22. Bölüm -Bıktım senin sapıklarından.

783 92 2
                                    


...

"Kırmızı."

...

Jongin'in göğsüne kafamı yaslamış uyumaya çalışırken sürekli kıkırdaması onu ve doğal olarak tüm vücudumu titretiyordu.

"Gülme artık uyuyamıyorum." diye mızmızlandığımda "Baekhyun'a bağırırken suratı da en az saçları kadar kırmızıydı." diye cevap verip gülmeye devam etti.

"Bence çok yakıştı. Ayrıca kırmızı saç herkese yakışmaz öyle." dediğimde artık gülmüyordu. Kıskandığını anlamıştım ve tabii ki üstüne gidecektim.

"Cidden çok seksi oldu. Baekhyun kesin bilerek yaptı. Yani demek istediğim Chanyeol zaten çok seksi ama kırmızı ona bambaşka bir hava kattı."

Jongin'in sinirlendiğini biliyordum kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda kaşlarını çatmıştı.

Bir kahkaha attıktan sonra "Şaka yapıyorum Jongin. Sana da bu mor surat çok yakışıyor." dediğimde omuz silkip "Kıskanmadım zaten." dedi.

Dudaklarına eğilip küçük bir öpücük verdim ona. Ama yetmemiş olmalı ki ben geri çekildikten sonra eğilip daha şehvetli bir öpücüğe çekti bizi.

Tek elim saçlarında diğer elimse göğsünde dolaşırken onun elleri çoktan kalçalarımı bulmuştu.

Dudaklarımı boynuna yöneltip tişörtünü çıkarmaya yeltendiğimde telefonumun zil sesi her şeyi bozmuştu. Yatağın yanındaki komidinden telefonumu alıp aramayı yanıtladım.

"Bir sorun mu var Bay Kang? Babam iyi mi?" diye sorduğumda "Biraz sinirli sadece, evine olanları anlatmadığın için. Her neyse yarın Kore'ye geleceğiz sadece ikimiz. Aslında bunu bilmemen gerekiyor ama neyse. Akşam da davet için bizimle birlikte Çin'e geleceksin. Sabah evinde olmuş oluruz. Ayrıca Baekhyun'un annesiyle de konuştu. Onlara gitmemişsin. Nerede kalıyorsun sen? Kendine sağlam bir bahane bulsan iyi olur Sehun çünkü bu sefer basit şeylerle babanı kandıramazsın." diye cevap verip telefonu kapattı.

Bay Kang'ı her zaman sevmiştim ve şimdi de yine bana yardım etmek için babamın arkasından iş çeviriyordu.

Jongin'e dönüp olanları anlattım. O da babama söylemem gerektiğini düşünüyordu. Bu yüzden konuyu hemen kapattım ve sonra da sarılıp uyuduk.

Sabah uyandığımda Jongin hala uyuyordu. Uyandırmaya kıyamadığım için dudağının kenarına ufak bir öpücük kondurup ona bir not yazdım.

"Babamlardan önce evde olsam iyi olur bu yüzden hazırlanıp gidiyorum. Uyandırmaya kıyamadım yine ve senden küçük bir öpücük çaldım. Çin'e gitmeden önce tekrar uğrarım sana. Uyandığında kahvaltını yap ve aramayı unutma. Seni seviyorum."

Arabama binip eve geldiğimde üzülmüştüm çünkü evimi seviyordum. İçeri girip etrafa bakındım. Burada çok fazla anım vardı ve bir an sanki onları koruyamamışım gibi hissettim. Sonra hislerimin ne kadar saçma olduğunu fark ettim ve telefonumun çalmasıyla tüm bu düşünceleri kafamdan atıp aramayı yanıtladım.

"Sehun dün gece nerede kaldın?"

Babamın düz, soğuk, otoriter sesini duyduğumda derin bir nefes alıp "Jongin'de kaldım." diye cevap verdim.

"Jongin kim? Neyin oluyor? Ne kadar tanıyorsun ki evinde kalıyorsun Sehun?!"

Jongin'i tanımadığı için bu kadar sinirlenmesi normaldi. Bu yüzden sol elimi göz hizama getirip bir süre parmağımdaki yüzüğe baktıktan sonra "Jongin... Onu sana daha sonra anlatırım. Telefonda konuşulacak bir şey değil. Çünkü kendisi sadece arkadaşım değil." diye cevap verdim.

Firefly ~ SekaiWhere stories live. Discover now