El- Afarit 5

1.6K 40 7
                                    

     bunu duyan rıfat amcam 2 sene önce hocanın dediği gibi mehmet ali dedemin mezarını açmak için ahıra koşmuş , oradan bir kürek almış yönlenmiş mezarlığa doğru. dursun ali dedem önüne geçmeye çalışmış ama onu da devirmiş. kimse rıfat amcamı durduramamış. ziya dedem yere düşen dursun ali dedemi kaldırmış "durduralımmı baba" demiş ama dedem "yok ziya. hatta sende bi kürekle kazma alda git abine yardım et" demiş. ziya dedemde kazma ile kürek alıp mezarlığa koşmuş. sonra bir bakmış ki mezalığın orda rıfat amcam dikiliyor. hiç hareket etmeden öylece bakıyormuş mezarlığa doğru. yanına yaklaşmış ne olduğunu anlamak için derken o da görmüş. sarışın bir kadın dedesinin mezarına diz çökmüş ve kafasını dayamış toprağa ağlıyormuş. yüzünü toprağa dayadığı için yüzü gözükmüyomuş ama ayakları toynak gibiymiş. elleri de tamamen kemik gibi ve simsiyahmış. ziya dedem hemen içinden okumaya başlamış ve kadın oduğu yerde duman olup kaybolmuş. sonra sok geçiren rıfat amcamıda tutmuş kolundan eve getirmiş mezarı açmadan.
     mezarlıktan gelen ziya dedem ve abisi rıfat dursun ali dedemle karşılaşırlar evin kapısında. dursun ali dedem elinde sigarayla bunları beklemektedir. oğullarına bakan dursun ali dedem "ne oldu?" diye sorar "neden bu kadar erken geldiniz?" ziya dedemle rıfat amcam göz göze gelir ve birşey demeden içeri girerler.
dursun ali dedem bunların peşi sıra içeri girer ve "bir soru sordum size!" der sert bir üslüpla. ziya dedem olanları anlatır ve dursun ali dedem "o mezar açılacak başka bir çare yok" der. bunun için ise ilmi kuvvetli biri vardır aklınca giresunda , ona gitmeye karar verir.
     dursun ali dedem ve rıfat amcam atın sırtına atlayıp giresunun bulancak ilçesini giderler. şu anki giresunlu yaşar hoca denilen adamın dedesi olan adama giderler. gittikleri adamın torununun sitesi bile var. bu adam iyi üçkağıtçıdır ama dedesi gibi değildir. birşeyleri bilir hakikaten ama sağlam ayakkabı değildir. ahanda sitesi ;

