Yİ/9. BÖLÜM

29.2K 1K 175
                                    

Bölüm şarkısı; Evanescence-Secret Door

(keyifli okumalar!)

|YOLCULUK İSTANBUL|-9

Öfke tüm duygularımı adeta görmeden adice ezip geçerken, bunun başlıca kaynağı olan karşımdaki kız hâlâ bana alayla bakıyordu. Sertçe yutkunduğumda, aynı anda yavaş yavaş gerilen sinirime sahip çıkmak ister gibi derin nefes aldım. Bir insan bu derecede yüzsüz olmamalıydı. Sanki dün ki oynadığı oyundan galibiyetle çıkışının ardından bana nispetle bakıyordu. Ona öfkeyle bakmak bile hafif gelirken bu düşünceyle kapının önünde duran Necla'ya hırsla yaklaştım. Bana hâlâ aynı gözlerle bakan Necla'nın kolundan sertçe tutup, onu tamamen odanın içerisine aldım. Kolundan çekmemle arkada kalan kapıyı, Necla'nın kolunu bırakmadan öbür elimle kapattım.

Tekrar bana alayla bakan mavi gözlerinin içine baktığımda onun, bana bu hareketimi beklemediğini belli eder bir vaziyette şaşkınlıkla baktığını fark ettim. Bu sefer ben ona kaşlarımı kaldırıp alayla baktım, dudağımın kenarını yukarıya doğru kıvırırken tek kaşımı kaldırdım.

"Ne oldu Necla, yoksa korkuyor musun?" ona sahte bir telaşla baktıktan sonra gözlerimi art arda birkaç defa kırpıştırdım. "Halbuki dün gayet güzel ve cesur oynuyordun, şimdi elim koluna sarılmışken ne değişti?"

Alay dolu sesim bulunduğumuz odada yankı yaparken Necla kendine gelir gibi silkelendi. Kolunu sertçe kendine doğru çektiğinde, başını dikleştirerek tehditkâr bir şekilde kaşlarını çattı. Elini kaldırarak işaret parmağını yüzüme doğrulttuğunda, bakışlarıyla eş değer olan sesiyle beni uyardı.

"Bir, ben senden korkmuyorum!" diye çıkıştı ve ekledi. "İki, anlaşılan sen hala dersini almamışsın." yüzü biraz gevşedi, üzerime doğru salladığı işaret parmağını indirerek kollarını göğsünde bağladı. "Üç, asıl sen kork benden!"

Başımı sağa sola sallayarak ona muzip bir bakışla karşılık verdim. "Kaç yaşındasın sen, beş mi? Bir de annemi çağırırım de istersen." dedim.

Burnundan soluyarak, ellerini yumruk yaptı.

"Sen... sen..." diye başladığı konuşmayı aniden kaşlarımı çatarak böldüm.

"Evet ben? Devamını getirsene, bak baş başayız hem, kimse de yok."

Başını dikleştiren Necla, ona kafa tutmamla kendini bir adım geriye çekerek, meydan okuyan bir tavırla konuştu.

"Sen zararlı çıkarsın Eylül, tıpkı dün gibi." alayla gülümsedi. "Bu yüzden benimle uğraşma bence."

Necla, son sözlerini de söyledikten sonra arkasını dönüp az önce sertçe kapattığım kapıyı açıp odadan çıktığında, derin bir nefes alarak sürekli kıpırdayıp duran dudaklarımı kemirmeye başladım. Kendimi gülmemek için zor tutuyordum. Kapıyı da kapattığında dudaklarımın arasından hafif bir kahkahanın kaçmasına engel olmadım. Artık öylesine aptallaşmak kıvamına gelmiştim ki, hareketlerimi ben bile kontrol edemiyordum. İki gündür sinir sistemlerimin apayrı bir dünyada başka şeyler için savaştığını biliyordum, psikolojik olarak sinirlerim delirme raddesine gelmişti. Makyaj masasına döndüğümde aynadan kendime baktım. Sırıtıyordum. Bu halime anlam veremedim. Resmen dün elimde olsa neredeyse öldürme kıvamına geldiğim kızın birkaç saçma, tehditkâr konuşması komiğime gitmişti.

Kendime bakıp ciddi bir şekilde boğazımı temizledim. Derin bir nefes alarak odadaki banyoya girdim. Banyoda işlerimi hallettikten sonra tekrar odaya döndüm. Pijamalarımı çıkarıp siyah bir pantolon ve üstüne siyah salaş uzun kollu bir tişört giydim. Dün ıslak yatmış olduğum ve karışmış olan saçlarımı güzelce tarayıp üsten ev topuzu yaptığımda, sessizce yatağa geri oturdum. Aşağıya inmek istiyordum fakat dün ki olaydan sonra Begüm'le karşı karşıya kalmak, üzerimdeki bütün sıkıntıların iki katını yaşamak demekti. Sıkıntıyla oflayıp yataktan kalktım ve masada öylece duran telefonumu alarak oyalanacak birkaç şey aramaya başladım. Kızların üçü de günlük olarak rutin hale getirdikleri merak dolu mesajlar atmışlardı. Hepsine ayrı ayrı ilgiyle cevap verdim.

YOLCULUK İSTANBULWhere stories live. Discover now