K.İ.28

299 66 6
                                    



Multi; Atıl

İyi okumalar.

********

          Oturduğum koltukta rahatsızca kıpırdandım. Canım fena sıkılmıştı. Dakikalardır kimseden çıt çıkmıyordu. Herkes kendi halinde bir şeylerle uğraşıyordu. Ve sanırım onlar da bu durumdan sıkılmışlardı. Bense aklımda deli düşüncelerle öylece oturuyordum.

Aklım karmakarışık bir ip yumağına dönmüştü. Bunun sebebi ise abimdi. Cuma günü o odada onu öyle gördükten sonra ne yapacağımı bilmiyordum. Hep onu merak ediyordum, sürekli yanında olmak istiyordum, uyurken bile sürekli kalkıp onu kontrol ediyordum. İyice  paranoyalaştım resmen. Hep bir kuruntu, hep bir merak, endişe içerisindeydim. İki gündür yapmadığım hareket kalmamıştı. Niye yaptığına, ne yüzünden öyle yaptığına akıl sır erdiremiyordum. Kendi çapımda bir neden arıyordum ama bulamıyordum. Kendi kendimde bir suç arıyordum ama onu o öyle bir şeye tetikleyecek ne yaptığımı bilmiyordum. Dediğim gibi üretebildiğim nedenler sadece kendi çapımdaydı, onun nedenlerini bir türlü göremiyordum. Ve ben abimi buna kalkıştıran nedeni delicesine merak ediyordum. Bunun nedenini bulabilsem, o karmaşık ip yumağı çözülüverecekti ama yok işte, bulamıyorum.

Dün de bugün de doğru düzgün konuşmamıştı benimle. Cuma günü zaten tek kelime bile etmemişti. Eve geç gelmişti dün, bugün ise kalkıp kahvaltısını ettiği gibi çıkmıştı. Sanki benimle fazla kalmak istemiyor gibiydi. Bu benim düşüncemdi tabii. Öyle hissetmiştim. Ah be abi ne oldu sana böyle? Canına tak eden neydi de buna kalkıştın? Ya da aklından geçirdin? Ah be Kağan Soykan gücün çok mu ağır geliyor sana? Eğer canımızın yanmayacağını bilsem bunları ona sorardım ama gel gör ki bunları ona sorarsam onun da benim de canımız yanacaktı. Ben de şimdilik sadece üzerine bir örtü çekmekle yetinecektim. Çünkü belli ki bazı gerçekler su yüzüne çıkmama konusunda kararlıydı. Biz de tamamıyla batırırdık onları. Tamamıyla dibe çökertirdik. Biraz daha kalsınlar bakalım suyun görünmeyen yüzünde. Biraz daha beklesinler göremeyeceğim su diplerinde. 

Yine daldırmıştım elimi o ip yumağının içine, o karmaşık ip yumağına. İçinden güçlükle sıyrılmamı sağlayan yan tarafımda oturan Atıl'ın, boğazlanır gibi söylediği şarkıydı. Sesinden dolayı yüzümü buruşturup bakışlarımı ona çevirdim. Bugün yine onların evindeydik. Öykü sağ olsun. Sürekli sevgilisinin yanında olmak istiyordu, ve bu kış gününde de dışarıya çıkmak yerine evde buluşuyorlardı. Ben de bu pazar günümü evde aklımı yiyerek geçirmek yerine onunla gelmiştim. Ve son bilmem kaç dakikadır herkes kendi halinde takılıyordu. Ta ki Atıl'ın o mütüşlü (!) sesiyle söylemeye başladığı şarkıya kadar.

"Saçma sapan oturmalardan, günümüzü mahveden sıkılmalardan." Sesini duyan kargalar, mesleği ona devredebilirdi yeminlen. Ben buruşuk bir yüz ile salondaki diğer iki kişiye bakınca onların da benden farksız olduğunu gördüm. Öykü yüzünü buruştururken, Emir ise hem yüzünü buruşturmuş hem de sırıtıyordu. Merih'i sormayın çünkü o yanımızda değildi. Klasik Karan işte. 

Atıl şarkıya devam edince bakışlarımı tekrar ona çevirdim. O bizi aldırmadan elinde olan telefona bakarak  söylüyordu. "Baktığım bu onca güzel kızdan, elimde kalmayanlardan." kurduğu her yanlış cümle ve ses tonu kulağımı tırmalıyordu. Ses tonunun berbatlığı ile değiştirerek söylediği şarkı birleşince insanın kaçıp gidesi geliyordu. Ama boğazlanan tavuk gibi çıkan sesi bir yandan da komikti. Yemin ederim tavuğu boğazalasan anca bu ses çıkar. Ben gülmeye çoktan başlamıştım bile. Emir ise hem gülüyor hem dibinde oturan Öykü'nün kulağını kapıyordu. Öykü ise yüzü buruşuk bir vaziyette olanları izliyordu. "Aklımdan..." diye bastırarak ve uzatarak söylediği kelimeyle birlikte "Ooov..." deyip ondan biraz uzaklaşmıştım. Şarkıyı yalan yanlış söylediği yetmezmiş gibi bir de uzun hava söyler gibi söylüyordu. Öykü, Emir'in elleri kulağında olmasına rağmen Atıl öyle söyleyince "Allah, tövbe bismillah!" deyip kafasını sevdiceğinin göğsüne bastırmıştı. Benim yüzüm artık buruşuk lahanaya dönünce, Emir Öykü'nün kulağını bırakarak koltuğun kenarında duran yastığı aldı. Öykü de ona bakarak öbür yastığı alınca ben de kenarda duranı aldım elime. 

KARANLIK İKİLEMWhere stories live. Discover now