14

10.4K 919 320
                                    

Nefesimi kontrol edebilmem için birkaç dakika beklemem gerekti. Hızlı adımlarla kızlar tuvaletine girdiğimde içeridekiler bana uzaylı görmüş gibi baksa da umursamadım. Ellerimi lavabonun iki yanına koydum ve suyu açıp sanki üstümdeki yükü alıp götürüyormuş gibi giderden akmasını izledim.
Yaşadığım şeylerde mantıklı hiçbir şey yoktu. Min Yoongi'nin benden hoşlanacağını söyleseler sadece gülerdim fakat şimdi bu beni allak bullak ediyordu.

Adi herif, diye düşündüm. Beni düşürdüğün duruma bak.

Kendime inanamıyordum. Jimin'i ne kadar üzeceğim konusunda bir tahminim bile yoktu. Eğer Jimin bunu öğrenecek olursa benim yüzümden Yoongi kendisi için çabalayan tek insanı da kaybedecekti.
Derin bir nefes aldım ve tuvaletten çıktım. Sınıfa doğru ilerlerken karşıma çıkan kısa saçlı kızı az daha tanıyamıyordum.

"Dami?"

Arkasını döndüğünde kocaman gülümsedi.
"Eun Ji!" Fakat sonra yüzümdeki ifadeyi görmüş olacak ki gülümsemesi soldu.
"Şaka yapıyor olmalısın! Yine ne oldu?!"

Bu sefer içimdeki her şeyi boşaltmak istiyordum. O kadar dolmuştum ki gözlerimden taşacak gibiydi. Fakat söz konusu Dami'ydi ve dedikodu namı şehrin ucundaki liselerden duyulmuştu.
Şüpheyle suratına baktığımda gözlerini devirdi. "Bak, sen benim en iyi arkadaşımsın. Söz veriyorum her kötü anında dedikoduları yaymaksızın hep yanında olacağım. Serçe parmak sözü?"
Serçe parmağını bana doğru uzattı. Gülümsedim ve ben de serçe parmağımı onunkine doladım.
"Serçe parmak sözü."

***

"Aman Tanrım, Eun Ji. Bunca zaman yaşadığın şeyler..."
Duraksadı ve oturduğumuz bankta etrafını süzdü.
"Gerçekten Min Yoongi senden mi hoşlanıyormuş?" Fısıldayarak söylemişti. Üstüne bir şey söylemeden başımla onayladım.
"Peki sen ne hissediyorsun?" diye sorduğunda ise tek yapabildiğim yüzüne bakmaktı. Kilitlendiğimi görünce dudağını büzdü. Kollarını boynuma dolarken ben de bedenimi onunkine yasladım.
"Küçük cupcake'imi ilk defa böyle görüyorum. Jimin'den önce hiç kimseden böyle etkilenmemiştin bile. Şimdi bir de Min Yoongi çıktı."
Zil çalana kadar öyle durmaya devam ettik. Dami'yi çok seviyordum. Okulda sahip olduğum tek dostumdu. Saçlarının kokusu burnumu gıdıklarken ileride ağacın arkasından dikkatimi çekmeye çalışarak saçma sapan hareketler yapan Taehyung'u gördüm. Hareketleriyle bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Biraz daha çırpınınca aklıma verdiğim söz geldi. Gözlerimi devirdim ve geri çekildim.
"Dami?"
Bana dalgın dalgın baktı. "Evet, balmumum?"
"Şu an sevgilin yok değil mi?"
İşte şimdi dikkatini çekebilmiştim. "Evet! Yani... evet."
Gülümsedim. "Bu haftasonu sana bir randevu ayarlasam gider misin? Bu seferki gerçekten ama gerçekten on numara çocuk."
Söylediklerimi duyan Tae bir anda havaya girdi ve olduğu yerde salak salak tepinmeye başladı. Gülmemek için kendimi zor tuttum.
"Yani.. eğer senin onayını aldıysa ben varım." dedi gülümseyerek. İçimden Dami'nin haftasonundan sonra beni öldürmemesi için dua ediyordum. Umuyordum ki Tae bu sefer batırmayacaktı. Umarım.

Derse girerken Min Yoongi gelmeden sırama yerleştim ve başımı sıraya koyarak kollarımı yüzüme siper ettim. Belki böyle rahat edebilirdim. Öğretmen sınıfa girdiğinde ortalıkta Min Yoongi'den eser yoktu. Saçma olduğunu biliyordum ancak içimi tuhaf bir merak sardı. Bütün ders gözüm kapının üzerindeki camdaydı. Açık renk yıpranmış boyalı saçlarını görürüm diye gözlerimi bir an olsun kapıdan ayırmadım. Sadece arada bir öğretmene bakıp dinliyormuş gibi göz göze gelerek başımı sallıyordum.
Nihayet zil çaldığında bana bir ömür gibi gelmişti. Dami'yi bulurum umuduyla Jimin'in sınıfının önünden başımı eğerek en yakın arkadaşımın sınıfına doğru ilerledim.
Sınıfa ulaşmıştım ki güçlü ve pek dostane olmayan bir el bileğimden tuttu ve beni kendine çevirirken bileğimi daha da sıktı.

camouflage | min yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin