29. Asistan mı? Ajan mı? / Part 1

12.7K 944 483
                                    

Titreyen bacaklarıyla taksiden inen genç kız, karşısındaki eve çekingen bir bakış attı. Bir eli hala taksinin kapısını tutuyor, gitmekle kalmak arasında karar vermeye çalışıyordu. "Paramı verecek misin abla?" Derin, taksicinin sesiyle irkilerek şoför koltuğunda oturan adama doğru eğildi. Telaş içinde çantasından bir miktar para çıkartarak, adama uzattı. "Kusura bakmayın, lütfen." Adam kafasını sallayarak gülümsedi. "Buralar biraz tenhadır abla. Dönüş için sıkıntı olacaksa.." derken, Derin adamın lafını hızla kesti. "Hayır, hayır! Sorun değil. Tek dönmeyeceğim!" dedi.

Giden taksinin ardından bir süre baktı Derin. Buraya kadar her şey iyi hoştu lakin bundan sonrasını bilmiyordu. Göğsünden fırlamaya can atan kalbinin üzerine elini bastırdı ve derin bir nefes aldı. Her şey güzel olacaktı. Bu kadar zor olan bir şey yoktu. Erdem'i görecekti, durumuna bakacaktı. Eğer, Erdem'in karşısında iki kelimeyi bir araya getirebilirse, onu sevdiğini bile söyleyebilirdi.

"Söyleyebilir miyim acaba?" Zavallı kız, sesli düşüncelerine hiçbir yanıt veremedi. Belki, kendi söyleyemezdi ama Erdem söyleyebilirdi. Onun için adamın karşısına çıkmaktan başka çaresi yoktu..

Erdem, evin içinde oturmaktan baygınlık geçirme durumuna gelmişti. Bu kadar boş duran bir adam değildi. Ona iş lazımdı. Hatta ona sadece Derin lazımdı. Nasılda özlemişti. Telefonu eline alan Erdem, arayıp sesini duyma ihtiyacıyla yanıp kavrulmaya başladı. Hiç değilse sesini duyabilirdi. Hatta okula onu görmeye de gidebilirdi. Saatin farkına varan adam hayal kırıklığı içinde kaldı. Derin'in okul saati çoktan bitmişti. Akşam gelen kızın verdiği ağrı kesiciler yüzünden o kadar çok uyumuştu ki, zamanın nasıl geçtiğini bile anlayamamıştı.

"Hayırdır?" Erdem ardından gelen sesle irkildi ve kafasını çevirdi. Elinde iki fincan kahveyle yanına gelen Selim'e yandan bir bakış attı. Sıkılan canını Selim'le uğraşarak oyalayabilirdi. "Benim ki hayırda, senin ki hayır mı bilemedim!" Selim, anlamsızca burun kıvırdı ve elindeki bardağı adama uzattı. "Düzgün ve mantık çerçevesi içinde bir cümle kurduğun gün, inan yetim sevindireceğim!"

Erdem, Selim'in cümlesi üzerine gözlerini devirdi. Ağzının kenarıyla, "Ulan sizinkiler kimi kınadı acaba?" dedi. Selim, Erdem'in serzenişlerini duyamayacak kadar algılarını kapatmıştı. Aklında ve gözlerinin önünde, Ayşen'den başkası yoktu. Hala kızın üzerine fazla gitmiş olduğu düşüncesi, beynini kemiriyordu. Erdem, yanındaki adamın uzaklara dalmasına tebessüm etti. Kendisini takmadığı her halinden belliydi. Şuan kafasında akşamki kızın olduğunu adı gibi biliyordu. Bu daha iyi günleriydi. Daha çok uzaklara dalar giderdi. Selim'i camın önünde tek bırakarak, koltuklardan birine oturdu.

"Derin'i aradın mı?"

Selim ansızın sorduğu soruyla Erdem'in kalp ritmini bozarken, genç adam yerinde kıpırdandı. "Hayır, cesaret edemedim." dedi. Selim pencerenin önünden ayrılmak için harekete geçti. "İyi gerek kalmamış!" Erdem adamın ne demek istediğini anlamayınca safça bakmakla yetindi. Genç adam, dostunun anlamasını sağlamak amacıyla, kafasını dışarıya doğru çevirerek işaret etti. "Cesaretli kadınlara hayranlığım giderek artıyor."

Erdem oturduğu yerden öyle bir fırladı ki, saniyesinde camın kenarına ışınlandı. Gördüğü suretle eli ayağına dolanırken, nefesini tuttu. Selim merdivenlere yönelirken, kahvesinden bir yudum daha aldı. "Bu sefer cesaret senden yana olsun, pısırık herif!"

Selim en anlamlı kınayıcı bakışlarını fırlatarak odasına çıkmaya başladı. Merdivenlerin sonuna geldiğinde, lavabodan çıkan Oğuz'la karşılaşan Selim bir kınayıcı bakışta Oğuz'a yolladı. Gününün tamamını lavaboda geçirmesine hayret ediyordu.

SEVDAM BİR ATEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin