K.İ.38

247 48 22
                                    

Multi: Kağan

Keyifli okumalar.

********

   Aynadaki yansımasını gördüğüm an gözlerimin sinirle parlamasına engel olamadım.

Kafamdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissettim. Kan beynime sıçradı. Gözlerim alev alev yanmaya başladı. Ağzımdan öfkeye bulanmış sıcak nefesler bırakıyordum. Bedenim sinirle titremişti. Kalp atışlarım hızlanmıştı.

Birkaç saniye içinde öfke beynimi ele geçirmişti bile. Ya da kendi kendime verdiğim söz bütün hücrelerime sinirli bir kırbaç vurdu diyelim. O an emin olduğum tek bir nokta vardı; sinir çoktan beni etkisi altına almıştı.

"Sen..." dedim öfkeli soluklarım eşliğinde. Bunun dememle birlikte onun da bakışları beni bulmuştu. Ve benim sinirle parlayan gözlerime karşılık onun da gözleri korkuyla parladı.

Yemin ederim çok net bir biçimde görmüştüm gözündeki korkuyu. Gizleyememişti çünkü.

Bana doğru yavaş hareketlerle dönüp korkusunu gizlemek için yüzüne bir sırıtış yerleştirdi. Ama ne yazık ki korkuyla yutkunmasının sesi bana kadar gelmişti. Ve gözleri hala korkuyla parlıyordu.

"Ben..." dedi o da hala gizlemeye çalıştığı ama başarılı olamadığı korkusu ile.

Gözlerindeki korkudan büyük bir cesaret almış olacaktım ki bir anda kızın koluna yapıştım. O iğrenç tenine dokunduğum an kendime olan sözüm daha da etkisi altına aldı beni. Onu gördüğüm yerde gebertecektim.

Aylar önce beni iki tane piç kurusuna dövdürerek, kendimi çok aciz hissetmeme sebep olan kız. Alev. Tam şuanda karşımda duruyordu. Tam şuanda koluna yapışmış duruyordum.

Onu böyle karşımda görmek beni deliye çevirmişti. Ben bu kız yüzünden günlerce neler çekmiştim. Kendimi çaresiz, aciz, muhtaç bir insanın teki hissetmiştim. O kadar berbat bir durumdaydım ki o günlerde, hatırladıkça şu kızı öldürmek istiyordum.

Bir anda kızın tiz çığlığı yankı etti lavabonun içinde. Ben de o an fark etmiştim zaten kızın saçına daldırdığım elimi.

"Biliyor musun?" dedim saçını daha fazla çekerken. O saniyelerde elimden kurtulmak için verdiği çabaların hepsi boşunaydı. Bağırış çağırışlarını umursamadan devam ettim.

"Seni gördüğüm yerde geberteceğime dair kendime bir söz verdim," diye dişlerimin arasından tısladım. Ve gözümü dahi kırpmadan yüzüne vurabildiğimin en sertini vurdum. O an canının yanması umurumda değildi. Çünkü o kız bunları hak ediyordu. Çünkü o kız aylar önce benim bunun daha fazlasını yaşamama sebep oldu.

"Bırak beni Allah'ın cezası. Bırak!"

Attığı bir çığlık ve benim attığım bir tokat daha.

"Bırakmak mı? Oo hadi ama sen bunları hak ediyorsun. Hatta daha fazlasını."

Kesilen nefesim gelmişti aklıma. Yerde kıvranışlarım. Hıçkırıklarım. Kararan gözlerim. Dağılmışlığım...

Yutkundum hatırladıklarım sahneler ile. Ve bir tane daha vurdum ellerim arasında çırpınan kıza.

"Ne o canın mı yandı Alevciğim?" diye sordum alayla. "Bırak dedim sana, bırak!" Boşunaydı. Bulmuştum onu bir kez hakkını vermeden bırakmaya hiç niyetim yoktu.

Yaşadıklarımın ağırlığı yaptırıyordu bana bunları. Yaşadıklarım sinir, hırs olarak bana dönmüştü geçen zamanda.

Ve ben bu kızın benim yaşadıklarımı yaşamasını çok istiyordum.

KARANLIK İKİLEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin