26

7.9K 760 624
                                    


Min Yoongi

Eun Ji'nin kanlı bedenini hastanedeki çalışanlar kollarımdan alıp beni boş koridorda bıraktığında beynim durmuş gibiydi. Boş bakışlarımı önce ameliyathane tabelasına sonraysa kanlı ellerime kaydırdım. Kanın Eun Ji'ye ait olduğunu düşündükçe ellerim daha çok titriyordu.

Daha fazla ayakta duramadım ve hastane duvarına yaslanarak yere doğru kaydım. Ellerimi pantolonuma silene kadar ağladığımı fark edememiştim.

Lütfen beni bırakma, Eun Ji. Sana öyle davrandığım için çok özür dilerim. Eğer ben sana öyle davranmasam şu anda güvende olacaktın.

Başımı kollarımın arasına aldım. Telefonum çalmaya başladığında bir süre telefona bakmak istemedim. Çünkü o bile bana Eun Ji'yi hatırlatıyordu. Ne düşüneceğimi bilmiyordum. O sırada aklıma ailesi geldi ve titreyen ellerimle çabucak telefonuma uzandım.

Arayan Taehyung'du. Gözlerimi kapatarak telefonu kulağıma tuttum.

"Yah! Yoongi hyung, Eun Ji'nin arada evinde de yaşaması gerekiyor biliyorsun değil mi?" dedi beceriksiz bir şekilde sinirlenerek. Hıçkırmamak için nefesimi tuttum.

"Iım... Taehyung..."

Taehyung sabırsızdı. "Hyung! Ne yapıyorsunuz bu saate kadar?! İkizimi çabuk eve getir yoksa gerçekten kötü olacak!"

Gözümden düşen yaşı elimin tersiyle sildim. "Taehyung, ben.. onu getiremem. Çok kan vardı, onu ameliyathaneye aldılar."
Ne söylediğimi ben de bilmiyordum. Düşünemiyordum.

"Ne? Ne diyorsun sen?!"

Telefon elimden kaydı ve sağıma devrilmeden önce gözümün önünde beliren iki yüz vardı. Eun Ji'nin korku dolu yüzü ve annem.

***

~1 yıl sonra~ 


 Neredeyse koca bir yıl. Onsuz geçirmeye çalıştığım bilmem kaçıncı gün. 


 Onu özlüyordum. Çok özlüyordum. Başına gelen her şeyden ben sorumluydum. 


Onu geri istiyordum.


 Ama yapamazdım.


~Olaydan 1 hafta sonra~ 


Eun Ji


 Gözlerimi açtığımda tek bildiğim yaşıyor olduğumdu. Bakışlarımı yavaşça hastane odasına çevirdim. Tae ikili koltukta kıvrılmış uyuyordu. Koltuğun dayalı olduğu duvardaki saate ve yanındaki takvime gözüm çarptığında gözlerim kocaman açıldı. 

 Eğer tarih doğruysa ve yanlışlıkla fazla yırtmadılarsa bir haftadır baygındım. Gerçi karnımdaki karıncalanma şeklindeki ağrı bunu doğrular gibi varlığını belli ediyordu. Elimi karnıma götürdüğümde kat kat yapılmış sargıyı hissettim. 

 Kim bilir ben karanlıktayken neler olmuştu? 

 Yoongi'nin annesine olan bakışlarını hatırlıyordum. Her şeyi anlamış mıydı? Öğrenmiş miydi? Nasıl hissetmişti? Ağlamış mıydı? Acı çekiyor muydu? Şimdi neredeydi?

 Yavaşça doğrulduğumda karnımda başlayan ağrı az daha beni bayıltacaktı ancak vazgeçmedim ve dikkatlice ayağa kalkmayı başardım. Ayaklarımın üzerinde durabildiğimde dengemi kolay sağlayamadığımı fark ettim. Gerçekten bir hafta olmuştu demek ki. Tae'yi uyandırmamak için sessizce ayaklarımı kaldırdım ve adım atmaya çalıştım. Kapının yanındaki komidinin üzerinde telefonumu görmüştüm. Onu alıp sakince yatağıma geri dönecektim. Sanki hiç kalkmamışım gibi. Min Yoongi'yi aramak zorundaydım.

camouflage | min yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin