17| Yeni İnsanlar, Yeni Mesajlar

2K 108 13
                                    

Lunaparkta bir çok şeye binip bir çocukmuş gibi Pelin'i eğlendirirken, gerçekten fazlasıyla sıkılmıştım. Pelin atış yaparak oyuncak kazanmaya çalışırken, Rüzgar'ı kenara çektim ve fısıldadım; ''Bir bahane bulup eve dönsek olmaz mı? Feci şekilde sıkıldım da!'' Rüzgar anlamıştı zaten. ''Ben de öyle, bekle ben halledeceğim'' dedi. Umarım hallederdi, ki şüphem yoktu. Rüzgar her şeyi halledebilme potansiyeline sahip biriydi, onu seviyordum. 

Pelin'in yanına giderek, ''Pelin, Mira'nın başı ağrımış, lunaparkları pek sevmez de. Artık eve dönmemiz gerekiyor, seni de restauranta geri bırakalım istersen?'' dedi. (Lunaparkları sevmez miyim? Hahah, Rüzgar alemsin. Her neyse etkili konuşmaydı!) Pelin, ''Yok istemiyorum. Beni eve bıraksanız hiç fena olmazdı!'' dedi. Ah, başka çaremiz var mıydı sanki? ''Pekala'' dedi Rüzgar ve arabanın olduğu yere yürümeye başladık. Pelin yürürken sarhoş gibi şarkılar mırıldanıyordu, bu kızın derdi neydi? Hayır yani o sesle Rüzgar'ı etkileyebileceğini mi düşünüyordu? Ah! Ne diyordum ben?! Ne etkilemesi! Öyle bir amacı yoktu, yani ııı. Olmadığından emindim! Olmamalı değil mi ama? Hele bir olsun... Her neyse, sesi de güzeldi. Sonuçta benim boru sesimden iyiydi. Ve oldukça güzel söylüyordu. Boşversene. 

Arabaya, gelirken nasıl oturduysak aynı şekilde yerleştik, ben öne, Pelin arkaya. Başka nasıl olacaktı?

''Şey, evi tarif et istersen ?'' dedi Rüzgar. ''Peki, çok uzak değil zaten. Şu iki sokak ötedeki sağ taraftan ana yola çıkacaksın, ondan sonra bir tane daha ara sokak var. Hemen köşede ki ev bizim evimiz, beyaz renkte.'' dedi Pelin. HİÇ UZAK DEĞİLMİŞ GERÇEKTEN. 

''Tamam.'' dedi Rüzgar. 

Yola çıkmıştık, Pelin saçmalamaya devam ediyordu. ''Yanınızda aspirin var mı?'' dedi. ''Hayır, neden?'' diye sordum. ''Lazım canım'' dedi. CANIM DA NEYİN NESİYDİ. Bu kız kendini ne sanıyordu Allah aşkına? Arkaya dönüp yüzüne bir tane patlatmamak için kendimi zor tuttum. Neyse ki susmuştu. Uzun bir süre konuşmadı. Evinin önüne geldiğimizde Rüzgar arkaya dönüp; ''Geldik Pel-'' diyecekken duraksadı. ''P-pelin?'' diye bir daha kekeledi. Ne olmuştu ki? Arkamı dönüp baktığımda Pelin'in arka koltukta yattığını gördüm. Uyuyor muydu? ''Peliiin'' diyerek kolumla dürttüm. Ama hayır, uyumuyordu. SANIRIM BAYILMIŞTI. Rüzgar arabadan inip arka tarafın kapısını açtı, Pelin'i kucakladı. Evet evet! Pelin'i kucaklamıştı! Neden bunu yapmak yerine içeriden bisini çağırıp gelip almalarını istemiyordu ki?! ''Bebeğim ben Pelin'i içeri götürüp hemen geleceğim, sen burada bekle.'' dedi bana. Başımı sallayarak onayladım. Başka çarem mi vardı? Ben saçma sapan düşüncelerime dalıp kendi kendime içimden konuşurken Rüzgar Pelin'i kapıya kadar götürmüştü bile. Bir kaç kez zili çaldığını gördüm, sanırım evde kimse yoktu. Şimdi ne olacaktı? Arabada oturmuş onları izliyordum. Daha sonra Rüzgar'ın, Pelin'i duvarın dibine yavaşça bıraktığını gördüm. Ne yapacaktı yani, onu bu serin havada öylece bırakıp eve mi gidecekti? Hayır hayır, bunu yapmayacaktı. Bir şey görmüştü. Yerde bulduğu nota benzettiğim şeyi aldı, okudu. Daha sonra posta kutusunun içinden anahtarı alıp kapıyı açtı. Sanırım notu Pelin'in annesi bırakmıştı ve büyük ihtimalle geç kalacağı ya da gelmeyeceği yazıyor, anahtarın posta kutusunda olduğunu söylüyordu. Rüzgar Pelin'i tekrar kucakladığı gibi içeri daldı. Sadece yatağına yatırıp geri gelecekti. Bekledim, bekledim. Beş dakika sonra Rüzgar geri geldi. Arabaya bindiğinde, ''Evleri çok büyük, odasını bulmakta zorluk çektim ve daha sonra uyanmasını bekledim. Neyse ki ayılabildi.'' dedi. ''Pekala, artık gidebilir miyiz?'' dedim bunalmış bir ses tonuyla. ''Bence de.'' diyen Rüzgar çoktan gaza basmıştı bile. 

Eve geldiğimiz an bir şeyler yemek için mutfağa girdim. Ne yalan söyleyeyim, restaurantta yediğim yemekten bir şey anlamamıştım! Düşünmekten yemek yiyememiştim bile. Tabağımda yarısı kalmıştı zaten. Krep yapmaya başladım, Rüzgar'ın salona gidip televizyonu açtığını duydum. ''Canım krep yiyecek misin?'' diye seslendim, ''Ah, çok iyi olur!'' dedi. Fazlaca krep yapıp bir tepsiye krepleri, reçel, bal, krem peynir  ve Nutella koyup salona gittim. Salondaki ufak sehpaya tepsiyi koydum, Rüzgar bunları görünce ''Of benim hamarat sevgilim ya!'' dedi. ''Ne sandın canım'' dedim ukala bir tavırla. Daha sonra kreplerimizi yemeye başladık, gerçekten de hamaratmışım ha!

Gecenin bir vaktinde kahvaltı türü yemeğimizi yedikten sonra ikimizde odalarımıza çekildik. Derin bir uykuya dalmadan önce telefonumu kontrol ettim, bilinmeyen numaradan bir mesaj vardı. Bu kimdi ki? ''Sen yoksan, bende olmayacağım. Ve eğer; ben olmazsam, seni de yaşatmazlar. Yani tek çözüm olarak,biz olmalıyız. Sen ve ben yeni kız, sen ve ben. Seni istiyorum!'' . Bu da neyin nesiydi böyle?! Biri şaka falan mı yapıyordu? Her neyse, şuan bu saçmalığı düşünmek yerine derin bir uyku çekmek istiyorum, hem de fazlasıyla derin bir uyku...

ERTESİ GÜN

Lanetler okuyarak uyandığım bir sabaha günaydın! Dün gece ''çok derin uyku çok derin uyku'' diye bıdı bıdı yaparken, bu derin uykunun okula geç kalma sebebim olacağını düşünememiştim tabii! On dakika daha geç uyansaydım kötü şeyler olabilirdi. Ben uyuyakaldığım zaman beni uyandırması gereken aptal sevgilim de derin uykudaydı anlaşılan! Kıçına şaplak atarak onu uyandırdım, ah biliyorum çok romantiğim! ''Ne oluyor ?!'' diye yerinden hopladı. ''Ne olacak, geç kalıyoruz beyfendi!'' dedim sinirle. ''Tamam, tamam. Sen giyindiysen benim giyinmem iki dakikamı almaz,çık da giyineyim.'' dedi. ''Bekle şu gömleğimi ütüleyeyim!'' diye bağırdım, ütü Rüzgar'ın odasındaydı ne yapayım? ''Bugün de başka gömlek giysen olabilir bence. Hem geç kalıyorduk biz hani?'' dedi, ''Bekle ütülüyorum'' diye ısrar ettim. ''Peki, sen bilirsin hanım efendi. Çıkmazsan çıkma, bende sen varken giyinirim!'' dedi ve tam üstünü çıkaracakken apar topar odadan çıktım. Arkamdan güldüğünü duyabiliyordum, şapşal şey. 

Rüzgar giyinip odadan çıktı ve bununla birlikte merdivenleri jet hızıyla inerek arabaya koşmamız bir oldu.

Okula vardığımızda sinir bozucu gözler bize bakmıyordu. Bu iyiydi. Gayet sakin bir biçimde binaya girdik, Rüzgar'ın dersi yine benle aynı derslikte değildi. Bu gün de yanıma Miller oturacaktı yani. Sınıfıma girdiğimde her sabah mutlaka benden önce gelen Miller bugün gelmemişti. Bu demek oluyordu ki, hiç gelmeyecekti. Miller okula geç kaldıysa, asla gelmez. 

Tek başıma oturacağım için yakınmıyordum fakat Miller'ın yokluğu biraz üzmüştü.

Bir kaç dakika sonra Bayan Woodley geldi ve derse geçtik. Dersi çok iyi bir şekilde anlatan Bayan Woodley, ses yapan, dersi bozan, dersin akışına engel olan kişilere tahammül edemezdi. Bu yüzden özellikle onun dersinde pür dikkat dinleyerek ''İnek öğrenci'' moduna geçiyordum. Yine güzel güzel dersi dinlerken Bayan Woodley'in anlatmayı bırakıp bakışlarını arka sıralardan birine diktiğini gördüm. Neye baktığını anlayabilmek için herkes arkaya dönmüştü, normalde sürü psikolojisine uyan birisi değilimdir. Yani sınıfta birisi başını pencereye çevirse, ardından herkes yapmaya başlar ya yani. Ben yapmam. Ama nedense bu sefer merakıma yenik düşerek kafamı arkaya çevirdim. Bayan Woodley şakalaşan, birbirlerine kısık fakat bizim duyabileceğimiz seste küfürler savuran iki çocuğa bakıyordu. Çocuklar onu fark ettiklerinde hemen sesi kestiler. Daha sonra sınıfın içinde bir aslan gibi Bayan Woodley'in sesi kükredi ; Rick Martin! ÇABUK MİRA BAYER'İN YANINA GEÇ! .

Daha önce hiç konuşmadığım, hatta görmediğim bile bir çocuk benim yanıma oturmuştu. Yalnız ukalaca sırıtıyor, sapık edasıyla beni süzüyordu. Amacını anlamakla kafa yormadım, derse döndüm. Çünkü gece telefonuma gelen mesaj ve bu tip çocuklar gibi GEREKSİZ ŞEYLERLE uğraşmaya, kafamı pek yormazdım. Çocuk ve mesaj ne alaka bilmiyorum fakat ''Sapık'' deyince ikisi bir arada çağrıştırma yaptı bende... 

Teenagerauthorr (yazar)'dan not ; Bol bol vote ve yorum gelirse daha çabuk yeni bölümü yayınlarım, hikaye hakkında eleştiri / öneri / konunun gidişatı hakkında tavsiyelerinizi yorum olarak yazarsanız beni çok mutlu etmiş olursunuz. Okuduysanız tek tıkla oy verin, oylar çok önemli! Bu arada multimedya kısmındaki resim Pelin karakterinin resmi. Sizi seviyorum! ♥ xxx

İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin