23

8.2K 754 465
                                    

 "Söylemeli miyim?"

"Söylememeli miyim?"

"Söylemeli miyim?"

"Söylememeli miyim?"

"Söylemeli miyim?"

"Söylememe-Aish! Yeter! Kafayı yiyeceğim!"

 Yatağımda bir sağa bir sola dönerken aklımı yiyen düşüncelerle baş başaydım. Elimdeki telefon numarası yazılı kağıdı döndürüp duruyordum. O sırada telefonuma gelen bildirim sesiyle kendime çektirdiğim acıya ara verdim.

 Telefonumun kilidini açtığımda Min Yoongi'den bir mesaj olduğunu gördüm.

Kimden: Kaplumbağa

 İyisin değil mi? (00:11)

 Ne cevap vereceğimi dahi bilmiyordum. İyiyim? Harikayım? Belediye çöplüğü gibiyim? İç çektim ve saçlarımı karıştırarak tavana baktım. Şerefsiz Sehun, yine yapacağını yapmıştı! 

 "Neden bu kadar yufka yürekli olmak zorundasın ki seni lanet salak?!" dedim yumruğumu hızla kafama vurarak. Bacaklarımı yatağa birkaç kere vurduğumda bir bildirim sesi daha geldi. Telefonu kaldırıp baktım.

Kimden: Kaplumbağa

 Neden cevap vermiyorsun?  (00:17)

 Uyumadığını biliyorum, odanın perdesine gölgen vuruyor. (00:17)

 Bir anda yerimde toparlanıp yatakta bağdaş kurdum ve tuhaf tuhaf pencereye doğru baktım.

Kime: Kaplumbağa

 Bana evimin önünde olduğunu söylemeyeceksin herhalde. Yoksa? (00:18)

Mesajı gönderip put gibi öylece oturdum. Gölgemi görebiliyorsa az önce yaptığım saçma hareketleri ne sanmıştı bilemiyorum.

Kimden: Kaplumbağa

Tam üstüne bastın, güzelim. (00:19)

Seni özledim. (00:19)

Ve içimde huzursuz olduğuna dair kötü bir his var. (00:20)

Şimdi seni arayacağım ve eğer açmazsan evdeki herkesi uyandırıp kapıyı açmalarına sebep olacağım. (00:20)

Yapacağımı biliyorsun. (00:20)

 Elim ayağım titreyerek telefonu önüme attığımda tırnaklarımı yemeye başladım. Şu anda gerçekten konuşabilecek psikolojide değildim ve Min Yoongi yine kişiliğini konuşturuyordu. Söylediği şeyleri yapacağına %100 emindim. 

 Ekranda Kaplumbağa'nın aradığına dair arayüz çıktığında yumruğumu ağzıma sokmak üzereydim. Ellerim titreyerek uzandım ve yeşil butonu kaydırdım.

 "Alo?"

 Karşı taraftan gelen iç çekme sesiyle olduğum yerden kalktım ve pencereye doğru yürüdüm. Perdeyi açtığımda evin tam karşısında arabaya dayanmış bir eli kot pantolonunun cebinde, diğer eliyse telefonu kulağına tutmakla meşgul bir halde doğrudan pencereme bakan bir Min Yoongi gördüm. Göz göze geldiğimizde başını yana yatırdı.

 "Neden huzursuzsun? Neden bana anlatmıyorsun?" dedi hafif fısıldar şekilde. Sormaması için yalvarır gibi yüzüne baktım. 

 "Ben.. iyiyim." dedim gülümsemeye çalışarak. 

 Dudağını ıslattı ve arabadan uzaklaşarak başını gökyüzüne çevirdi. "Tamam, ama sana inanmıyorum, Eun Ji. Sehun'un babasının yanından geldiğinden beri böylesin. Ne olduğunu da anlatmıyorsun, sadece gidip o şerefsizin boynunu kırmak istiyorum!" dedi yol ortasında duran taşa tekme atıp uzaklara göndererek. 

camouflage | min yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin