1.8

4.7K 458 214
                                    

Büyük olan küçüğün gözlerinin kapalı olmasını fırsat bilerek ağlamaktan dolayı gözüne daha da dolgun gelen dudakları, kendi dudakları ile örttü.

Büyük olan bu hareketi gerçekleştirmeden önce sahip olduğu düşünceyi yaptığı eylem ile kanıtlamıştı.

Artık emindi, hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı, ne hayatı ne de kalbi.

**********

Jungkook hakimiyeti eline almış, dolgun dudakları kendi dudakları arasına hapsederek ustaca emiyordu. Bir eli Jimin'in belini kavramışken diğer eli küçüğün yüzünü kavramıştı. Ellerinin altındaki pürüzsüz ve dolgun ten daha fazlasını arzulamasına neden oluyordu.

Kafaları ahenkle hareket ederken esen soğuk rüzgar küçüğün daha çok büyüğe sokulmasını sağlamıştı ve bu, büyük olanın aşırı hoşuna gitmişti.

Jimin'in sivri dili ile hissettikleri arasında dağlarca fark vardı. O sadece kendini güçlü göstermeye çalışan güçsüz bir çocuktu. Korunmaya ihtiyacı olan ve bunu kabullenmek istemeyen bir inatçıydı. Taehyung'un yanında tamamen başkası oluyor ve kendi ihtiyacı olan korunma duygusunu arkadaşına yönlendiriyordu. Bu şekilde kendi ihtiyacını unutup aklını dağıtabiliyordu. Buna uzunca bir süre devam etti. Ta ki Jungkook ile karşılaşana kadar.

Taehyung'un kendisinden daha güçsüz olduğunu biliyordu ve bu yüzden hayatına ondan başka kimseyi sokmuyordu. Bu şekilde en azından kendisini "Sen güçlüsün, Taehyung için güçlü olmalısın." diyerek motive ediyordu çünkü birbirlerinden başka kimseye sahip değillerdi. Fakat ne zaman Jungkook ile tanıştı, işler biraz garipleşmeye başladı. Onun güçlü aurasını her hissettiğinde elindeki güç kotasının git gide bittiğini de hissetmeye başlamıştı. İşte içindeki küçük muhtaç çocuk ortaya çıkıyordu ve bu en son istediği şey bile değildi.

Belki de Jungkook'a karşı bir şeyler hissetmesini sağlayan bir diğer etken de buydu. Diğerlerinin yapamadığını yapıyor, kimsenin geçemediği duvarları sadece bir üfleme ile yıkabiliyordu. Jimin bundan ne kadar nefret etse de bir yandan da üzerindeki yükün hafiflediğini hissetmek derin bir nefes almasını sağlıyordu.

Sonunda Jimin de bir elini korkakça büyük olanın beline koydu. Jungkook'un yaptığı her küçük hamle elini sıkılaştırmasını ve gözlerini daha sıkı kapatmasını sağlıyordu. Unutmak istiyordu, en yakının içeride bir hastane yatağında yaralı bir şekilde yattığını, kardeşinin öldüğünü ve en önemlisi de bu ikisinden de sevdiği adamın sorumlu olduğunu.

Fakat işler o kadar kolay değildi. Şu an ne kadar mutlu hissetse de kendisini bir şekilde ihanet etmiş gibi hissetmekten de alı koyamıyordu.

Jungkook'un belinde olan elini bu sefer göğsüne koydu ve ittirdi.
Şaşkınlıkla ayrılan büyük, gözlerini karşısındaki başını eğmiş ayaklarını inceleyen gence çevirdi.

"Üzgünüm, ben..." Jimin gözlerini sıkıca kapatmıştı fakat bunu söylerken en azından son bir kez olsun sevdiği adamın gözlerinin içine bakmak istemişti. Kendisini hissettikten sonra büyüğün üzerinde bıraktığı etkiyi merak ediyordu.
Başını kaldırdı ve dolu gözleri eşliğinde emilmekten dolayı kızarmış dudaklarını araladı.

"Ben yapamam." ardından koşar adım uzaklaşmaya yeltenmişti çünkü biliyordu, eğer bir süre daha burada durup onun gözlerine bakarsa yelkenleri suya düşecekti ve bu planları için hiç iyi olmazdı.

Eğer Jungkook küçüğün kolunu sertçe kapıp gitmesini engellemeseydi bunu gerçekten yapabilirdi.
Büyük olan karşısındaki genci kendisine sertçe çevirdi ve konuşmaya başladı.

Justice◾pjm+jjkWhere stories live. Discover now