8. Bölüm

879 100 22
                                    

....

"Sadece sırtına bir şey olmuş mu diye baktım."

....

Jongin beni o halde bırakıp çıktıktan sonra yaşadığım şeyin şokuyla kapıya dakikalarca öküzün trene baktığı gibi bakmıştım.

Ardından "Jongin! Seni piç kurusu, çabuk buraya gel ve öp beni!" diye bağırmamak için kendimle savaş vermiş, sonunda kısa bir duş aldıktan sonra yatağıma yatıp tüm gece Jongin'le ilgili ıslak rüyalar görmüştüm. Eh bunu da sizden saklayacak değilim. Ne yapayım yani, bilinçaltım çabuk etkileniyor.

Sabah kahvaltıya oturduğumuzda "Yixing nerede ?" diye sordum. Baekhyun yüzümü kısaca bir inceledikten sonra "Evine gitti işleri varmış." diye cevapladı.
Baekhyun bana "Jongin nerede ?" diye sorduğunda ise konuşma o kadar hızlı ilerleyemedi. Ben yine bir süre öküzün trene baktığı gibi ona baktım. Sanırım bu aralar en çok yaptığım şey buydu.

Baekhyun cevap vermeyeceğimi anlamış olmalı ki konuşmasına devam etti. "Dün gece Jongin seni yatak odana götürdükten sonra diğerleri de fazla durmadan evlerine gitti. Bir süre sizden ses gelmeyince de burada kalacağını düşünüp odama gittim ki gece yarısı gelen inleme seslerini de hesaba katarsak... Sabah burada olur sandım. Çünkü bilirsin ben düşündüm kiiii.."

"Baekhyun saçmalama. Hiçbir şey olmadı. Beni öpecek sandım ama sadece sırtıma bir şey olmuş mu diye baktı ve sonra da gitti. İnleme seslerine gelince bilmiyorum başka bir yerden geliyordur."

"Emin misin belki gece rüyanda.."
"Ya! Baekhyun!"
"Tamam tamam bir şey demedim. Cidden hala öpüşmediğinize inanamıyorum Sehun. Biz Chanyeol'le çoktan-"

"Hayır bilmek istemiyorum!" diye bağırıp kulaklarımı kapattığımda Baekhyun'un kahkahası tüm evi sarmıştı. Neyse ki fazla uzatmadan kahvaltısına dönmüştü. Ben ise hala Jongin beni o halde nasıl bırakır diye düşünüyordum ki iç sesim tüm çirkefliğiyle araya girdi.

"Sen çocuğu herkesin içinde ne hale getirmiştin unuttun mu ? Hakettin bunu Oh Sehun. Sana az bile."

"Evet işte ben de onu diyorum bana az bu." diye iç çekip cevap verdiğimde Baekhyun "Ne az sosis mi ? Getireyim mi daha ?" diye sordu ve anladım ki mesaj yanlış kişiye gitmişti.

"Sana demedim." diye cevap verdiğimde "Kime dedin o zaman ?" demek yerine "İsteseydinde getirmezdim zaten." dedi.

Böyle saçma sapan bir kahvaltıdan sonra Baekhyun temiz bir sargı bezini ve dün Kris'in elime sürdüğü kremi alıp çantama attı. Sorgulayacak takatim olmadığı için boşverdim.

Siyah kotumun üzerine siyah bir tişört ve siyah deri ceketimi geçirdim. Saçlarımı biraz düzelttiken sonra ağlamaktan kızarmış gözlerimi kapatmak için güneş gözlüğümü de alıp arabama bindim. Sabah bir ceset torbası gibi görünüyordum ama kıyafetlerle kamufle edebildiğime inanıyorum.

Baekhyun hemen yanımdaki koltuğa kurulduktan sonra sessiz bir yolculuk olması için dua ettim. Çünkü kafam zaten cadı kazanı gibiydi.

Baekhyun konuşmak yerine telefonuyla ilgilenmeye başladığında keşke başka bir şey isteseydim diye düşündüm ama sanırım artık çok geçti.

Okula geldikten sonra çantamı arka koltuktan aldım ve Baekhyun'la yavaşça yürümeye başladık. Bölüm kapısına geldiğimizde Bay Sung görüş alanıma girdi. Kısa bir selamlamadan sonra "Benimle gel." dedi ve yürümeye başladı. Sesi eskisine göre daha soğuktu ve normalde beni her gördüğünde gülerek selamlayan adam şimdi suratıma dahi doğru dürüst bakmamıştı. Baekhyun'la kısaca bakışıp hocanın peşine düştüm. Bir süre yürüdükten sonra yönetim katındaki bir odaya girdi.

Firefly ~ SekaiМесто, где живут истории. Откройте их для себя