9| İntikam

3.5K 150 18
                                    

Gün aydınlandığında Rüzgar beni uyandırdı, yavaşça sırtımı dürterek ''Mira, uyan hadi yapacak çok şeyimiz var!'' dedi. Yerimden kalktım ve mutfağa gittim. 

''Yiyecek bir şeyler var mı burada?'' dedim, buzdolabını açarken. Buzdolabında gördüklerim karşısında sorduğum soruya cevap verilmesine gerek kalmamıştı. Çünkü buzdolabında, evde olmayan şeyler bile vardı... Dışardan küçük görünüyordu, fakat içeriye doğru geniş bölmeler vardı. Dondurulmuş pizzalar, sosisler, salamlar, bir çok kahvaltılık... Bir sürü şey! Aklınıza gelebilecek her şey! İçecekleri de unutmamak lazım. Ağzım açık kalmıştı, Rüzgar bu halime güldü ''Ne oldu canım?'' dedi alaylı bir ses tonuyla. ''Burada bu kadar çok şey olduğunu aklımın ucundan bile geçirmemiştim. Ben bir şey yoktur sanıyordum, fakat? Fakat burası dopdolu!'' dedim. Gülümsedi, ''Ee, biz burayı ihmal etmiyoruz herhalde! Her hafta buraya geliyorum ben.'' dedi. Yine bir şaşkınlık daha...

İki kişilik kahvaltı hazırladım, yerde duran ufak yer sofrasına bir örtü yaydım ve daha sonra hazırladığım tabakları özenle üzerine yerleştirdim. Rüzgar yaptıklarımı görünce ''Oooo, bu ne hamaratlık böyle?'' dedi. Yine gülümsedi. Bende gerinerek ''Bizde de var bir şeyler, ne sandınız Rüzgar bey?'' dedim. İkimizde güldük ve ondan sonra kahvaltı tabaklarımıza gömüldük...

Tabaklarımızda hiçbirşey bırakmamıştık, ben tabaklarımızı mutfağa gördüm.  Daha sonra Rüzgar'ın oturduğu minderin yanına oturdum, ''Ee ? Şimdi ne yapacağız?'' dedim. ''Eminim babamla annen bizi arıyorlardır. Birazdan arabayla gidip ne var ne yok diye bakınacağım. Eğer evde kimse yoksa, gizlice girip hazırladığımız notlardan eve bırakacağım. Hepsi bu. Şuan yapmamız gereken notlar hazırlamak'' dedi Rüzgar, ''Tamam'' dedim. 

Rüzgar arka odalardan birine gidip elinde kağıt ve kalemlerle geldi. Bir şeyler yazdık, bilirsiniz ya. ''Kızınızı ve oğlunuzu geri istiyorsanız şu numarayı arayın'' gibilerinden. Oraya bir numara yazdık, bu Rüzgar'ın diğer hattının numarasıydı. Sonra dışarıya çıkıp arabaya bindik, yine bir saatlik bir yolculuk sonrasında bizim evin oralara gelmiştik. Mükemmel! Kimseler ortalıkta görünmüyordu, yedek anahtarımı alıp eve girdim. Notu onların görebileceği bir yere iliştirdim ve ardından hızlı adımlarla evden çıktım. Kimsenin beni görmemesi -görse bile tanımaması- için kapşonumu takıp kafamı öne eğerek ilerliyordum. Zafere ulaşmış bir edayla arabaya bindim, Rüzgar'a bir beşlik çaktım (hihihih) ve sonra arabanın içinde biraz bekleyelim dedik. Belki de annemle Taner gelirlerdi, onların içeri girip notu okuduklarından emin olmak istiyorduk. Biraz bekledik ve beklediğimize değdi! Annemle Taner telaşlı telaşlı bir sokaktan koşarak geliyorlardı. Hahaha. Belli ki bizi arıyorlardı! İşte, başarmıştık! Çok fazla telaşlanmışlardı! Arabanın olduğu yer görünmezdi fakat biz her ihtimale karşı başlarımızı eğdik. Taner'le annem içeri girmişlerdi. Notu okuduklarını pencereden görebiliyorduk. BA-ŞAR-MIŞ-TIK! 

Okuduklarından emin olduktan sonra Rüzgar gaza bastı ve yine yolculuk başladı !

*

Bir saat sonra ormandaydık.Eve girdiğimde çok huzurluydum. İntikamın kokusunu alabiliyordum... İkisinide pişman edecektik , mutluydum. Hemde çok! Akşam olmuştu. Bu yüzden yemek için bir şeyler hazırlamam gerekiyordu. Buzdolabından dondurulmuş pizza çıkardım, onları fırında pişirirken Rüzgar'ın beni izlediğini fark ettim. Ne yapıyordu bu şapşal? Salak şey, utanıyordum ama. Bir yandan da -bilirsiniz işte- o sırıtmalarından gönderiyordu. Şöyle sırıtma aptal, bende ona baktım. ''Ne?'' diye sorar gibi bakıyordum, ama o aptal aptal sırıtmaya devam ediyordu. Elimdeki plastik çatallardan birini ona fırlattım. Gülümsedi ve oda bana yanındaki yastığı fırlattı. Ah! Öyle mi Rüzgar bey. Siz kaşındınız! YASTIK SAVAŞI BAŞLASIN! 

Yastıkları birbirimize atıp , kahkahalarla eğlenirken her yeri dağıtmıştık. Ve tabii ki... Ne?! Bir saniye! Pizzayı unutmuştum! Yanık kokuları etrafı sarıyordu, hemen koşarak pizzayı fırından çıkardım... Lanet olsun! Rüzgar yanıma geldi, ''Ahahaha boşver ya yenisini pişirelim gel'' dedi, buzdolabından yeni bir pizza çıkarırken. Rahmetli, yanmış pizzayı çöpe attıktan sonra yeni bir pizzayı fırına koyduk ve bu sefer sakince bekledik. Piştikten sonra çıkarıp afiyetle yedik...

*

Sabah olmuştu. Dün gece -her ne kadar Rüzgar'a sarılıp uyumak güzel olsa da- iki büklüm yattığımızdan ikimizin de sırtı tutulmuştu. Bu yüzden dün gece rahat yataklarımızda mışıl mışıl uyumuştuk. Rüzgar'ı gidip uyandırdım. Ah! Ne de uykucuydu... Gülümseyerek uyandı. ''Bugün büyük gün olabilir'' dedi. ''Neden?''dedim, ''Ne de çabuk unuttun Mira, annenle babam arayabilirler. Hani numara yazdık ya?'' dedi. ''Salağım benim, sen telefonuna o numaranın hattını taktın mı da arayacaklar?'' dedim. ''Hass...'' dedi. Telaşla kalkıp çantasındaki hattı telefonuna taktı. Aptal, bir de bana diyor. Hahaha.

Biraz bekledik. Daha sonra telefon çaldı,bu annemin numarasıydı! Yanında hazırda beklettiği bezi telefonun bir kenarına yerleştirip sesini yapabildiği kadar kalınlaştırarak telefonu açtı Rüzgar.

ALO ? ALO ? diye telaşla bağırıyordu bir kadın. ANNEM.

''Lafı uzatmadan, hemen söyleyeceğim. eğer kızınıza ve oğlunuza zarar görmemiş bir şekilde kavuşmak istiyorsanız bir saat sonra orman yolunun girişine bir çantanın içinde 5.000 TL bulmak istiyorum. Eğer dediğimi yapmazsanız, kızınız ve oğlunuzun ölüm haberini alırsınız. Görüşürüz!'' 

Rüzgar bunları söyleyip telefonu annemin yüzüne kapattı. Ben bile şok olmuştum ve neredeyse başka biri sanmıştım Rüzgar'ı. Sesini nasıl bu kadar değiştirebiliyordu? ''Oldu bu iş!'' dedi bana bakıp gülümserken. ''Aynen öyle!'' dedim. 

* BİR SAAT SONRA *

Rüzgar'ın arabasıyla orman yolunun girişine gitmiştik. Henüz kimsecikler yoktu, biz kenara saklanmış bir şekilde etrafı gözetliyorduk. Daha sonra bir araba sesi duyduk, biraz daha yaklaşıyordu..Bu Taner'in arabasıydı! annemle taner gelmişti! Taner etrafına korkakça baka baka çantayı getirip bir ağacın dibine yerleştirdi. Tam arkasını dönüp gidiyordu ki; Rüzgar bağırdı ''DUR BAKALIM, NEREYE GİDİYORSUN ?!'' 

Taner bizi görünce sevinmişti, bize doğru koşup sarılacakken ''Hop hop hop, yavaş ol !'' dedi rüzgar. Arkasından bir silah çıkarmıştı, inanamıyordum! silahı olduğunu ben bile bilmiyordum. Her neyse, ateş etmeyeceğinden emindim. Amaç korkutmaktı. O sırada annem çıkageldi, o da bana doğru koşuyordu ki ''SAKIN'' dedim. ''SAKIN BANA YAKLAŞMA!'' . Annem şok olmuştu ve ağlamaya başlamıştı. Banane,bende ona telefonda bana inanması için yalvarırken çoka ağlamıştım! O Taner'e inanarak beni kaybetmişti bile... 

Taner öne atıldı, ''Neler oluyor burada!'' diye bağırdı. Rüzgar kahkahayı koyverdi, ''Hiçbir şey! HİÇ. Sadece küçük bir oyun... Küçük bir intikam... Hayatınızdan tamamen çıkıyoruz! Çifte kumrular, mutlu olun birlikte. Birbirinize karşı yalanlarınızla!'' dedi ve ağacın altındaki parayı aldı. ''Ha bu arada, para için teşekkürler. Bizi bekleyen yeni hayatımıza azda olsa katkısı olacak bu paranın, çok sağ olun. İyi ki var-... yok yok. İYİKİ YOKSUNUZ!'' dedi daha sonra. Arabaya binmemi işaret etti, koşarak arabaya bindim. Arkamdan o da geldi ve gaza basıp oldukça uzaklaştık. Arkamızdan bağırıyorlardı. Kime ne?! Yeni bir gelecek bizi bekliyordu... Annesiz bir gelecek...

Yazardan not; Multimedya kısmındaki gif, Taner'in onları gördüğünde ki yüz ifadesini anlatıyor dsdsgjnsjna. Neyse, umarım beğenmişsinizdir. Biliyorum olaylar çok çabuk gelişti ama bu bölümden sonra. -yada 10. bölümden sonra diyeyim- hikaye değişik bir hal alacak ve ummadığınız şeylerle karşılacaksınız... Çok şey değişicek çook. hoşunuza gitmesini umuyorum, teşekkürler. Bu aradaa; yorum ve vote'lerinizi eksik etmeyin. Onları okurken gerçekten mutlu oluyorum. Fikirleriniz varsa da yazabilirsiniz. Hepsini okuyup cevaplandırırım! SİZİ SEVİYORUM :) x

İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin