Altı - Nasıl Yani?

9.7K 874 310
                                    

İlk 5 bölüm geride kaldı. Eğer okuyan herkes bir yorumda bulunabilirse çok sevinirim, sizin isteklerinize karşılık vermeye çalışarak yazmaya devam ederim. Bunun hikayenin can alıcı bölümlerinden biri olduğunu belirterek keyifli okumalar diliyorum :)


Ben ne yapıyorum burada?

Neden sınıfına gittim Yankı'nın, neden sevgilisini sordum, neden şu an ikisinin karşısında oturuyorum?

Neden taktım ben bu çocuğa bu kadar, nedir beni ona çeken şey?

Garson masamıza yaklaştı, üç tane menü bıraktı. Kız, elini Yankı'nın elinin üzerinden çekti, menüye uzandı. El ele tutuşmalarını izlerken Yankı'nın elinin kızınkinden daha ufak olduğunu fark edip şaşırdım.

Kız oldukça güzeldi. Kumral saçlarını şekilli dudakları tamamlıyordu. Düzgün kaşları, güzel gözleri vardı.

Ama ilgimi iki dakika kadar üzerinde tutabildi.

Ben tekrar, Yankı'nın defalarca kez incelediğim suratına gözümü diktim. Dudakları yenilmiş gibi yara içindeydi. Gözleri her zamankinden daha şişkindi, fazla uyumuştu sanki. Fazla uyku depresyon belirtisidir.

Depresyonda mı yoksa? Neden böyle mutsuz görünüyor?

Elini şakaklarına götürdü, ovaladı. Kaşlarım çatıldı.

"Başın mı ağrıyor?"

İstemsizce, endişeyle dudaklarımdan döküldü sözler. Yankı bana baygın gözlerle baktı, kafasını hayır der gibi salladı. Bedeni buradaydı ama ruhu değildi sanki.

"İyi değilsin sen."

Kafasını iki yana salladı, gülmeye çalıştı. "Yoo.. İ..İyiyim."

Garsonu elimle işaret ederek çağırdım. "Hocam buraya acil bir su getirebilir misin?" Garson kafasını sallayıp giderken arkasından seslendim, "Soğuk olmasın."

Yankı'ya döndüm, "Önden biraz su iç, yağlı soslu bir şey de yeme. Mideni bulandırmasın."

Yankı'nın kız arkadaşı bana garip garip bakıyordu. O yokmuş gibi davranıyor, onun erkek arkadaşıyla ilgileniyordum çünkü. O gerçekten yoktu benim için orada. Sadece Yankı vardı ve iyi gözükmüyordu.

Garson suyu getirince kız benden önce davrandı, suyu aldı, Yankı'ya uzattı.

"Bir yudum iç hayatım."

Kıza ters ters baktım. Daha fazla burada durmak istemediğimi hissettim.

Ayağa kalktım. "Benim bir aile toplantım vardı bugün. Sizin bu mesut tablonuzu görünce geldi aklıma, aynı siz gibi mutluyuzdur biz de." Zorlama bir şekilde güldüm. "Aklımdan çıkmış tamamen. Gitmem gerek."

Onların bir şey söylemesine fırsat vermeden arkamı dönüp hızla kapıya yürüdüm. Kalkarken sandalyenin arkasından aldığım ince montum elimdeydi, sadece gömlekle yürüyordum.

Bıraktım soğuk yüzüme çarpsın, beni kendime getirsin.

Bir süre öncesine kadar esmer, uzun bacaklı kızlardan hoşlanan bir erkekken şu an sarışın ufak tefek bir erkeğe karşı duygular besleyen bir eşcinsel mi oldum yani ben?

Böyle mi hissettiriyormuş bir erkeği sevmek?

Ben herhangi bir kızı sever gibi seviyorum Yankı'yı... demek isterdim. Ama öyle de sevmiyorum. Kimseyi sevmediğim bir şekilde seviyorum.

Belki sadece dostluktur bu his.

Tanımlayamıyorum ne olduğunu.

Dostlarının dudaklarına mı gözünü diker insan her gördüğünde? Tenine mi dokunmak ister?

2 PrensWhere stories live. Discover now