20. Bölüm -Ateş Böceği

798 93 59
                                    

...

"Sana bir sürprizim var ama bunun için gözlerini kapatmamız lazım."

...

"Ne sürprizi?" diye sordum şaşkınlıkla.

"Sürpriz işte." dedikten sonra oturduğumuz bankın hemen yanında, yerde duran çantamı açıp karıştırmaya başladı.

"Ne aradığını söylersen yardımcı olabilirim belki." diyerek güldüm.

Ama o aradığını bulmuştu. Elindeki fuları havada sallayarak "Çantanı daha önce yaklaşık yüz kez falan karıştırdım." dediğinde bu sefer ikimizde gülmüştük.

Beni elimden tutup kaldırdı -sırtımın ağrısı yüzünden baya zor olmuştu - ve arkama geçti. Elindeki fularla gözlerimi bağlarken "Buna cidden gerek var mı?" diye sordum.

"Evet gözlerini ellerimle kapatsam bile bakacağına eminim."

"Dur bir dakika titriyorum." dedim ve gözlerimdeki fuları boynuma indirip cebimdeki telefonu çıkardım.

Aramayı yanıtladığımda Bay Cheol'ün endişeli sesi kulaklarıma doldu. 

"Sehun evde misin?"

"Hayır. Bir sorun mu var Bay Cheol?"
diye sorduğumda "Üst kattaki pencerelerinden biri kırık ve evdeki tüm ışıklar yanıyor. Kapıyı çaldım ama açan da olmayınca başına bir şey geldi sandım. Hırsız falan girdi herhalde, neyse bir ekip çağırdım bile birazdan burada olurlar." dedi ve şaşırdım çünkü dün gece de Jongin'in evinde kalmıştım.

"Haber verdiğiniz için teşekkür ederim Bay Cheol. Hemen geliyorum." dedikten sonra aramayı sonlandırdım.

Jongin merakla bana bakıyordu. "Evime hırsız girmiş sanırım." dediğimde kafasını sallayıp "Gidelim hemen." diye cevap verdi.

Her zamanki gibi tek eliyle elimi tutup diğer eline de çantamı alarak arabasına doğru yürüdü.

O arabayı hızla sürerken ben hala boynumda duran fuları çıkarıp cebime tıkıştırdım.

"Arayan kimdi? Yani kim haber verdi?" diye sorunca "Evimin yanındaki evde bir başkomiser oturuyor. O haber verdi." diye cevap verdim.

"Ah, anladım. Bu gerçekten çok iyi. Yan komşunun polis olması yani." dediğinde kafamı salladım.

Evin önüne geldiğimizde etrafta bir çok polis vardı.

Bay Cheol beni görünce "Ah Sehun evde hala birileri var mı diye bakmak için seni beklemeden eve girdik ve durum pek iç açıcı değil. Girip bir bakman lazım ve kayıp eşya varsa eğer hemen rapor etmemiz gerekiyor. Ayrıca civardaki kameralara da bakacağız merak etme." diye uzun bir konuşma yaptı. Zaten tanıştığımız ilk günden beri bir kez olsun konuşmasını kısa tutmamıştı.

Sadece kafamı salladım ve içeriye doğru bir adım attım. Jongin de hemen arkamdaydı ve içeriye bakmak için kafasını omzumun üstünden uzatmıştı.

Her tarafta cam kırıkları vardı ve koltuklarım neredeyse ters dönmüştü. Mutfaktaki sandalyelerim kırıktı ve dolaplardan bahsetmek bile istemiyorum.

Biraz daha ilerleyip Baekhyun'un odasına baktım. Salon ve mutfaktan daha kötüydü.

Yatak odama girdiğimde yatağım üstünde fil tepinmiş gibiydi. Jongin'in masamın üstüne yerleştirdiği panonun yarısı pencerenin camının içindeydi. Kıyafet dolabım boştu çünkü içindeki her şey etrafa saçılmıştı.

En son küçük çalışma odama girdiğimde tüm aynaların kırık olduğunu gördüm.

"Aish! Bu hırsız işi falan değil. Böyle hırsız mı olur? Bu bildiğin saldırı. O an evde olmadığın için şanslıyız."

Firefly ~ SekaiWhere stories live. Discover now