ALINTI

11.9K 495 176
                                    

Büyük kapı iki kanattan açıldığında Berdan, kapının eşiğinden bir süre büyük avluyu izledi. İçerideki kalabalığı görmeyecek kadar geçmişe gitmişti. Avlunun orta yerinde minik süs havuzuna benzer bir yapıt vardı. Birden etrafında koşturan bir çocuk gördü. Çocuğu yakalamaya çalışan dünya güzeli bir kadın vardı. Çocuk elinde topuyla hem koşuyor, hem kahkahalar atıyordu. Ve biranda çocuk tökezleyerek yere düştü..

Berdan çocukluk halinin hüzünlü yüzüne derin bir acıyla baktı. Kalbinin o günkü gibi sızladığını hissetti. Annesi eğildi ve kanayan dizine baktı. Dizinden aşağı akan kanın kokusunu duyar gibiydi.. Annesi akan kanı hemen başındaki yazmasıyla sildi ve hiç iğrenmeden yaranın bulunduğu yere öpücük kondurdu.

"Büyüyünce geçecek oğlum, ağlama.."

Annesinin o gün kendisine umutla söylediği cümlenin anlamını hiçbir zaman öğrenemedi genç adam.. Büyüyünce hiç geçmemişti. Daha da büyüyen acıyla baş başa kalmıştı..

"Berdan?"

Cesur adamın taş kesildiğini fark ettiğinde koluna dokunarak dikkatini çekme gereği duydu. Etraftaki herkes ikiliye bakıyor fısır fısır konuşuyordu. Kimi beğeniyle, kimi öfkeyle bakıyordu. Cesur daha fazla milletin göz hapsine takılmak istemedi. Fakat Berdan hala avlunun orta yerine boş boş bakmaya devam ediyordu.

"Kardeşim kendine gel, hadi!"

Berdan sanki sabaha kadar sakinleştirici ilaç içmiş gibiydi. Yürüyen ölüden farkı yoktu. Tepkisiz bir şekilde sadece başını yan tarafına çevirdi.

"Cesur?"

"Söyle kardeşim!"

"Büyüyünce de geçmedi!"

Cesur adamın ne demek istediğini çok iyi biliyordu. O gün kendisi de buradaydı. Hatta onun ağlamasıyla kendisi de ağlayıp elindeki iki minik arabayı kuzeni ağlamasın diye vermişti.

"Geçer kardeşim geçerde yakar da geçer, deler de geçer ama mutlaka geçer! Berdan herkes seni bekliyor güçlü dur seni alt etmelerine izin verme. Ben hep yanındayım!"

Berdan kuzenine minnetle baktı. Eyvallah diyerek mırıldandı. Derin bir nefes alarak gözlerini kapattı. İçinde gün yüzüne çıkmaya hevesli, acıyı iliklerine kadar hissettiren çocuğu en derinlere gömdü. Aklına birden Füsun geldi. Şuan yanında olsaydı, elinden tutup ona destek olsaydı belki daha güçlü olabilirdi.

'Demiştim sana! Onu bırakmamalıydın!"

İçinde hortlayan romantik adamın ortaya çıkması şuan çok büyük bir tehlike arz ediyordu. Hemen toparlanmak için derin derin nefes aldı. Kimsenin karşısına öyle güçsüz, zaafları olan bir adam olarak çıkamazdı. Çünkü artık o savunmasız çocuk yoktu. Bugün buradaki herkes bunu öğrenecekti!

Konağın kahyası hızla adama doğru koşturup eline doğru saldırdı. "Beyim hoş gelmişsin! Başımız sağ olsun."

Berdan elini öpmek için saldıran adama karşı çıkmadı. Her ne kadar bu tarz hareketleri sevmese de buralarda hoş karşılanmazdı biliyordu. Kahyaya sadece başını sallamakla yetinen Berdan, hızla taş merdivenlere doğru yöneldi. Etrafındaki kalabalığın yeni yeni farkına varıyordu. Merdivenin her basamağında titreyen bacaklarını hissetmemeye çalıştı. Her basamakta 'Sana yenilmeyeceğim!' diyen Berdan, geçmişiyle büyük bir düellonun içine girmiş gibiydi. 

Basamakların sonuna geldiğinde onu bekleyen bir yığın kalabalıkla daha karşılaştı. Hepsi ayağa kalkmış nizami bir şekilde kendisini bekliyordu. Kimi yaşlı, kimi orta yaşlarında olan adamlar, yıllardır görmedikleri çocuğun böylesine değişmesine ve babasına olan benzerliğine hepsi oldukça şaşkın şekilde bakıyordu. Adamın attığı her adımı kaçırmadan seyrediyor, içten içe tavrından da çekiniyorlardı. Çünkü hatıralarında kalmış çocukla şuan onlara doğru gelen adam aynı değildi!

SEVDAM BİR ATEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin