ÜÇ GÖLGE KÖYÜ NEDEN TERKEDILDI 11

10.1K 165 21
                                    

Ben de bir sandalyeye oturup Azad'ın çıkardığı kitaplara
bakıyordum... Değişik kitaplardı en az 1000 yıllıkmış gibiydiler...
Kitapların üstünde değişik harfler , şekiller vardı ve kan
kokuyorlardı... Belki de Azad kanlı elleriyle ellemişti bilmiyorum.
Siyah sakatat poşetinin içine baktığımda koyun kelleleri gördüm ,
yüzülmüştü... Koyunların dişlerini sökmüştü. Hayvanların kırık
bacakları , uzun bir halatmış gibi gözüken bağırsakları poşetin
içindeydi. Kokuya daha fazla dayanamayıp ağzını kapattım ve
düğüm attım... O sırada kafamı kaldırdım... Evin merdiveninden
aşağıya Azad'ın suretinde bir cin iniyordu... Parıl parıl parladığını
hatırlıyorum. Gülerek ağır ağır merdivenlerden indi ve kapıyı
kapatıp çekti gitti... Nasıl olurdu bu ? Azad bu eve onların
giremeyeceğini söylüyordu. Ben gördüğüm olayın şokunu
yaşıyordum Azad'ı kaldırmak aklıma dahi gelmedi. Hemen kapı
önünde Havis ve Efhas'a baktım... Onlar hala benim
penceremdeydiler... Hızla odama çıktım kapıyı açtım. Ben hala
odadaydım... Gördüğüm şey beni şok etmişti... Yatakta benim
suretimde bir şey uyuyordu , Havis ve Efhas da hala o yatakta
uyuyan şeyi izliyorlardı... Bir insanın kendisini dışarıdan görmesi
heralde dünyanın en korkunç görüntüsüydü...
Odadan hızla çıktım... Tekrar kapıyı açtım o yataktaki şey her ne
ise gitmişti. Yatağımda kül izleri vardı... Küller dökülmüştü sanki.
Havis ve Efhas da ortalık da yoktu... Zaten gün doğuyor gbiyidi...
Odadan çıkıp banyoya girdim , elimi yüzümü yıkamak istiyordum...
Aynaya baktığımda fark etmiştim , burnumdan sızım sızım kan
süzülüyordu... Rengi çok koyuydu , sanki zehir gibiydi. Emin
olabilmek için aynaya adımlar attım... Tam elimi burnuma
götürüyordum ki lavabodaki ayna büyük bir gürültü önce çatırdadı
tam orta yerinden ve sonra patladı... Evde değişik şeyler oluyordu
, gün iyiyen iyiye aydınlanmıştı. Aşağıya inip Azad'ı uyandırdım...
Ona olanları , gördüklerimi anlattım... Azad da korkmuştu. "Eğer
Havis ve Efhas bizi korumaktan vaz geçtilerse , hızlı olmamız
gerekir... " dedi... Bir şeyler yolunda gitmiyordu belliydi... Azad
atına atlayıp köye doğru gitti , ben de peşinden geldim... Bu seansı
evde yapamayız diyordu , günü dere kenarında uyuyarak
geçirmiştim. Azad da seans yapılacak bir yer arıyordu... Dere
kenarında cinlerin mesken olduğunu ve zarar verebileceklerini
söylemişti... Bir mağara benzeri oyuk bulmuş ve oraya yer etmişti.
Haftanın üçüncü perşembesiydi... Güneş yavaş yavaş batmıştı.
Azad her şeyi hazırladığını söylemişti. "Bismillahirrahmanirrahim ,
hazır mısın kardeşim ?" dedi... Başımı salladım , hayatımın en zor
gecesi başlıyordu.
Azad bütün eşyaları hazırlamıştı... Beni de yanına çağırdı.
Gitmeden önce dedemi ve babaannemi arayıp biraz daha olsa
moral toplamıştım. Elinde bir kömür ile yine üç gölge çizip o
meşhur gladio hançerini kucaklarına oturtmuştu... Duvara astığı
gece lambaları bu gölgeleri adeta canlıymış gibi gösteriyordu.
Hayvan sakatatlarından bir yuvarlak yaptı , otlarla bir üçgen yaptı
bu dairenin içine ve üçgenin tam ortasına mumlardan bir göz
yapmıştı. Mason işaretini andırıyordu bu şekil ancak anlamının
farklı bir şey olduğunu bunun bir babil geleneği olduğunu
söylemişti... Ben heyecanlıydım , Azad da ilk kez o soğuk kanlı
halini bu kadar çok kaybetmişti... Elime bir kağıt verdi... "Vil hak
Zahize'n şerri" yazıyordu... Bu sözü uzun uzun okumaya
başladım... Seansa başlayacaktık ki Azad durdu.. "Dur bi dakika"
dedi... Ne olduğunu sordum... "Kitap... Kitap evde kaldı." dedi...
Kitap olmadan seansın başlaması imkansızdı , yapacak bir şey
yoktu Azad yanımdan kalkıp eve doğru atını sürmeye başladı. Ben
de sağda solda etrafı izliyordum... Azad gözden kaybolmuştu ,
dere kıyısına kadar indim ve bir sigara yaktım.Bu köye gelmeden
önce bunların başıma geleceğini düşünebilir miydim ki ? Azadı
beklerken epey bir sigara içmiştim , saat de geç olmaya başlamıştı
zaten.Çimlere uzanıp Azad'ın gelmesini bekliyordum ancak gelen
giden yoktu.
Ben Azad'ı beklerken arkamdan üç tane gölgenin yürüdüğünü
hissettim... Ayağa kalkıp dereye baktım , derede herhangi bir şeyin
yansıması yoktu ancak emindim bir şeylerin arkamdan geçtiğine.
"Azad !" diye seslendim... Bir şey yoktu. Kafamı tekrar dereye
doğru çevirdiğimde derenin karşı ucunda 3 tane o gölgeli şeyleri
gördüm... Upuzundular , gecenin karanlığı onları bu sefer
gerçekten korkunç kılmıştı... Sesleri yıllar önce kaybettiğim annem
, babam ve evlatlık kardeşime aitti... Bana sesleniyorlardı. O an
Azad'ın "Bir gece birisi senin adını söylerse ve bu ses sevdiğin bir
kişinin sesine aitse kaç oradan." demişti... Geriye doğru adım
attım... Onlar da hızla bana doğru geliyorlardı...

Türkiyede Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olaylari 2 (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin