15

10.6K 915 732
                                    


 Min Yoongi'nin peşinden giderken aynı zamanda durması için kendimi yırtarcasına bağırıyordum. Ancak o kararlı ve öfkeden yeri inleten adımlarını hızlandırmayı tercih etti.

 "Sınıfa dön, Eun Ji. Yapacaklarımı görmek istemeyeceksin."

 Sesindeki ateş ve öfke tüylerimi diken diken etti. Ama durmadım ve arkasından gitmeye devam ettim. Umuyordum ki Sehun yerin 7 kat dibine girmiş olsun. 

 Bunu düşünmemle Sehun ve yanında dolandırdığı ayakçı arkadaşlarının kahkahası koridorda yankılandı. İçecek otomatının yanındaki trabzana dayanmış konuşuyorlardı. Dişlerimi sıktım ve trabzanın çökmesini diledim. Ancak anlaşılan Min Yoongi trabzanın çökmesini beklemeyecekti.

 Oh Sehun daha ne olduğunu anlamadan Yoongi ilk darbeyi vurmuştu bile. Sağ yumruğunu çeneyi hedef alarak geçirdiğinde çıkan ses midemi altüst etmişti. Etrafta yardım edebilecek birilerini aradım. Gözüm çaresizce Jimin'i arıyordu ancak biliyordum ki Jimin bu saatte antremanda olurdu. Gelmesine imkan yoktu. 

 Sehun'un yardakçıları daha pozisyon almaya kalmadan Yoongi onları da otomata doğru fırlatmıştı. Şu an karşımda duran Yoongi ile her seferinde yerlerde kıvranan çocuk aynı kişiydi ve aklımı kaybetmek üzereydim. Öyle kendinden emin ve hızlı hareket ediyordu ki durdurup yavaşlatmak için bir uzaktan kumanda ihtiyacı hissettim.

 Etrafta toplanan kalabalık izlemekten başka bir şey yapmıyordu. "Bir şeyler yapsanıza!" diye çığlık attığımda ise yanımda duran hafiften toplu çocuk gözlerini kocaman açtı ve bana döndü.

"Canına mı susadın? Bu kavgaya giren canlı mı çıkar sanıyorsun? Şu boyalı saçlının öfkesine baksana!"

 Gerçekten baktığımda Min Yoongi'nin gözlerindeki merhametsizlik beni hazırlıksız yakaladı. Tam o sırada Sehun bir atak yaparak Yoongi'nin sırtını otomata çarptı ama yumruk atacağı sırada Min Yoongi kendini topladı ve yumruk saçlarını sıyırırken Sehun'un yakasından kaldırdı, yerlerini değiştirerek otomata doğru yüklendi. Aniden oluşan sessizlikte Sehun'un dudaklarının oynadığını gördüm. Dediği şeyi ben duymasam da Min Yoongi duymuştu ve siniri titreyen yumruğundan anlaşılıyordu.

 "Bir daha o, ben ya da benimle alakalı herhangi birine bulaşırsan ölürsün, anladın mı Oh Sehun?"

 Sehun kanla boyanmış dişleriyle sırıttı. Buna dayanamayan Min Yoongi sanki içimi okumuş gibi önce Sehun'un karnına dizini geçirdi, sonraysa tüm gücüyle bitirici yumruğunu attı. Sehun otomatın önüne yığılırken Yoongi'nin siniri gram eksilmemiş gibiydi.

 Gırtlaktan gelen bir hırlamayla bağırdı ve otomata tüm gücüyle tekme attı. Otomattan çıkan cızırtılı ses yerimden sıçramama neden olurken Min Yoongi benim olduğum yöne doğru gelmeye başladı. Kalabalık onun geçmesi için ortadan ikiye ayrılıyordu. Yanıma geldiği sırada buz gibi elleriyle bileğimi tuttu ve peşinden sürüklemeye başladı. Terasa çıkana kadar elini gevşetmemişti. Belli ki hala sinirliydi ve daha fazla üzerine gitmek istemedim. Benim için kavgaya karıştığı gerçeği zaten yeterince fazla geliyordu. Daha vücudundaki yaralar iyileşmeden yenilerini ekleyip duruyordu.

 Terasın kenarına geldiğimizde bileğimi tutan büyük eli birden güçsüz düştü ve titreyerek gevşedi. 

 "Sana ne söyledi?" dediğimde yüzüme baktı, çene kaslarının kasılmış olduğunu gördüm. Gözlerini kaçırdı.

"Neden bahsettiğini bilmiyorum." dedi ve kenardaki banka oturdu.

Gerildiğini hissedebiliyordum. Konuyu değiştirmek için karşısına geçtim ve yaralarına bakmak için eğildim. "Yüzün ve ellerin kan içinde, temizlememiz gerekiyor. Gel yıkayalım." dedim ve elimi havaya doğru uzatıp yüzünü işaret ettim. İrkildi ve geri çekildi. 

camouflage | min yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin