23| İlk Aşama

2.4K 119 36
                                    

Ivanka bizi evine getirdiğinde bunca günün yorgunluğunu üzerimizden atmak istiyorduk. Bu yüzden kendimizi direk o rahat ve geniş koltuklara atıp , öylece oturuyorduk.

Ivanka da bizimle birlikte oturuyordu. Fakat en sonunda, ''Şimdi ise plan zamanı. İntikam planları.'' diye söze girdi. Gerçekten ne yapacağımız hakkında bir fikrim yoktu fakat Ivanka'nın fikirlerine güveniyordum. Evet, onu tanıyalı henüz iki gün bile olmamıştı fakat bana güven vermişti. Başkasına veremediği güveni belkide. Soğukkanlılığıyla, o itici duruşuyla. Bunlar sadece dışarıdan birisinin görüşleri olabilir. Ivanka'nın içinde kırılmış fakat bir o kadar da iyi kalpli bir kızın olduğundan ADIM gibi emindim.

''Ne yapacağız Ivanka?'' dedi Rüzgar. Ben de ona katıldığımı gösteren bakışlarımla Ivanka'ya baktım. 

Ivanka anlatmaya başladı ;

''Hiçbir şey bir kerelikle bitmeyecek. İntikam alacağız, fakat uzun vadeli olanından! Hem de çok, çok uzun. Sürekli onları tehditlerimizle boğacağız. Bütün çevrelerine rezil olmalarını sağlayacağız. Öyle şeyler yapacağız ki, akılları duracak... İlk olarak birinden birini yalnız yakalayıp kaçırmalıyız. Hangisinden başlamamızı istersiniz?'' 

Rüzgar aynı anda ''Mert'' dedi, ben de aynı anda ''Pelin'' dedim. Ah, ikisinden de intikam almak istiyordum tabii ki. Hemde fazlasıyla. Fakat Pelin'den başlasak, hiç de fena olmazdı. Rüzgar ; ''En son arabada onu hırpaladınız. O ona biraz yeter. Mert şerefsizini başa alsak, daha iyi olur!'' dedi. Haklıydı aslında. Bırakalım da prenses Pelin'in yaraları iyileşsin, değil mi ama? 

''Öyleyse okul çıkışı Mert'i kaçırmamız gerek..Bunun için erkek gücüne ihtiyacımız var. Bir kaç erkek gücüne.'' dedi Ivanka. ''Peki ya bir kaç erkeği nereden bulacağız?!'' diyen Rüzgar, biraz endişelenmişti. ''Bak Rüzgarcığım! Öncelikle benim arkamın dolu olduğunu, adamlarımın olduğunu ve yalnız olmadığımı bilmeni isterim. Sürekli nasıl yapacağız, nereden bulacağız gibi sorular sormazsan sevinirim. Bu ilk ve son söyleyişim; ben intikam için varım. 11 yaşımdan beri!'' dedi Ivanka. Biraz sert şekilde konuşmuştu. Bizim onu savunmasız ve intikam için yetersiz sanmamızı istemiyordu. ''Pekala, anladım ajan Ivanka 007'' dedi Rüzgar. Ivanka hiç beklemediğim biçimde güldü. Ben de güldüm. 

Güldüğümde, eskisi gibi hissetmediğimi anladım. Artık eskisi gibi içten gülemiyordum, sahteydii artık gülüşlerim. Neden böyle olmuştu? Yaşadığım bu acılar gülmeme, sadece ağzımın bir hareketine bile engel oluyordu sanki. Sahteleşmişti her şeyim. Peki ya hayatım? Hayatım da mı böyle sahte olacaktı? İntikam, falan filan derken. Ivanka'yı çok beğeniyordum elbet. Fakat ben onun gibi olmak istemiyordum. Ben kötü olmak istemiyordum. İşimi, intikamımı bitirdikten sonra normal hayatıma dönmek istiyordum. Artık uzun vadeli mutluluklara geçmek istiyordum. Hayatımın mutlu olan kısmına geçiş yapmak istiyordum. Belki her şey eskisi gibi özel, güzel olmayacaktı. Artık bakire değildim. İlkimi sevdiğim adamla yaşayamayacaktım belki. Sürekli hatırlayacağım iğrenç bir anı olarak kalacaktı bu yaşadıklarım aklımda. Ölene dek, hafızamdan silinmeyecekti. Bundan emindim. Belki de şu olayları atlattıktan sonra bir psikoloğa bile gidebilirdim. Her neyse. Ben hala inanıyordum. Hala güçlüydüm, buna inanamıyordum aslında. Bu yaşadıklarımdan sonra hala nasıl güçlü olabildiğime inanamıyordum. Benim hala umudum vardı. Ve o umut, hiçbir zaman tükenmeyecekti. Ne olursa olsun... 

