Kesit I

33.7K 1.1K 213
                                    


Yatağın içinde uyumak için dört dönen genç kız, yukarıdan gelen fısıltı şeklindeki seslerin merakıyla yerinden kalktı. Odasından sessizce çıkıp merdivenlere yöneldiğinde iki adamın sesini biraz daha net duymaya başladı. Tokuşturulan kadeh seslerini duyduğunda ise sinirle adımlarını hızlandırdı. Sesin geldiği yere yöneldiğinde başına bela olan iki adamı içki içerken buldu! Anne tavuk gibi mutfağa hızla dalan Füsun, genç çocuğun ensesine şaplak atmakta gecikmedi!

“Len tüysüz bebe! Senin yaşın kaç içki içiyorsun?”

Füsun, Rıza'nın elindeki bardağı hızla alıp lavabonun içine döktü. Rıza korkulu gözlerle gelen fırtınanın şiddetinden kurtulmak istercesine “Berdan abimi tek bırakmak istemedim ondan yani!” cevabını verdi.

“Bana bak Rıza bebesi! Sen benim sorumluluğumdasın! Berdan abin, istediği kadar zehirlenebilir! Aman Allah’ım birde Müslüm Gürses mi dinliyorsunuz?”

Alttan çalan şarkının yeni farkına varan Füsun, karşısındaki iki adama şeytan görmüş gibi bakıyordu. Berdan hiç oralı olmadan omzunu silkti.

“Evet! Neresi tuhaf!”

“Tuhaflıktan bahseden kim? Tam senlik bir davranış! Sonuçta bu tipinle rock, pop dinlemeni beklemiyorum! Öyle bir adama benzemiyorsun!”

“Tipimde ne varmış?”

Adamın aniden sinirlenmesini hiçbir yerine takmayan Füsun, ellerini beline yerleştirip her daim çemkirebilme özelliğini ortaya çıkardı.

“Bilmiyor musun? Buradan bakılınca katil, mafyatik ve oldukça ruhsuz bir havan var!” Füsun biraz düşünür gibi gözlerini iyice kıstı ve parmağını şaklattı.

“Ah dur buldum! Sende tam ağa tipi var!”

Berdan, karşısındaki kızın boynunu kırma isteğini bütün bedeninde hissediyordu. Kara gözleri daha da kararırken, yumruk yapmaktan parmak boğumları bembeyaz olmuştu. Füsun bu bakışlardan az da olsa korkmuştu ama bunu belli edecek değildi!

“Neden öyle bakıyorsun? Doğru mu tahmin ettim? Yoksa sen kumaları olan, karış karış topraklara sahip multi zengin ağalardan mısın?”

“Çok roman okuyorsun Füsun!”

“Gerçekten öyle mi peki?” Meraklı mahalle teyzelerini aratmayan performansıyla bir sandalye çekip oturan Füsun, adamın ağzından çıkacak sözleri pür dikkat bekliyordu.

Genç adam ise kaderine bir kez daha lanet etti. Nerden düşmüştü bu akıl almaz eve bilemiyordu! Kızın merakla hala kendisine bakan gözlerine daha fazla dayanmayarak “Ne öyle mi?” diye sordu.

“Ruhsuz bir ağa zorla evlendirilir. Şak diye aşık olur, onu hayatının merkezi yapar falan! Sonra ver elini mutluluk!”

Masanın üzerindeki çikolata kasesine kaşığını daldırıp afiyetle ağzına sokan kıza hayretle baktı genç adam.. Üzerindeki civcivli gecelikle pek bir sevimli olsa da çenesi için aynı şeyi söyleyemezdi! Genç bir bayan ve civcivli gecelik! Harika! diye içinden homurdanan Berdan kızın cevap bekleyen suratına bir kez daha baktı.

“Mutluluk benim lügatımda olmayan bir terim Füsun hanım! Anlamını pek bilmem! Ve sandığın gibi ne ağayım ne de kumalarım var!”

“Kaybettiğin çok şey var belli! Rakı ve Müslüm baba bunlar pek iyi bileşimler değil!”

“Ne derler bilir misin?”

Adam rahat davranışıyla masasındaki bardağı iki parmağıyla tutup dudaklarına götürdü. Füsun adamın her hareketini büyük bir ihtişamla seyrediyordu. Berdan, içtiği rakısını bitirdi ve sert bir şekilde bardağını masaya bıraktı.

“Hayatında hiç Müslüm baba dinlemediysen çok şey kaybedersin. Eğer dinliyorsan zaten çok şey kaybetmişsindir!”

Füsun gece karası bakışların tesiri altındaydı. Bir adam bu kadar sırlarla dolu olabilir miydi? Neden daha yeni tanıdığı adama çekiliyordu? Ayran budalası gibi adama kitlenip kaldığını fark edince hızla kendine geldi.
Sanki merak etmemiş gibi ağzının kenarıyla “Kim demiş onu?” diye sorduğunda Berdanın dudaklarında belli belirsiz gülümseme peydah oldu..

“Ben!”

Füsunun içini kemiren sorular dilinden çıkmak için can atıyordu. Lafını esirgeyen biri hiç olmamıştı ki şimdi olsundu! Madem konusu açılmıştı öğrenmek farz olmuştu.

“Kimi kaybettin?”

“Boş ver!”

“Neden böylesin?”

“Normal halim bu!”

“Çok yaralısın!”

“Yok öyle bir şey!”

“Ha bu benim doğal tabiatımın odunluğu diyorsun?”

“Odun değilim ben! Sadece..”

Kaybım çok büyük! Kimsesizim! diye tamamlayamamıştı cümlesini..

Adamın boş bir noktaya kitlenmesine ve cevap vermeyişine sessiz kalamayan Füsun, “Sadece?” diye üsteleyince Berdan, daldığı düşüncelerinden sıyrıldı. Tanımadığı birine hayatını neden anlatacaktı ki? Anlatsa bile kim anlardı onu? Kim acısını hissedebilirdi? Pişmanlığını, vicdan azabını kim taşıyabilirdi?!
Kaşlarını çatarak ruhsuz tavrına tekrar bürünen adam, “Uykun yok mu senin? Gidip uyusana!” diye söylendi.

“Hem odun, hem öküzsün!”

“Evet hepsiyim! Şimdi git uyu!”

“Benim evimde bana baskı uyguladığının farkında mısın?”

Sandalyesini geriye doğru hızla ittirerek yerinden kalkan Berdan, heybetli bedeniyle kızın tepesine kule gibi dikildi.

“İyi sen otur!”

Yanından ağır adımlarla geçerken “Nereye?” diye safça soran Füsunun sesiyle tam mutfak kapısından çıkarken durdu ve yan dönerek kıza birkaç saniye kadar baktı. Kafası gayet yerindeydi lakin duyguları için aynı şey söylenemezdi! Aynı ortamda bulunmak iyi değildi! Oturan kızı kısık gözleriyle baştan aşağı süzdü..

Civcivli gecelik, ördekli terlikler, tam yatmak için yapılmış dağınık topuz! Müslüm baba ve aslan sütünün üzerine gitmeyecek bir kız..

Daha fazla oyalanmadan arkasını dönerken zar zor gerisinde bıraktığı kıza mırıldandı..

“Evim olmayan evde kendime baskı uyguluyorum ve uyumaya gidiyorum!”

^-^ Canlar finalden önce bu hikayeyi yayınlamam imkansız. Ikisine birden yetismem zor o yuzden ayni anda başlamamı isteyen okurlarmdan çokca özür dilerim ❤❤

Yaralı adamımızı tek bırakmayın dostlar.. Çünkü o tanıdığınız adam degil.. 😎

Hepinize teşekkür ederim..😘

SEVDAM BİR ATEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin