K.İ.15

421 94 14
                                    



Multi: Öykü & Emir

İyi okumalar.

*******


"Ya Atıl o kadar mı beceriksizsin ya?" diye dakikalardır ikna etmeye çalıştığım Atıl'a sordum. Sıkıntıdan gözlerini devirip "Yav kızım gelmez diyorum sana!" diye tekrar aynı şeyi söyledi. Valla deli edecek bu çocuk beni ha, aynı şeyi tekrarlayıp duruyor.

"Ya salak bizi söylemeyeceksin. Sadece sizin olduğunuzu düşünecek.Gezmeye falan gidiyoruz de." dediğimde sesim sanki biraz yüksek çıkmıştı. Ve tahtada ders anlatan hocanın ölümcül bakışlarına maruz kalmıştım.

Sırıtarak "Merih gezmeyi sevmez ki." diye saçmaladı. Anlamayarak yüzüne bakarken o pis pis sırıtıyordu. Ne diyor bu çocuk Allah aşkına? Merih ne alaka?

Hala yüzümde o aptal ifade varken bütün ciddiyetimle "Salak mısın sen?" diye sordum. Ondan cevap gelmeyince de devam ettim. "Merih'le ne işimiz var? Sen Emir'le geleceksin." diyerek artık anlamasını istercesine yüzüne baktım.

Dakikalardır dersi dinlemeyip aynı konuyu konuşuyorduk. Ve bizim konuşmamız hocanın gözüne batmıştı.

Dün Cenk'in o tavrından sonra sinirden oturup planlar kurmuştum Öykü ve Emir hakkında. Bu akşam da o planların ilk adımını atacaktık. Aslında Öykü'nün de Cenk'ten hoşlandığını düşünseydim hiç böyle şeylere kalkışmazdım ama adım gibi emindim Öykü Cenk'ten değil Emir'den hoşlanıyordu. Emir de Öykü'den tabi. Ve ben de Cenk bir boklar çıkarmadan bu ikisini yapacaktım. Çöpçatan kimliğimle tanışın millet.

"Kızım iş çıkarıyorsun durduk yere." dediğinde sıranın üzerinde duran koluna vurdum bir tane. Durduk yereymiş! " ne durduk yeri? Bir yuvanın kurulmasına vesile olacağız işte." dediğim an o da ben de gözlerimizi devirmiştik. Yuva kurmak nedir ya?

"Bak tamam o yuvanın kurulmasını ben de istiyorum da, Emir gelmez." dedi sabahtan beri aynı şeyi söyleyerek. 'yuvanın kurulmasını' derken de alay eder gibiydi sesi. "Bizi söylersen tabi gelmez." diye sessizce kızdım ona. ardından da "Şey de mesela... Yemek yemeye gidelim." diye bir fikir sundum. Bu fikrimle Atıl yüzüme 'bu mu yani?' der gibi baktı. Ne yapayım yani aklıma bu geldi.

"Restoran, lokanta varken neden AVM de yemek yiyelim." diye fikrimi saçma bulduğunu ima etti. "Çok ince düşünme kafa yapar. " dedim, parmağımla da kafasına vurarak. Gözlerini kısarak yüzüme baktı "Tam dayaklık kızsın ha." dediği cümle yüzümün düşmesi için yetmişti.

Aklıma dayak yediğim gelince bedenim titremişti sanki. Atıl'ın yüzünden söylediği şeye pişman olduğu çok açık bir şekilde belli oluyordu. Bakışlarımı ondan çekip önümdeki deftere baktım. O anı tekrar hatırlamak kötü hissetmeme sebep olmuştu. Tekrar dayak yediğimi düşünmek... Berbat bir histi...

Atıl "Yaprak gözlüm!" deyince o anı yaşamak düşüncesini beynimden kovup ona döndüm. Yüzünde hala pişmanlık vardı. Kafamı sağa sola sallayıp, yüzüme yerleştirdiğim sahte gülümsemenin arkasına sakladım acılarımı.

Ortamın havasını değiştirmek istediğimden "Her neyse. Getir mutlaka." diyerek konuyu değiştirmiş oldum. "Ya bana küserse!" dediğinde onun da ortamdaki soğuk havayı değiştirmek istediği sesinden okunmuştu. Ve büzmüş olduğu dudaklarından. Yapma şöyle lan çok tatlı oluyorsun! Tabi ona söylemedim.

" siz çocuk musunuz? Küsmek ne?"

. "Tamam be ne olacaksa olsun. Kardeşim ve o kızıl cadı mutlu olacaksa her şey yaparım." dedi bir yanı hala kabul etmek istemezken. Rahatlamayla gülümseyip sırtımı sırayla birleştirdim. "Ha şöyle."

KARANLIK İKİLEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin