22

8.2K 769 389
                                    


 Huzursuzluk fışkıran villaya adımımı attığımda pişman olduğumu hissediyordum. Bir gün bu aptal cesaretim yüzünden kesinlikle ölecektim. Ama bir yandan da Min Yoongi'nin başı belaya girmeyeceği için içim rahattı. Yavaş adımlarla bilmediğim koridorda ilerlerken topuk sesleri duydum. Sesleri takiben olduğum koridorda bir kadın silüeti belirdi. Yaklaştığında hizmetçi olduğunu gördüm.

 "Hoşgeldiniz, geliş amacınız nedir?" dedi resmi bir şekilde. Etrafımı inceledim.

 "Oh Sehun'un babasıyla konuşmaya geldim." dedim kararlı görünmeye çalışarak. Geri gönderilmek istemiyordum. 

 "Beyefendi şu anda müsait değiller, randevunuzun olmadığını varsayıyorum." 

 Resmi konuşması sinirimi bozsa da sinirlenmedim. "Bakın, buraya gelmek için çok uğraştım. Konuşacağım şey de çok önemli. Oğlu hakkında konuşmak istiyorum."

 Tam yutkunup cevap verecekti ki koridorda kibar ama otoriter bir ses yankılandı.

 "Oh Sehun'un arkadaşı mısın, agashi?" Benimle konuştuğu belli olan adama baktım. Hafiften toplu vücudu sporla toparlanmaya çalışıyordu, 7/24 bakım yaptırdığına da gayet emindim. Sehun'un babası bu adam mıydı?

 "Oğlum hakkında her konuşmaya açığım, lütfen ofisime geçelim." 

 Kibarlığı karşısında ağzımın açık kaldığını söylememe gerek yoktu herhalde. Şaşkın şaşkın adamın arkasından gittim. Ahşap ağırlıklı dekore edilmiş ofise girdiğimizde masanın önündeki tekli koltuklardan birine oturdu ve eliyle karşısını işaret etti. Peşimizden gelen hizmetçiye bir şeyler ikram etmesi için talimat verdi. Ben hala adamı incelemekle meşguldüm. Masada duran tabla dikkatimi çektiğinde adamın isminin Wang Min Sung olduğunu öğrendim. 

 "Ee, benimle konuşmak istediğin şey nedir hayatım?"

 Bana seslenme şekli tuhaf bir şekilde irkilmeme sebep olmuştu, bu adam fazlasıyla kibar birine benziyordu ve Sehun gibi bir serserinin babasından neden bu kadar korktuğunu anlayamıyordum.

 "Bakın, Bay.. Wang. Sanırım mekanınızdaki kasanız çalınmış, kaybınız için üzgünüm."

 Başıyla onayladı ve nezaketle gülümsedi. "Teşekkür ederim, oldu öyle bir talihsiz olay. Sehun diyordun?"

 Kafam karışmıştı. Neden bu kadar sabırsızdı?

 "O gece ben de oradaydım. Ve sanırım kasanızı kimin çaldığını görmüş olabilirim."

 Adamın bakışları ciddileşirken kapı tarafından duyduğum ses dişlerimi sıkmama neden oldu.

 "Eun Ji? Burada ne işin var?" Sehun nefes nefese bir bana bir babasına bakıyordu. Gözlerindeki korkuyu görmemek için kör olmak gerekirdi. Yüzümü buruşturup nefretle suratına baktım.

 Babası bir anda ayağa kalktı ve oğluna doğru yavaş adımlar attı. Attığı her adımda Sehun'un sarsıldığını görebiliyordum.

 "Arkadaşın kasanın çalındığı gece orada olduğunu ve kasayı kimin çaldığını görmüş olabileceğini söylüyor. Senin gördüğün adamlar olabilir mi, Oh Sehun?"

 Sehun yutkundu ve hızla onayladı. "Öyle olmalı, Eun Ji'nin orada olduğunu ben de görmüştüm, babacığım." Sesindeki korkunun altında yatan nefret şaşırmama neden olmuştu. Sehun'un sözlerinden sonra babasının omuzları genişledi ve oğluna gülümsedi. Sonrasında Sehun yalvaran bakışlarıyla bana dönüp kaş göz işaretleri yaparak konuştu.

camouflage | min yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin