K.İ.48

155 20 11
                                    

İyi okumalar.

***

-Merih Karan-

Nefret ettiğim ilk insan Demir Karan'dı. Öfke duyduğum ilk insan Demir Karan'dı. Kin beslediğim ilk insan yine oydu. Yani çok sevgili (!) babam...

Ben Merih Karan, kötü bir insan olmaya karar verdiği ilk an babasını öldürmek isteyen biri... Yaşadığı her anı ona zehir etmek, ölmek için yalvaracak dereceye getirmek istedim onu her zaman. Aldığı her nefeste boğmak istedim, onu. Gittiği yolların sonunu her zaman uçurumlara çıkarmak istedim. Her anını, var olduğu her saniyesini kıvranarak geçirsin istedim.

Ama kader buna müsade etmeyerek o adiye çok kolay bir ölümü yakıştırmıştı.

Ona neden mi bu kadar kinliydim?

Çünkü o benim çocukluğumu benden almakla beraber bir başka iki çocuğun da çocukluğunu onlardan almıştı. Bana yaptıkları bir yerde belki affedilebilirdi ama o iki çocuğa yaptığı... Asla affedilmezdi. Para uğruna, hırsına yenik düşerek onları hem annesiz hem de babasız koydu ya bunu hiçbir canlı, affetmezdi. Ben de affetmedim onu. Affetmeyeceğim de.  

Dolunay... Benim küçük sevgilim, anne ve babasız kaldığı ilk günden beri tanıyordum onu. Onu ilk gördüğümde ben on, o sekiz yaşındaydı. Bir psikolog kliniğinde sesi bütün klinkte yankı edecek kadar yüksek sesle ve ciğeri çıkacak kadar çok ağlıyordu. Etrafındaki herkes sesinden dolayı yüzünü buruşturup kulaklarını kapatıyordu. Doktorlar neredeyse isyan edecekti sesinden. Tek bir kişi hariç... O klinikteki tek bir kişi hariç herkes susması için yalvarıyordu ve kulak tıkıyordu. On yaşındaki Merih... Bir tek o kapatmıyordu kulağını, bir tek o duymak istiyordu o kızın çığlık çığlığa ağlamasını. Ağlasın ki, o kız ağlasın ki Merih'in de kalbi soğumasın. Babasına olan öfkesi sönmesin. O gün eğer ben de kapasaydım kulaklarımı biliyordum ki ömrüm sonuna kadar babamın yaptığı her şeye kulak kapatacaktım. Yapmadım. O küçük kızı gördükçe kendime sözler verdim. Asla Demir Karan gibi bir adam olmayacaktım. Ve ömrümün yettiği yere kadar bu küçük kızı korumaya çalışacaktım. Çocuk aklı işte, o zamanlar hep onu korumak onun yanında olmak istedim ama uzunca bir süre yanında olamadım. Gerçi kalbim rahattı; çünkü annemin de benim gibi düşündüğünü görüyor ve onlara her zaman sahip çıkacağını biliyordum. Öyle de oldu zaten. Elçin Üstünel, o küçük kıza ve abisine her zaman destek oldu. Onların bundan haberi yoktu. Annem en sağlam adamlarını onların yanında olması için görevlendirmişti ve şirketlerine gelen birçok işi annem onlara bağlamıştı. Biliyordu ki babamın yediği boktan sonra artık onun koruması gereken sadece ben değildim; iki çocuk  daha vardı. Babamın aksine onun kalbi merhamet ve vicdan doluydu.

On sekizinci yaşıma kadar Dolunay'ı hep uzaktan görebilmiştim. Annemin ve Kağan'ın onu koruduğunu biliyordum. Ama o ara sokakta onu bir anda karşımda bitik bir şekilde görünce artık bazı şeylerin değişmesi gerektiğine karar vermiştim. O gün görmüştüm ki Kağan aslında pek de yetmiyordu ona. Hele silahın önüne öyle ölüme aç bir biçimde geçince onun yanında olmadan onu koruyamayacağımı daha da net görmüştüm.

O sokaktan çıkınca yaptığım ilk şey anneme gitmek ve ne gerekiyorsa yapıp beni onun okuluna, onun yakınına göndermesi gerektiğini söylemek oldu. Hiçbir şey tesadüf değildi, o okula gitmem de, daha sonrasında yaşadığımız her an da. Annem buna pek olumlu bakmasa da ne kadar kararlı olduğumu gördüğünden gereken her şeyi yapmıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 23, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KARANLIK İKİLEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin