Egoist -23-

11.1K 580 393
                                    

ERKEN YAZACAĞIM DİYİP DE GEÇ YAZAN SİZOFRENİN DRAMI. NEYSE ARKADAŞLAR BEKLETTİM BİLİYORUM SORRY SORRY SORRY.

MULTİMEDYADA _JoRgEm_ ARKADAŞIMIZIN YAPTIĞI AFİŞ VAR KENDİSİNE MİLYON KERE DAHA TEŞEKKÜR EDİYORUM. BU ARADA BENİM BAŞIMIN ETİNİ EN ÇOK YİYEN OKUYUCU SEÇİLDİ KENDİSİ :DDD HER SAAT YB NEREDE DİYE SORUYOR BU BENİM ÇOK HOŞUMA GİDİYOR SİZ DE SORUN :DDD

NEYSE İŞTE YB BURADA İYİ OKUMALAR…

 

Sonunda, bütün temiz insanların lekelerinden kurtulup suçluların bulunduğu zamana geldik. İnsanlar teker teker iyi olmaya bakıyordu. Kardeşler barışıyor, sevdalılar kavuşuyor. Bekle son kısım olmadı. Kardeşler barışıyor ama sevdalılar hala kavuşamadılar. Belki biraz daha vakte ihtiyaç vardır. Sonuçta hala beni seviyor mu bilemiyorum.

Şuan odamın en sessiz olduğu zamandı. Gece yarısı saat 3. Niye hala uyumuyorum, aslında uyumak için sebebim yok. Hala bazı düşüncelerim var. Hala kimin yaptığını tam olarak bilmedikleri için bana söylemiyorlar. Artık Yankı da yapanı bulmak için seferber olmuş durumda. Siz tabi olayların nasıl geliştiğini bilmiyorsunuz durun size anlatıyım.

Buğra Yankı’nın yerini bulmak için benden yardım istedi. Ben de deponun yerini söyledim. Yankıyı ortak eve getirdiler. Bu iş çözülene kadar herkes ortak evde kalmak zorundaymış. Buğra baya acıklı bir şekilde Yankı’dan özür diledi. Valla ben Yankı olsam kabul etmem herhalde ne yani gel beni ölümüne döv sonra işte pardon yanlış kişisin ama ben öyle sandım.

NAH

Yok lan öyle bi dünya k.b. ok bb

Neyse işte Yankı guruba geri döndü ve yan odada. Bunun mutluluğuyla uyuyamıyor olabilirim, ve ya heyecanıyla.

Sırtımı yatağın başucuna yaslamış kucağımda yastıkla cenin pozisyonunu almıştım. Saçımda rastgele toplanmış bi topuz vardı. Üstümde de en sevdiklerimden biri olan ren geyikli pijamam ve onun muhteşem ren geyikli mini şort pijaması vardı. Bunları neden size anlatıyorum çünkü dışarı çıkmayı düşünüyorum. Biri görürse rezil olma ihtimalim %99 ama buna ihtiyacım var. Elimden yastığımı bıraktım ve yanımdaki masada duran telefona –Yankı’nınki- uzandım. Saat 03.24 mükemmel. Karne günü zaten stresliyim. Stresli olmamın sebebi karne denilen siktiriboktan bi kâğıt parçası değil. Okulda insanların bana nasıl bakacağı. Asıl önemli olan bu.

Hemen ayaklandım ve sessizce kapıya yürüdüm. Yavaşça kapının kolunu indirdim ve dışarı çıktım. Merdivenlerden inecekken ince bir piyano sesi kulağımı doldurdu. Hayır, Buse dışarı çıkmalısın piyanoyu boş ver derken ayaklarım isyankâr bir şekilde sese yöneliyordu. İçimden bir ses bunu çalan kişinin Yankı olduğunu söylüyordu. Koridorun sonundaki odanın önünde durdum. Ses artık baya güçlüydü. Kapının kolunu tuttum ve yavaşça açtım. İçeri girmedim. Bölmek istemiyordum. Piyano tuşlarının her biri muhteşem bir şeklide çalınırken büyülenmişçesine onu seyrediyordum. Bu nasıl mümkün olabilirdi. Bir insan bütün her şeyi nasıl mükemmel yapardı.

Dersleri iyi, piyano çalıyor, ultra yakışıklı, acayip odun bunların hepsi nasıl bir arada? Nasıl mümkün olabilir ki?

Piyano sesleri yavaşlamaya başladı. Yankı kendini o kadar kaptırmıştı ki orada olduğumu bile fark etmemişti. Artık çıkmam gerektiğini anladım. Geri geri gittim ve yavaş adımlarla odama girdim. Kapıyı kapatıp kendimi yatağa attım. Hani dışarı çıkacaktım. Aferin bana ya bi çocuğun etkisine bu derece girmemelisin.

Yastığıma sarıldım ve gözlerimi kapattım. Tek düşünebildiğim Yankı’nın muhteşem gözleriydi. O gri gözlere nasıl doyum olurdu ki. Tam dalmıştım ki tıkırtılara gözlerimi açtım. Bir gölge görmeme yerimden sıçradım.

Egoist ♕Donde viven las historias. Descúbrelo ahora