Oniki - Depo

8.7K 780 106
                                    

Bölüm şarkısı: The Rapture - How Deep Is Your Love?

Zil çalınca herkes sınıftan çıkmak için hareketlendi. Zeki bana garip garip baktı çünkü ben kılımı bile kıpırdatmıyordum.

"Gelmiyorsun galiba?"

Suratımı ekşittim. "Etraf boşalınca çıkacağım."

Zeki güldü. "Sınıfa uğramak bilmezsin, girdin mi de çıkmak bilmiyorsun." Çantasını sırtına attı, "İyi akşamlar" dedi, hızlı adımlarla sınıftan çıktı.

Dışarıdaki gürültü dinmişti, bu koridorun boşaldığına işaretti.

Yavaş adımlarla yerimden kalktım, sınıftan çıktım. Depoda telefonumu unutmuştum. Onu almak için spor salonuna girdim ve birden durdum. Anahtarı sınıfta, ceketimin cebinde unutmuştum. Ama kafamı sola çevirince deponun kapısının açık olduğunu gördüm, hemen içeri yöneldim. Telefonumu aldıktan sonra depoya uğramadan direkt okuldan çıkabilirdim. İçerideki dolabın çekmecesini açıp boş olduğunu görünce 2 ders önce telefonumu depodan zaten aldığım kafama dank etti.

Bende akıl mı bıraktı minik kız?

Derken biri aniden kapıdan içeri girdi. Gelen Yankı'ydı. Önce şaşırdım. Sonra da kapıyı kapatacağını anladım. Yetişemeyeceğimi hissettim ama şansımı denedim.

"Kapatma Yankı!"

Yankı bana suçlu suçlu bakıyordu.

"Nasıl yani? Anahtarın yok mu senin?"

Dilimi yanaklarımın içinde gezdirdim, kafamı 'Hayır' der gibi, sertçe iki yana salladım.

"Telefonun yanında mı? Benimki anahtarla beraber sınıfta, ceketimin cebinde."

Yankı'nın kaşları çatıldı, yüzü gerildi. "Var..."

"Ee varsa suratındaki bu ifadenin sebebi ne?"

İşaret parmağını alt dudağına koydu, kaşır gibi dudağıyla oynadı. "Ama.. ş..şarjı bitti."

Başparmağımı 'aferin' der gibi kaldırdım, sinirle eski ama temiz çekyata oturdum. "Hademeler bile çıktı, buraya sabaha kadar kimse uğramaz artık. Sabah uğrarlarsa da şanslıyız, yoksa yarın öğlene anca bulurlar bizi." Dirseklerimi dizlerime yerleştirip eğilerek, kafamı iki yana açtığım bacaklarımın arasından sarkıttım.

"Bana neden sinirleniyorsun ki? En azından yanıma almayı unutmadım telefonumu. Hangi salak sınıftan ceketini almadan, gömleğiyle çıkar? Hem de bu havada."

Suratımda bir gülümseme belirdi. Yankı bunu göremiyordu, çünkü yüzüm tamamıyla yere eğikti. Söylediği şeyden duyduğu korkuyla geri geri gidip kapıya dayanan ayaklarını görebiliyordum.

Aklımda şimşekler çaktı. Ben Yankı'yı tanımıyordum. Sadece cinsiyetini değil, kendini de saklamıştı bunca zaman. Ürkek tavırları ardında başka bir insan, başka bir kız vardı. Görünüşe bakılırsa kıvrak zekalı, esprili bir kız.

Suratımdaki gülüşü silmek için büyük bir çaba harcadım, sert olması için uğraştığım bir surat ifadesiyle kafamı kaldırdım.

"Ne dedin sen?"

Yankı korkuyla yere baktı. "Ş..şey ben sizi kırmak istemedim."

Siz mi?

Oflayarak oturduğum yerden kalktım. "Ne yani, başa mı döneceğiz şimdi? Bu kadar yol kat etmişken?"

2 PrensHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin