Sekiz - Öpeyim de Anla

9.4K 782 154
                                    

Orospu çocuğu.

O kadar hırslandım ki o sinirle duvara tekme attım. Daha önce kırdığım ayağımla atmıştım, o yüzden acıyla yere kapaklandım.

Yankı'nın kız olmasına olan öfkem yavaş yavaş o Eren pezevengine duyduğum öfkeye dönüşüyor.

Resmen el üstünde tutuyor kızı, her an yanında. Biliyor mu lan yoksa Yankı'nın kız olduğunu?

Bir dakika...

Hassiktir lan ben nasıl bir hıyarım? Bunlar resmen sevgili! Nasıl aklıma gelmedi lan bu benim. Sen herifle dost ol, sırrını aç, üstüne bir de onu herif sanarken aşık ol.

Ama o sana değil başkasına açmış olsun sırrını çoktan, bir de onunla sevgili olsun.

Hayatta defalarca kez yaralandım, aldatıldım, eziyet gördüm. Hem duygusal hem fiziksel.

Ama böylesine acıtmadı canımı hiçbiri.

Bunu ödeteceğim size.

Aklımda binbir düşünceyle bütün gece uyanık kaldım. Emine odama girip bir şeyler yedirmeye, içirmeye çalıştı ama onu da sertçe püskürttüm.

"Annem değilsin sen benim. Maaşlı bir çalışansın. Defolup gitmeni emrediyorum sana."

Bana o hüzünlü bakışı hala gözlerimin önünde.

Sadece o bakış için bile o ikisine eziyet etmeye değer. Bu evde beni önemseyen tek insanı kırmama sebep olan Yankı ve Eren'e.

Sabaha karşı 6 gibi uyuyakalmışım. Üzerimdeki siyah tişört ve kotla saat 10'da evden çıktım. Arabanın anahtarlarını Bilal abi'den aldım. Daha doğrusu kulübeden çaldım. Onunla bunun münakaşasını yapacak durumda değildim. Son hız okul bahçesine geldim. Okul bahçesine servis araçlarından başka arabanın girmesi yasak ama güvenliğin elime 400 lira tutuşturunca imkansızlıklar imkana dönüşebiliyor. Arabayı üzerinde anahtarıyla bahçenin ortasına bıraktım, kapısı bile kapatmadan binaya yürüdüm. Bütün okul dersteydi. Hızlı adımlarla içeri girip, Yankı'nın sınıfına ilerledim. Kapıyı tıklamadan açtım.

"Hocam Yankı'yı müdür çağırıyor."

Hoca üniformasız görüntüme şüpheyle baktı. Sabırsızdım. "Duymadınız herhalde hocam?"

Beni öylesi bir ciddiyetle görünce hoca fazla direnmedi. "Yankı git bakalım."

Yankı korka korka yerinden kalktı, o kadar yavaş adımlarla ilerliyordu ki kapıya doğru gelmesini bekleyemedim, tahtanın önüne geldiğinde kolundan tuttum, dışarı çektim. Sınıfın kapısını kapattım. Artık daha sıkı tutuyordum kolunu. Çeke çeke bahçenin duvar arkasında kalan kuytu bir köşesine götürdüm. O kadar sinirliydim ki kendimi kontrol edememekten korkuyordum.

Yankı'nın bebek suratına baktıkça daha da artıyordu öfkem.

Her şeyi bir kenara bırakıp, suratını avucumun içine alıp dudaklarını öpmemek için içimdeki dürtülerle büyük bir savaş veriyordum.

Ben uzun boylu, esmer kızlardan hoşlanırım. Bu allahın cezası minik sarıya hem de onu erkek sanarken nasıl böyle tutuldum?

Bana öylesine ürkek bakıyordu, o kadar masumdu ki sinirime dokunuyordu. Masum falan değildi çünkü, suç ortağı ve sevgilisi Eren'le dünyayı kandırıyorlardı.

Onu duvara yasladım, iki yanına ellerimi hızla vurdum. Öyle bir sıçradı ki, kafasını hafifçe duvara vurdu.

Benim canım da onunkiyle beraber yandı ama hem nefret hem sevgiyi aynı anda hissettiğim için hiçbir şey yapamadım.

2 PrensWhere stories live. Discover now