10| Yeni Bir Sayfa

3.4K 115 17
                                    

Rüzgar'la orman evine dönerken aklımdan bir sürü şey geçiyordu. Her şey o kadar çabuk değişmişti ki, benim bile aklım almıyordu. Annem, Taner, Rüzgar. Yeni bir ''BEN'' . Bunların hepsi çok çabuk gelişmişti. Annemsiz hayatıma devam edecektim. Belki onu özleyecektim; Fakat ona karşı her özlem duyduğum an, kendime onun bana çektirdiği acıları hatırlatacaktım. Peki ya Rüzgar? Onun için bir şey fark ettiğini sanmıyorum. Zaten senelerce babasını görmediğini, üvey babası ve annesiyle yaşadığını söylüyor. Eminim annesinin yeni kocası ona Taner'den daha iyi babalık yapmıştır. Her neyse. Benim yeni bir hayata adımımı atacak olmam biraz korkutuyor aslında. Tabii birde kafamdaki o değişik sorular var. Rüzgar'la aramızda ne var? Beni sevdiğini söyledi, bende ona söyledim. Peki şimdi ne olacak? Sevgili mi olacağız? Aman Allah'ım. Düşüncesi bile korkunç sanki! 

Başımı arabanın camına koymuş, zihnimle mücadele verirken birden Rüzgar'ın sesiyle irkildim. Normal tonda konuşmuştu fakat ben düşüncelere o kadar dalmıştım ki, bağırıyor gibi geldi. 

''Orman evindeki eşyaların haricinde o eve dönüp tekrar eşya almayalım, yeni hayatımızda her şeyi yeniden alacağız zaten.'' dedi. ''Tamam'' dedim. Zaten en çok giydiğim kıyafetlerimi, kimliğimi, müzik çalarımı, kitaplarımı ve bir kaç ayakkabı almıştım. Yani orman evinde yeterli eşyam vardı. Rüzgar'ın da öyle.  

Birden Eftelya'yı hiç aramadığım aklıma geldi! En son konuşmamızda aceleyle kapatıp ''Seni arayacağım'' demiştim! Ama unutmuştum tabii. Kahretsin. Telefonumu aldığım gibi hemen aradım, sesinden bana sinirli olduğu belliydi...

''Alo?'' dedi sinirli bir sesle, ''al...'' tam konuşacakken ''Mira dört gündür aramıyorsun! Meraktan öleceğim burada, sana da ulaşılamıyor zaten!'' dedi, bağırmaya başladı. ''Sakin ol Eftelya. Çok şey oldu. Anlatacağım. Ormanda telefonum çekmiyor.'' dedim. ''Ne zaman anlatacaksın olanları?'' dedi, biraz yumuşamıştı sesi. ''Orman yolunun girişine gelirsen seni alabiliriz belki?'' derken bir yandan Rüzgar'a ''Olur mu?'' der gibi baktım. Cevap vermeye gerek duymadan arabayı döndürdü ve orman yolunun girişine geri döndük. ''Tamam geliyorum o halde'' dedi ve kapattı. Eftelya'ya anlatmak için sabırsızlanıyordum...

*

Girişe gittiğimizde biraz bekledik ve yaklaşık 1 saat sonra Eftelya geldi. Arabadan inip koşarak yanımıza geldi. Sarıldık. ''Neler oluyor?'' dedi, ''Her şeye yeniden başlıyoruz'' diye Rüzgar araya girdi. Haklıydı... ''Neee?'' dedi Eftelya anlamaz bir tavırla. Sonra ona her şeyi anlatmaya başladık, Rüzgar'ın babasını, annemi. Ve yeni bir hayata atacağımız ilk adımları... Buradan ayrılacağımızı... 

''Ama , ama ben sensiz ne yaparım Mira ?'' dedi Eftelya. Ağlamaya başlamıştı. Bende ağlıyordum fakat yapacak başka bir şeyimiz yoktu, burada daha fazla yaşayamazdık. Rüzgar bizi böyle görünce dayanamadı, ''Kızlar saçmalamayın yaa, çok uzak bir yere gidecek değiliz ya! Görüşürsünüz elbet. Sadece bu kadar sık değil...'' dedi. ''Aynen öyle olacak Eftelya.'' dedim. ''Tamam'' dedi, ''Tamam'' . 

Bir daha sarıldık, Eftelya'nın gitmesi gerekiyordu. Onu son kez sulu sulu öpüp sarıldım. ''Seni seviyorum'' dedim, ''SENİ SEVİYORUM MİRA. HEMDE ÇOK. BUNU ASLA UNUTMA!'' dedi. Sonra da arabaya binerek uzaklaştı... İşte bu onu son gördüğüm dakikalardı.

Biz de Rüzgar'la arabaya binip eve gittik. Eşyalarımızı bir kaç bavula sığdıramayınca birazını da büyük torbalara doldurduk ve Rüzgar'ın arabasının bagajına hepsini yerleştirdik. Daha sonra Rüzgar, evin arka bahçesine doğru gitti ve elinde bir kaç bidonla geldi. İçlerinde benzin vardı. Arabaya benzin doldurup geri kalan bidonları da bagaja koydu, sonra evi kitleyip arabaya bindik. Ah! İşte bu kadardı bu şehrin hikayesi! 

Araba ilerlerken, bende kulaklığımı takmış, başımı cama yaslamıştım. Bir çok düşünce, düşünce düşünce! Kurtulamıyordum düşüncelerden. ''Uykun geldiğinde arkaya geçip yatabilirsin prenses'' dedi Rüzgar. Ne! Prenses mi demişti o? Ah, ne kadar tatlıydı. İlk defa birisi bana bunları söylüyordu. Ah, söylemeyi unutmuşum. Benim daha önce hiç sevgilim olmadı. Evet, 15 yaşındayım. Daha önce kimseyle çıkmadım. Bunu eziklik olarak görenler eminim vardır, fakat bence bu eziklik değil. Sadece doğru aşkı bekleme süreci. O yüzden utanmadan söyleyebiliyorum. Ve galiba Rüzgar'ı doğru aşkım olarak hissediyorum...

1 saat sonra

Rüzgar'ın sesiyle uyandım, uyuya kalmışım başımı cama yaslayarak. Her yolculukta böyle oluyor zaten. ''Mira, geldik'' dedi. Gelmiştik. Nereye mi? Sadece havaalanına! Uçağa binecektik ve New York'a gidecektik. Yanlış okumadınız. NEW YORK! Hala inanamıyordum fakat bir kaç gün içinde Rüzgar bana pasaport bile çıkartmıştı. Her şey mükemmel gidiyordu. Bagajdan bavulları ve torbaları çıkardık. Uçağımızın kalkmasına beş dakika vardı, bu iyiydi. Beklemeyi sevmezdim. Beş dakika geçmek bilmese de... Sonunda beş dakika dolmuştu ve anons yapılmıştı. İşte, yeni hayatıma olan yolculuk başlıyordu...

İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin