20

9.6K 860 408
                                    


 Hastane odasındaki parlak ışık gözlerimi aldığında kirpiklerimi siper ederek kaşlarımı çattım. Nihayet gözlerimi açabildiğimde gözüme ilk çarpan şey saatti. 23:50'yi gösteriyordu. Zaman ve mekan kavramlarını kafamda oturtabildiğimde soluma doğru baktım. Min Yoongi bir eli elimin üstünde, başını yatağımın kenarına koymuş uyuyordu. 

 En son neler olduğunu hatırlamak amacıyla kendimi zorladım.

Pencereden atlayışım.

Beni kurtaran Min Yoongi.

Dudaklarının verdiği his.

Sirenler.

Ağlayarak bana sarılan Taehyung.

"Büyükanneme asla söyleyemezsin!" diyişim.

Min Yoongi'nin "Ben yanında kalırım." derken çıkan kararlı sesi.

Tae'yi teselli ederken aynı zamanda hıçkırarak ağlayan ve bana sarıldığında kalp atışlarını hissettiğim Dami.

Serum damlaları...

1

2

3

....

Boşluk.

 Uyuyakalmış olmalıydım. Saat 23:55 olduğunda hala Min Yoongi'nin doğum gününde olduğumuzu fark ettim. Gülümsedim ve elimi yavaşça yüzünü gölgeleyen saçlarında gezdirdim. Dokunuşumla alnı ortaya çıkınca dudağımı ısırdım. Min Yoongi'nin alnı mükemmeldi, içim uzanıp öpme isteğiyle doldu. Tam yerimde doğrulup aklımdan geçeni yapacaktım ki gözleri aralandı. Elimi geri çekmedim ama dokunuşumu hafiflettim.

 Gözleri uykusuzluktan halka halka olmuş gibiydi. "Çok yorgun görünüyorsun." dedim başını kaldırıp şaşkın şaşkın baktığında. Yerinde hızla doğruldu ve elleri yüzüme uzandı. 

 "Nasıl hissediyorsun? Kahretsin, uyuyakalmışım."

 Yüzümü eline yasladım ve gülümsedim. "Uyursan daha iyi hissedeceğim." dedim ve çökmüş göz altlarına dokundum. Dokunuşumla kaşlarını çattı.

 "Burada olduğuna kendimi inandırabilmem için daha kaç saat uyanık kalmalıyım bilmiyorum. Her şey tuhaf bir rüyaymış gibi geliyor. Ama sorun şu ki ben rüya görmem."

 Dudaklarımı büzdüm ve söylediklerini düşündüm. "Burada olduğumu ve her zaman da olacağımı biliyorsun. Bilmiyorsan da artık bilmelisin, kaplumbağa surat. Artık uyu."

 Sözlerime hafifçe güldü. Yerimde kıpırdandım ve yatakta yer açtım. Bana tuhaf tuhaf baktı. Utanarak dudağımı ısırdım ve gülmemek için çabaladım. 

 "Beraber uyuyalım."

 Hızla yatağa yatıp utançla Min Yoongi'ye arkamı döndüm. Emindim ki yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Arsız ben nerelere saklanmıştı bilmiyordum. 

 Birkaç sessiz saniye sonrası nefesinin güler gibi geldiğini duydum ve yatağın çökmesine neden olan bedeninin ağırlığı kalbime otururken sıcaklığını sırtımda, nefesini de ensemde hissettim. Kalbim çıkacakmış gibi atsa da huzurluydu. Eli yavaşça karnımın üstündeki elime kaydığında nefesimi tuttum. Dudakları kulağıma değene kadar yaklaştı ve derin derin nefes aldı.

 "Bana aldığın hediye için teşekkür ederim ama çok daha iyisini aldım."

 Kaşlarımı çatarak yüzüne döndüm. Yüzlerimiz çok yakındı. 

"Sen ve öpücüğün hayatım boyunca aldığım en güzel doğum günü hediyesisiniz."

 Çatılan kaşlarım bir anda yukarı kalktı ve santimetre farkıyla önümde duran yüzüne şaşkın şaşkın baktım. Bana hep beklemediğim sözler söylüyordu ve her seferinde bir aptal gibi donup kalıyordum. 

 Duvardaki saat 00:00 olduğunda öttü ve başımı saate çevirme ihtiyacı hissettim. Tekrar Min Yoongi'ye baktığımda beni hazırlıksız yakaladı ve dudaklarını dudaklarıma kenetleyerek bedenim onunkinin altında kalacak şekilde yatağa yatırdı. Bu ani hareketine vücudumun bu kadar çabuk uyum sağlayabilmesine çok şaşırmıştım. Adrenalinle kanı adeta vücuduma tüfek gibi pompalayan kalbimin sesi kulaklarımı uğuldatırken bedenim Yoongi'ninkinin altında gerildi ve kollarımı boynuna dolayıp sanki mümkünmüş gibi yüzünü iyice kendime çektim.

Hareketim dudaklarının arasından bir inleme kaçmasına neden olmuştu. Ne yapıyordum böyle?! Min Yoongi benim yüzümden inlemişti!

 Ellerini müstehcen bir şekilde önce yüzümde sonra köprücük kemiklerimin hizasında dolaştırırken adeta eriyordum. Dudaklarımızı ayırıp bana bakmak için biraz geri çekildi. Ama ben daha bitirmemiştim. Burada bırakamazdı. Dudaklarını hissetmeye ihtiyacım vardı. Dudaklarına uzandığımda biraz daha geri çekilerek şaşırmama sebep oldu. Gözlerim dudaklarından gözlerine çıktığında gözlerinin içinin güldüğünü fark ettim. Dayanamadı ve dişlerini göstererek sırıttı.

 "Beni seviyorsun!" Pamuk şeker alınan bir çocuğun sevinci gibiydi. İçim erimişti, buharlaşmak üzereydim. Gözlerim dolar gibi olduysa da gülerek gizledim. Onun sevinciyse gittikçe büyüyordu.

"Beni gerçekten seviyorsun!" dedi kendini inandırmak istiyormuş gibi. Üstümden geri çekilmesine neden olarak oturur pozisyona geldim ve onu yatağa devirerek üstüne çıktım. Arsız ben yine ayaklanıyordu anlaşılan. 

 Yüzündeki neşeli ifadeye eklenen uyarılmış ifade gözlerinin kararmasına neden olmuştu. Ellerini iki yana sabitleyerek yüzümü yüzüne yaklaştırdım ve gözlerinin içine baktım.

 Bunu anlaması gerekiyordu. Daha fazla kendini değersiz görmesine izin veremezdim.

 "Güzel sözler söylemeyi becerebilen biri değilim ama ne hissettiğimi sana söyleyeceğim."

 Duraksadı ve söyleyeceklerimi beklerken yutkundu. Birkaç saniye bekledikten sonra tekrar gözlerine baktım.

 "Seni seviyorum."

 Geçen birkaç saniye daha sonra tepki vermesine fırsat bırakmadım ve başımı göğsüne koyup gözlerimi kapadım. Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki gülümsemeden edemedim. Bir kolumla gövdesine sarıldım. 

 Benim için en konforlu yastıktan daha huzurluydu.

***


Ben bölüm sonu diyeceğim ve siz beni döveceksiniz biliyorum. Ama yapacak bir şey yok. Böyle bir sahneden sonra normal bir güne geçersem şu ana haksızlık olur diye düşünüyorum. Bunu yemekten sonra çayın yanında yenilen bir tatlı olarak düşünelim ve mutluluğumuzun tadını çıkaralım çünkü her an her şey olabilir dostlar, no spoilers!

 Ve Fire MV'si 50M olmuş ve toplaşıp 100M yapalım diyoruz Dope'la beraber. Eğer boş vakitleriniz olursa bol bol MV'leri izleyin yavruşlar. Fighting!!!

 Son olarak da yazmama ilham olan bütün okuyucu yavruşlara, yorum yaparak günümü güzelleştirenlere ve oylarıyla fanfiction kategorisinde #300'leri görmemi sağlayan herkese teşekkürler! Yakında camouflage'ı final yapıp çok daha farklı ve düşünürken bile bana zevk veren bir hikayeye başlayacağım. Umarım onu da okuyup yanımda olabilirsiniz. Şimdilik herkese iyi geceler diliyorum ve sizi medyadaki muhteşem adamlarla baş başa bırakıyorum.

camouflage | min yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin