0.5

6.9K 595 103
                                    

"Şu an ateşle oynadığının farkındasın değil mi Park Jimin?" sordu emin olmak istercesine. Derin bir nefesin ardından bıkkınlık ve korkusuzluk eşliğindeki ses tonundaki cevabını aldı.

"Oradan yanmaya korkuyor gibi mi görünüyorum Jeon Jungkook?"

**********

Yanındaki kollarını kavramış iki herif yüzünden adımlarını istediği ağırlıkta atamayan Jimin ve az önce neler olduğu hakkında en ufak bir fikri olmadan bilinçsizce yürüyen Taehyung bindikleri arabanın deri koltuğunu hissettiklerinde derin bir nefes verdiler. Jimin inatla bakışlarını arkadaşına çevirmiyordu. Çünkü biliyordu, şu an Taehyung'un aklı en az odası kadar karışıktı. Kendisi de pek farksız sayılmazdı gerçi. Kendisini bile bile ateşe atmıştı ve yanmaktan korkmadığını söylemişti.

Beyni şu an ne yapacağı hakkında binlerce maddelik listeler koysa da önüne, Jimin girdiği kasvetli ortamdan zarar almadan çıkamayacağının farkındaydı. Bunu zihninin en derin köşelerine itikledi.

Bindiği arabanın içini kaplayan erkek parfümü kokusuna eşlik eden deri kokusu ile arabanın ya yeni alındığını ya da derilerin yeni cilalandığı kanaatine vardıktan sonra başını koltuğa yasladı ve derin bir nefes verdi. Karşısında arkadaşı ortada olmak üzere üç kişi oturuyordu. Kendi oturduğu koltukta da kendisi ortada olmak üzere üç kişi oturuyordu. Jungkook hala kendisine bu konuda güvenmiyordu anlaşılan ki haklıydı da. Aniden karşısına Park Jimin isimli kendisinden küçük olduğu belli olan bir herif çıkıyor ve bir numaralı rakibi Park Ji Seok'un oğlu olduğunu söylüyordu. İnanması güç ama imkansız bir şey değildi elbet fakat durumun ciddiyetini herkes biliyordu. Jeon Jungkook köpek gibi bu işte birinci olduğunu kanıtlamak istiyordu ve bunu yapabilmesi için rakibinin çocuğunu ele geçirmek önem arz eden bir fırsattı. Olur da bunun gerçek olmadığı gibi bir kanaate varılırsa öleceğine yüzde yüz emindi Jimin.
Sıkıntıyla bir nefes verdikten sonra başını yasladığı koltuktan ayırdı ve gözlerini kendisine dikmiş olan karşı koltuktaki arkadaşı ile göz göze geldi. Taehyung hala neler olduğunu çözmeye çalışıyor ve kendi kendine binlerce teori ortaya atıyor, kafasının daha çok karışmasını sağlıyordu. Dalıp giden gözlerinden belliydi bu. Jimin onu da bu işe soktuğu için kötü hissetse de eğer başarıya ulaşmak istiyorsa Jungkook'a ihtiyacı olduğunu biliyordu. Aynı zamanda içinde kalan son insan kırıntılarını canlı tutan kişinin de Kim Taehyung olduğu hesaba katılırsa onun yanında olmasına seviniyordu da.

Düşüncelerine duran araba yüzünden dalan gözlerini hareketlendirip kendi gözleri ile buluşturan aklı karışık Taehyung yüzünden ara verdi. Bir süre göz temasını kesmese de nereye geldiklerini merak ettiği için bakışlarını ayıran arkadaşı ile birlikte o da dışarı bakmaya başladı. Arkadaşının aksine büyük bir evin önüne geldiklerini tahmin ettiği için evin etrafına bakmaya başlamıştı Jimin. Adeta hiçliğin ortasında olduğunu fark etmesi onu şaşırtmaktan çok tedirgin etmişti.
Etrafına bakma işlemini kollarından sıkıca tutulup arabanın dışına sert zemine adeta fırlatılması ile bitirmek zorunda kalmıştı. Taehyung insan gibi arabadan çıkartılırken kendisine böyle davranılmasını pek bir sorun etmedi. En başında dediği gibi önemli olan kendisine değil, arkadaşına gösterilen muameleydi. Yerden yine çözeceğini idrak ettikleri için bağlama gereği duyulmayan elleri yardımı ile kalktı.

"Yürü." Omzundan sertçe karşısındaki eve doğru itildi. Emrini verdikten sonra Hoseok adlı herif ifadesizce önden gitmeye başladı. Davranışları Jungkook'u fazlasıyla andırıyor diye düşünmeden edemedi.
Kendisi ikiletilmeyi sevmemesine rağmen ikiletmeye bayılan biri olaraktan daha fazla zorluk çıkarmasını söyleyen iç sesini susturduktan sonra eve doğru yürümeye başladı. Bakışlarını bir an bile olsa Taehyung'un üzerinden çekmiyordu. Bu piyasanın içinde büyümesinin ona kattığı tek şey kimseye güvenmemesi ve her an tetikte olması gerektiğiydi.
Evin kapısına geldiklerinde daha kapıyı çalma imkanları olmadan kapı açıldı.

Justice◾pjm+jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin