SOYKAN.

DALYA SOYKAN.

KAĞAN SOYKAN.

O yazıları okuyunca daha fazla dizlerimin üzerinde duramıyorum. Çöküyorum yere, Öykü de benimle. Merih koşuyor hiç beklemeden bana. "Güzelim?" Dedi yüzümü avuçlarına alırken. O an daha fazla dayanamadım. Onun elleri yüzüme değdi ya, saatlerdir tutuyor olduğum göz yaşlarım bir bir süzülmeye başladı yanaklarımdan.

Ellerimi onun ellerinin üzerine koydum. "B-ben bittim Merih." Kurabildiğim tek cümle... Ve benim özetim olan cümle...
Ben bittim. Annem gitti, babam gitti şimdi de abim. Ben nasıl kalırım ki? Nasıl bitmem? Yalvarırım bana cevap verin. Ben şimdi nasıl kalayım sağ?

Yanaklarımı okşadı sevgilim, ama bir türlü ağzını açıp da konuşamadı. Ne diyebilecekti ki zaten? Ne anlatacaktı? Neyle avutacaktı beni? Sadece çekip sarıldı. Benim de göz yaşlarım böylelikle acı dolu feryatlara dönüştü.

**

Mezarlıktan ilk çıkan biz olmuştuk. Abime veda etmemiştim. Herkes oradayken ona veda edemezdim. Daha sonra gelecektim, bir başıma.

Şimdi Merih'in arabasında bizim eve gidiyoruz. Ne kadar da ısrar etseler, ne kadar da direnseler eve gitmemem konusunda beni ikna edemediler. Onlarda gelmek istedi ama kabul etmedim. Gitmeliydim, bir başıma kalmalıydım ki olanları daha çabuk idrak edebileyim.

KARANLIK İKİLEMOnde histórias criam vida. Descubra agora