http://giresunyasarhoca.com/
     neyse bunlar bu adama olanlardan bir bir bahsederler. bu cinlerin en tehlikeli türü olan El-Afarit olduğunu söylemiş ve bunun kan ile bağlandığını söylemiş. keza mehmet ali dedem bunu öldürememiş , sadece yakmış ama tam olarak kurtulamamış. kadında mehmet ali dedem ölene kadar bir daha musallat olmamış.
mehmet ali dedemin ölmesiyle , yandaşlarıyla beraber bizim sülaleye musallat olmuşlar , bunu da bu adama söylemişler. bunun için mezarının açılmasının ve mehmet alinin saçından ve kemiklerinden bir parça getirilmesinin doğru bir karar olduğunu söylemiş fakat bunu herkesin yapamayacağını , keza El-Afarit soyundan olan bu cinin müslüman olduğu ve dolayısıyla mezarlığa girebildiği , o mezarı da koruduğunu söylemiş. sonuç olarak kendisi de atın sırtına atlamış ve yola çıkarak orduya gelmiş.
     3 günde orduya gelen dursun ali dedem , rıfat amcam ve hoca 1-2 gün hazırlık yapmışlar. ne hazırlık yaptıklarını dedem bize anlatmadı "hazırlık yaptılar işte oğlum ben küçüktüm anlamadım ne yaptıklarını" dedi. bu arada yolda gelirken atların rahatsız olması ve kuyruklarına düğüm atılma gibi durumlar olmuş. arada rıfat amcam birkaç kez bir kadın çığlığı duymuştur fakat olaylar büyümemiştir.
     hazırlıklar tamamlandıktan sonra ellerine kazma kürek alarak mezarlıga giderler. hoca mezarlığa girmeden önce birçok dua okur. "ilk önce ben gireyim siz burda durun" der. sonra kendisi mezarlığa girerek etrafta okuyarak gezinmeye başlar. hiçbir sıkıntı çıkmaz bu sıra. dursun ali dedem , rıfat amcam ve ziya dedemi de çağırır içeri ve kazmalarını söyler.
     rıfat amcam ve ziya dedem mezarı kazmaya koyulurlar. yarım metre kadar indikten sonra topraktan 1 metre kadar uzunluğunda yılan çıkar. bu yılan hiç hareketsiz bakmaktadır. hoca bunu gördükten sonra "kazayın artık" der ve yılana yaklaşarak birşeyler okur. yılan kafasını kaldırır ve hocaya doğru hareketlenmeye başlar. tıslar sokmaya çalışır felan ama hocaya her hareketlendiğinde kafasını bi yere çarpar gibi hareket etmektedir. hoca ise hiç hareket etmemekte sadece durup okumaktadır. rıfat amcam küreği kaldırıp tam yılana vuracakken hoca "sakın evladım! sakın öyle birşey yapmayasın!" der ve rıfat amcama küreği indirmesni söyler. bir süre sonra yılan sürünerek mezardan çıkar ve çalılıklara giderek gözden kaybolur.
     bu yılan gittikten sonra ziya dedem ve rıfat amcam devam ederler kazmaya. 1-2 saat sonra tabuta varmışlardır. tabutun kapağını kaldırmak için etrafındaki toprağı temizlerler. sonra kaldırdıklarında kurtlar , yılanlar içinde bir cesetle karşılaşırlar. feci bir çürüme kokusu alır etrafı. rıfat amcam kuşmuş hatta durduğu yere. o derece iğrenç bir görüntü ve koku hakimmiş.
     hoca bu durumu görünce "yaptıklarını çekiyor. allah'ın sevgili kuluymuş ki mezar işkencesi ile cehennem azabı azaltılmakta belliki. dikkat edin gençler , ne yaparsanız hissedecektir dedeniz" der ve onlardan saçının bir kısmını kesmelerini ister. saçından sonra birde serçe parmağını almalarını ister. rıfat amcam bunu yapamayacağını söyler ve mezardan çıkar. ziya dedem de eline bıçkıyı alır ve parmağını keser. keserkende dedesinden özür diler. ondan sonra mezarı da dualarla kapatıp eve giderler.
     evde hocanın yanında getirdiği çok eski bir kitap kullanılarak işe başlanmış. hoca büyük yengem ve dursun ali dedemle beraber bir odaya girer. bu odada mezardan alınan parmağı br karışımın içine atarak dualar okumaya başlar. bir anda odadan sesler gelmeye başlar o sıra. bir kadının kahkaha sesleri gelmektedir. bazı eşyalar sallanmakta bazıları yere düşmektedir. odada yakılan mumlar bir anda harlanmış. hoca saç parçasını eline alarak ateşe doğru gotürür yakmak için. ama ona bazı saldırılar olmuş o sıra. dursun ali dedemin sonradan demesine göre adam bir kaç defa çarpılma gibi hareketlere bürünmüş , eli ayağı birbirine girmiş , ağzı burnu yer değiştirmiş. bu arada inanılmaz bir çürük et kokusu sarmıştır bütün evi. odanın dışındakiler bile bu kokudan rahatsız olup bazıları kusmaya gitmiş.
      bunlar yapılırken büyük yengem odanın en köşe kısmına gitmiş korkuyla büzülüp beklemektedir. dursun ali dedemse dizleri üzerinde boynu bükük ve gözleri kapalı bir biçimde beklemektedir. dualar okumaktadır içinden. hocaya musibet olan bu varlık hocanın şekilden şekile girmesini sağlarken dursun ali dedem ve büyük yengem korkudan ağlamaktadır. odanın dışındakiler ise ellerinde kuran ile dualar okumaktadır.
     derken kapı açılır. kapıyı açan büyük yengemdir. bacaklarından aşağı kan iniyordur. bunu gören kadın komşular hemen yardım içn yaklaşmışlar fakat onların yaklaşmasıyla bir anda bakışları onlara çeviren yengem ibranice olduğunu düşündüğümüz dilde birşeyler söylemesi onları geri püskürtmüş. bu arada açılan kapının aralığından içeri bakan ziya dedem ve rıfat amcam hocanın çarpılmış ve dursun ali dedeminde baygın olduğunu görürler.

Türkiyede Yaşanmış Cin Ve Hayalet Olaylari 2 (Düzenleniyor)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt