3.0

3.3K 350 102
                                    

"Ne oldu? Nereye bakıyorsun?" anlamaz bir şekilde arkasını dönerek neler olduğunu görebilmek için gözlerini birkaç kez kırpıştırdı. Fakat o an keşke dedi, keşke arkamı dönmeseydim. Çünkü karşılaştığı manzara en son istediği şey bile değildi.

Jimin put gibi dikilmiş kendilerine bakıyordu ve aralarındaki mesafe taş çatlasa beş metre falandı. Bu da demek oluyordu ki Jimin duymuştu.

Taehyung'un öldüğünü Jimin biliyordu.

**********

"Jimin ben.." genç adam en yakın arkadaşından bir adım uzaklaşarak sevdiği gence doğru bir adım attı.

"Saat iyice geç oldu. Hava da soğudu. İçeri geçin artık." sesini duyurabilmek için biraz yükselttikten sonra içeri girmek için yeltendi. Kimsenin onu durdurmaya yeltenmemesi işine gelmişti.

"Sanırım duymadı bizi." rahatlamayla karışık sırtını arabaya yaslarken derin bir nefes verdi Hoseok.

"Bizi duydu ama duymadı." başını anlayışla sallarken o da arkadaşının yanında yerin almış, sırtını arabaya yaslamıştı.

"Baya mantıklı bir cümle kurdun Jeon Jungkook, dil hocan kimdi acaba?" alaylı bir şekilde başını yana eğdi ve kafası arkadaşına dönükken sordu.

"Dalga geçme Hoseok, ne demek istediğimi biliyorsun. Bizi duydu fakat kabullenmek istemediği veya sonuçlarına katlanamayacağını düşündüğü için duymamazlıktan geldi. Eğer sorarsan ben her iki sebep üzerine de oynarım." omuzlarını silktikten sonra başını geriye yatırarak arabaya yasladı.

"Hala bir şaka gibi geliyor biliyor musun? Ya da ne bileyim bir rüya. En azından gerçeklikten uzak herhangi bir şey. Buradaki varlığına o kadar çok alışmışım ki daha içeri girmeden yokluğunu hissetmeye başladım." bakışlarını birkaç metre ileride duran evden ayırmadan konuştu hırpalanmaktan dolayı yorgun düşmüş genç adam.

"Ona karşı olan hislerinin bu kadar kuvvetli olduğunu bilmiyordum." yüzü arkadaşının çektiği acının verdiği hoşnutsuzluk ile kasılırken gözlerini onun üzerinden ayırmadan konuştu Jungkook. Elbet ortada dönen duygu karmaşasından haberi vardı fakat onu bu hale getirecek kadar önem arz eden bir şeyler olduğunu düşünmemişti.

"Ben de öyle." üzgün gözlerine eşlik eden buruk bir tebessüm bahşetti arkadaşına. Daha fazla konuşmaya gücü olmadığını düşündüğünden destek aldığı arabadan sırtını ayırarak dikleşti ve eve doğru bir adım attı. Tökezlemesi Jungkook'un, kolunun altına girip eve kadar ardından da odasına kadar yürümesinde yardımcı olmasını sağlamıştı.

--

Seokjin ve Namjoon işlerini bitirdikten sonra çektiği fiziksel artı ruhsal acının getirdiği binbir zorlukla uyuya kalan arkadaşlarını uyandırmamaya dikkat ederek odadan çıktılar.
Artık yavaş yavaş her şeyin sonuna yaklaştıklarının farkındaydılar ve bu her ne kadar korkutsa da bir bakıma rahatlamalarını da sağlıyordu.

Son olanlardan sonra iş artık bitse de gitsek olayına dönmüştü, en azından bu ikili için. İyi kötü sadece bu olanların bitmesini istiyor ve mümkünse kendileri için iyi sonuçlanmasını umuyorlardı.

Taehyung'un öldüğünü biliyorlardı ve bu konu hakkında daha oturup adam gibi konuşamamışlardı ki bu Hoseok ve Yoongi'nin konuşmaya hallerinin olup olmaması ile alakalı değildi. O ikili yeteri kadar toplansalar bile bu konunun bir daha açılacağını sanmıyorlar ve bundan memnunlardı çünkü ne söyleyecek bir şey vardı ne de bunun üzerine konuşmanın doğru olduğunu düşünüyorlardı. Olan olmuştu ve bunu değiştiremezlerdi.

Justice◾pjm+jjkWhere stories live. Discover now