6| Yalanlar

3.8K 150 10
                                    

Rüzgar'la güzel güzel vakit geçiriyorduk, sohbet ediyor, şakalaşıyorduk. Çıkmıyorduk; fakat gerçekten birbirimize bağlanmış gibiydik. O sırada annem aradı ve bütün mutluluğumu kursağımda bıraktı!

- Alo  anne ?

+ Mira! Çabuk hastaneye gel!

- Ne oluyor anne?!

+ Taner'e yaptığın hiç hoş değildi, bir özür borçlusun. Onu ziyarete gelmeni istiyorum.Lütfen.

- Ama ann...

+ Aması falan yok, bahane istemiyorum. Geleceksin. O kadar.

VE YÜZÜME KAPATTI...

İnanamıyordum! Taner ne anlatmıştı acaba anneme! Sinirden telefonu yere attım,Rüzgar ''Ne oluyor?'' dedi. ''Taner anneme bir sürü şey anlatmış! Yalan yanlış! Annem de ona yaptığımın hoş olmadığını, hastaneye gidip özür dilemem gerektiğini söylüyor birde! Aşağılık herife bak, birde yalan söyleyecek yüzü var!'' dedim sinirle. Bağırarak konuştuğumdan etrafımızdakiler bana bakıyordu. Ne bakıyorsunuz? Hayatınızda hiç üvey babası tarafından ellenmeye çalışılmış birde üstüne üstlük özür beklediği için çıldıran bir kız görmediniz mi? Ah, nerede göreceksiniz böyle bir dramı! Rüzgar, ''Tamam Mira. Sakin ol. Gidelim birlikte? Sonra annen gerçekleri öğrenir zaten emin ol. Hatta oraya gidip anlatmalıyız.'' dedi, haklı olabilirdi. Oraya gidip anneme anlatmam gerekiyordu. Rüzgar da şahidimdi. Kendimi toparladım. Fakat nezaketen Rüzgar'a ''Ah, gerek yok! Senin gelmene gerek yok. Hiç yorulma, yeterince uğraştın benim için'' demem gerekiyordu. Of! Neden böyle nezaket şeyleri vardı ki? Hem benimle uğraşmaktan zevk aldığını biliyordum. Ama yine de nezaketen; ''Ah, boşver! Ben kendim giderim'' dedim. BU DEDİĞİMİ ASLINDA ONUNDA GELMESİNİ DELİ GİBİ İSTEYEREK, İSTEMSİZCE DEDİĞİMİ ANLAMIŞTI. ''Saçmalama Mira hadi arabaya binelim.'' dedi ve kolumdan tutarak beni kaldırdı, daha sonra arabaya bindik ve oturduğumuz yerde ki tek hastane olan hastaneye gittik. Görevliye sorduk, fakat önceden Taner'in soyadını öğrenme gereği duymadığımdan bilmiyordum bile! Bu yüzden görevli kız hastanedeki tüm Taner ismindeki hastaları saydı.Beyin kanaması geçiren tak hasta TANER TAN'dı... TAN? Rüzgar'ın soyadıyla aynı soyadının olması büyük tesadüf. Rüzgar buna tepki bile vermeden hemen odaya çıktık. Taner orada yatıyordu. Ona nefretle baktım, beni görünce ayağa kalkmaya çalıştı. Telaşı her yerinden belliydi. Fakat bunun beni gördüğü için olmadığını sonradan anlamıştım, yanımda duran şahıs için telaşlıydı. RÜZGAR İÇİN! ''Rüzgar?'' dedi boğuk bir ses tonuyla. ''Bbb-baba?'' HEY! NELER OLUYORDU BÖYLE?! NE BABASI?! NE! BAYILACAĞIM... Tek kelime etmeden sadece anlamaya çalıştım, Rüzgar, Taner'e doğru yaklaşmamıştı bile fakat Taner ''Senin burada ne işin var?'' dedi, Rüzgar ona aşağılarcasına baktı. ''Demek adını değiştirdin ha?! Demek seni bulamayayım diye adın Murat iken Taner diye değiştirdin! Birde bu kıza yaptıklarını inkar ettin!'' diye bağırmaya başladı Rüzgar. Aman Allah'ım, ne yapacağımı bilmiyordum. Rüzgar'ın kolundan tuttum, sakin olmasını söyledim ve odadaki refakatçi yataklarından birine oturttum.  ''Hiçbir şeyi bilmiyorsun Rüzgar,oğlum.. Bana böyle bağırma.'' dedi Tane-ıı yada Murat. Ne tür bir aşağılık olduğu oğlu onu bulamasın diye adını değiştirmesinden de açıkça belli oluyordu.. ''Neyi bilmiyorum? Demek daha bilmediğim iğrençliklerin de var !'' dedi Rüzgar. Cümlesini bitirip başka bir şey söyleyecekken Murataner konuşmaya başladı. Ona bu andan itibaren Murataner diyecektim. Taner ve Murat'ın birleşimi. Aynı zamanda bu kelime benim beynimde ''aşağılık, iğrenç, pislik şahıs'' anlamını taşıyordu. Seni murataner seni! ''Ben ona dokunmadım bile! Onunla konuşmak istedim fakat o ölmemi istediği için vazoyu kafama geçirdi!'' dedi. İnanamıyordum, yerimden kalkıp ona bir tane patlatmak için yatağına doğru gittim , Rüzgar beni durdurdu. ''Değmez Mira, değmez.'' dedi. Haklıydı. Yine. O sırada annem odaya girdi, birbirine bağıran üç insanı bir arada görmek ona fazla gelmiş olmalıydı. ''Ne oluyor burada?!'' diye bağırdı...

İntikamWhere stories live. Discover now