Egoist -1-

40.1K 1K 337
                                    

Ay o kadar felsefe yapayım derken kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Buse. 16 yaşındayım ve Eraylar Lisesinin 11-C sınıfının popisyim. Size popülerin açılımını yapayım mı? Gerçek anlamdaki. Eğer belirli bir sınırları olan yerde herkes seni tanıyorsa işte sen popülersindir. Bu durumda ben de sınıfın popisiyim. Oradaki bütün herkes beni tanır yani. Egosuna düşkün, kitapları ve müzik zevki ile mutlu olan, kahvesini yanından ayırmayan ve kilolarıyla barışık olan bir ergenim. Ergenden kastım hani ergenlik zamanları. Gidip de apaçi anlamayın. Ya da atar yapma oranı yüksek bir yaratık. Hayır, sadece çocukluk ile yetişkinlik arasındaki o ince, 5-6 yıllık artık ne kadar inceyse, çizgide duran bir dönemdeyim. Okul hayatıma gelirsek, arkadaşlarım –tayfam- beni çok severler. Biz baya kalabalığız yalnız. Bir bakayım.

‘Ben, Uluç, Güray, Doğaç, Deniz, Cansu, Burçak, Ecmel,’ daha da aklıma gelirse söylerim. Ne ya o kadar kalabalığız ki hepsini aklımda tutamıyorum. Evet, aklıma geldikçe söylerim ben.

Neyden bahsetmedik, ımm. Hah internet delisi = ben. Twitter+Tumblr=<3 bir de çikolatayı çok severim. Özellikle de –marka vereceğim kusura bakmayın- Eti Karam Gurme. Çantamda en az –her gün- 5 Karam olur. Ve de yaşıtlarımın aksine makyajdan nefret ederim. Hayır küçükken lolipopu dudaklarıma sürerek yaptığım parlatıcıları hatırladım da, o zamanlar ne kadar da seviyormuşum.

Ben bir de size hayatımı anlatsam ooo neler olur. Bizim kızların tripleri. Erkeklerin ayılıkları, yani sınıfın geçmiş çağlardaki insanları hatırlatacak davranışları vahim. Ben de pek normal sayılmam açıkçası.

Yine lanet bir güne başlıyoruz. Ama önemli değil. Benim gibi bir güzellik bunun üstesinden de gelir. Servis beklemekle hiç vakit kaybetmeyecektim. Bu yüzden direk otobüs durağına yürümeye başladım. Otobüsü kaçırdığımı öğrenmem birkaç saniye almıştı.

“Siktir ya şimdi otur 15 dakika otobüs bekle” dedim ve yerdeki taşa tekme attım. Neyse ki evden 30 dakika önce çıkmıştım. Yani 15 dakika otobüs beklesem 10 dakikaya da orada olsak. Ooo bu süre yeter de artar bile. Hemen duraktaki oturaklara sindim ve çantamın içindeki kitabımı aldım. Ohh bir de kahvem olsaydı ne ala. Ama işte gördüğünüz gibi yoktu. Kulaklıklarımı da takıp parça listelerim arasından ‘BOOK’ olanı tıkladım ve slow şarkılarla kitabımı okumaya başladım.

Yaklaşık bir 50 sayfa okuduktan sonra benim arabam da geldi işte. Bu da benim ulaşım aracım ve ona saygısızlık edemezsin. Ayaklandım ve arabama –otobüsüme- girdim. Pasomu bastıktan –e yani şoförüme bahşiş bırakıyım dedim-  sonra ileride oturan Güray’ı gördüm. Gülümseyip Güray’ın yanına oturdum.

“Günaydın egoist prenses” dedi her zamanki gibi. Ne yani buna kızacağımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Ben bir kere kendi egomu kabullenmiş biriyim. Yani bu işler böyledir. Herkese özellikleriyle hitap edilir. Mesela Güray sınavlardan 85-90 almayı başardığı için ona da inek diyoruz.

“Günaydın inekler kralı.” Dedim. O da artık kabullenmişti. Ara sıra yemekhanede tepsisine veya kitaplarının arasına ot sıkıştırırız. Her ne kadar inek desem de cidden çok yakışıklı bir çocuk. Simsiyah saçları ve zümrüt yeşili gözleri var. Ben mi bende bir bok yok ama kendimi böyle de beğeniyorum. Gözlerim her ne kadar millet ela dese de de ben kahverengi olduğuna inanıyorum. Saçlarım da kızıl. Ama kızıllık bana sorun çıkartıyor. İnsanlarda ön yargı oluşturuyor. Neden bilmiyorum ama çoğu kızıllığın kötülük olarak algılanması sonucunda böyle iğrenç bir ön yargı oluşturduğunu söylüyor. Şeytan rengi. Haha iyide benim saçlarım kırmızı değil ki, alev kırmızısı. Ben seviyorum ama. Bence çok güzelim ben ya.

“Sınava çalıştın mı?” diye sordum Güray’a. Aslında cevabını biliyordum ama maksat konu olsun. Bugün onun yanında oturacaktım ve bütün sınıfa kopya verecektik. O kadar mükemmel bir planım vardı ki. Hocanın ruhu duymayacaktı. Zaten böyle zekice fikirler hep benden çıkardı. Kendimi çok seviyorum.

Egoist ♕Where stories live. Discover now