Ivanka devam etti, ''Ben bir kaç kişiyi ayarlarım. Bize yardım etmeleri için. Sadece bana Pelin ve Mert denen o iki geri zekalının evini tarif etmelisiniz. Gerisini bana bırakın, tamam mı?'' dedi. ''Ne yani biz ondan intikam alma zevkini tadamayacak mıyız? Bütün işi sen mi yapacaksın?!'' dedi Rüzgar endişeyle. İçimden bir ses birazdan Ivanka'nın patlama yaşayacağını söylüyordu, Ah rüzgar. Azıcık sussana!  ''Rüzgar aptallaşmaya başladın, ben Mert'i buraya getireceğim. Daha sonrasında istediğimizi yapacağız!'' dedi. Rüzgar ''Ya çok heyecanl...'' diyecekti ki, ''Biliyorum. Heyecanlısın. Bende ilklerde böyleydim. Fakat birazcık bana bırakıp, bana güvenmeye ne dersin? Ha? Azıcık!'' dedi Ivanka. Rüzgar sadece ''Peki'' demekle yetindi. Ivanka uzun uzun telefon görüşmeleri yapıp evden çıktı. ''Küçük çocuğunu evde tek bıraktığında uyaran anneler gibi olacak ama, kapıyı birisi çalarsa açmayın. Ben geldiğimde telefonunuza mesaj atacağım.'' dedi,çıkmadan önce. 

Rüzgar'la evde tek kalmıştık. Şu an tek yapmak istediğim, onun göğsüne uzanıp saçlarımla oynamasına izin vermekti. Televizyonu açtık, şansımıza güzel bir film vardı televizyonda. Hem de yeni başlamıştı. ''Hazır mısın?'' dedi Rüzgar gülümseyerek. ''Neye?'' dedim, ''Eskisi gibi huzuru bulmaya?'' dedi.Ne demek istediğini anlamıştım, göğsüne uzanarak saçlarımı arkaya attım. O saçlarımla oynuyordu, yavaşça yanağımı okşadı. Daha sonra eğilerek alnıma bir öpücük kondurdu. ''Ne olursa olsun, biz hiçbir zaman ayrılmayalım olur mu Mira?'' dedi. Bunu hiçbir zaman duymadığım şekilde içtenlikle söylemişti sanki. ''Öyle olacak zaten. Şüphen mi var?!'' dedim. Hafiften kaşlarımı çatarak. ''Asla.'' diyerek gülümsedi. Daha sonra filmi izlemeye başladık...

Yarım saat sonra telefonuma mesaj geldi, bilmediğim bir numaraydı. Ivanka olmalı. ''Kapıyı aç,taze et var!'' dedi. Rüzgar'a hemen söyledim ve heyecandan elim ayağım titriyordu! Şimdi Mert denen o aşağılık gelmiş miydi yani?! İnanamıyordum! Şimdi gerçekten intikam alacaktık. Allah'ım, bayılacaktım. Rüzgar gayet sakindi. En azından öyle görünüyordu. ''Gelsin bakalım..'' diyerek yerinden kalktı. Kapıyı açtı, bende ayağa kalkmıştım ve gayet güçlü görünmeye çalıştım. 

Kapıyı açmamızla, Ivanka'nın eli yüzü bağlı Mert'i salona ittirmesi bir oldu. Mert yere yığılmıştı. Yeri tekmeliyor, kendi kendine debeleniyordu. Ona acıyarak baktım. Beni ve Rüzgar'ı gördüğünde yüzündeki o ''KORKU''yu asla unutmayacaktım! Asla! Ciddi anlamda bizi görünce öyle korkmuştu ki, tarifi bile yoktu. Ivanka'yla birlikte bir kaç iri kıyım adam içeri girdi ve Ivanka kapıyı bir kaç kez kitledi. Daha sonra Mert'in ağzındaki bantları çıkardı. ''Merhabaaa'' dedi Rüzgar, ukala bir ses tonuyla. Mert afallamıştı. ''Ne yapacaksınız bana, ne istiyorsunuz benden!'' diye bağırmaya başladı. Ivanka arkasındaki bıçağı çıkarıp yavaşça Mert'in ağzının etrafında getirip götürmeye başladı. ''Şşş, sessiz ol evlat. Sadece intikam zamanı!'' dedi. Arkadaki adamlar Mert'i kollarından tutup koltuğa oturttular ve ardından şunları söylediler: ''Eğer buradan kaçmaya, her hangi bir zarar vermeye, bizim isteklerimizin dışında birşeyler yapmaya kalkışırsan o zaman seni anında öldürürüz. Anlaşıldı mı?'' 

Mert sessizce ''Tamam.'' dedi. 

Adamlar Mert'in başında beklerken Ivanka beni ve Rüzgar'ı arka odalardan birisine götürdü. ''Bakın şimdi, Mert'i değişik, rezil olacağı hallere sokup okula göndereceğiz. Yani yarın. William ve Jackson da onunla gidecek. Çaktırmadan arkasından yürüyecekler. Eğer kaçmaya, başka bir şey yapmaya kalkışırsa hemen onu alacaklar. Tamam mı? Şu an tek yapmamız gereken Mert'i ne şekilde rezil edebileceğimiz!?'' dedi Ivanka. 

''Bence bir kartona ''Ben tecavüzcü bir piçim'' yazalım. Mert'i çıplak şekilde üstüne o kartonu koyalım. Okulda dolaşsın. Nasıl fikir?'' dedi Rüzgar.

Gerçekten iyi bir fikirdi. Henüz çok kötü bir şey olmasa da, bence gerçekten onu rezil edebilecek türde bir şeydi. En azından ilk aşama için...

Ivanka bu fikri beğendi ve salona geri döndük...

ERTESİ GÜN

Okul saatinden biraz daha önce kalkıp bir kartona ''Ben tecavüzcü bir piçim!'' yazıp Mert'i soyduk. İğrenç vücudunu görünce kusacaktım resmen! Bana yaptıklarını düşünüyorum da... Bir iple kartonu boynundan astık ve ağzını bantladık. Daha sonra kimseler görmeden arabaya bindirdik.. Eğlence zamanı!

Okula geldiğimizde onun bu hallerini görebileceğimiz bir yere arabayı park ettik. Biz arabada kalıp onu izleyecektik. Jackson ve Williams Mert'le birlikte gittiler. Mert çıplak şekilde okulun bahçesinde bir o yana bir bu yana dolanıyordu. Etraftaki öğrenciler onu video'ya alıyor, youtube'a koyacaklarını söylüyor ve hunharca gülüyorlardı. Biz de gülmeye başladık. Daha sonra Williams Mert'e işaret ederek arabaya dönmesini söyledi. Mert arabaya döndüğünde ağlıyordu. Yüzüne bir tokat geçirdim, bebek gibiydi. ''Zırlama aşağılık! Benimle birlikte olurken de böyle zırlıyor muydun ha!?'' diye bağırdım. William arabayı çalıştırdı ve eve geri geldik. 

Bugünlük bu kadar eğlence yeterdi, ertesi gün sıra Pelin'deydi. Onu da bulup daha fena şeyler yapacaktık. Aslında yapacağımız şeyler böyle kalmayacaktı tabii! Daha neler yapacağımızı hayal edince tüylerim diken diken oluyordu...

Şimdi hepimizin derin bir uykuya ihtiyacı vardı. Bugün fazlasıyla ''GÜLMÜŞTÜK'' .

Arkadaşlar 30. bölümde final yapmayı düşünüyorum bundan sonraki bölümler intikam üzerine olucak, yazmaktan sıkıldım ve kurgu gelmiyor aklıma. Umarım beğenirsiniz (:

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 03, 2014 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

İntikamWhere stories live. Discover now