Yİ/49.BÖLÜM

10.6K 796 1.6K
                                    

#Bölüm Şarkısı: Teoman-Acılara Tutunmak

Geçen bölümün oyları ve yorumları çok düşüktü :'( Üstelik yorum yapan kişi sayısı da çok az

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Geçen bölümün oyları ve yorumları çok düşüktü :'( Üstelik yorum yapan kişi sayısı da çok az...

Aslında geçen bölümün yorum sınırı geçince atacaktım ama vazgeçtim ve dayanamadım. Saat şu an 05.30, bölümü yayımlar yayımlamaz yatacağım. Sizden ricam uyandığımda güzeell yorumlarınızı okumak istiyorum :))

Bu yüzden, bu bölüm ise sizden yorum, yorum ve yorumlar istiyoruum, çünkü bölüm efsane olduu... Satır aralarını boş bırakmayalım olur muu?

Bir dahaki bölüm 510 oy ve 1500 yoruma gelecek canlar, lütfen yıldızınızla parlatmayı unutmayın 

Keyifli okumalaar ❤


|YOLCULUK İSTANBUL|-49

Arabada sessizce ilerlerken kendi kendime gülmeye başladım. Ahmet'in dediği şeyler öylesine kafama yerleşmiş ve içimi ısıtmıştı ki kızsam mı yoksa sarılsam mı bilememiş, Baran'ın da tıpkı onun gibi birkaç cümlesiyle sessiz kalmış ve yalancı bir kızgınlıkla bakmıştım. Ellerimi birbirine sürterek derin bir nefes verdim ve başımı sağa sola sallayarak konuşmaya başladım.

"Ahmet'le ilk geldiğim zamanlar düşman gibiydim..." dedim mırıldanarak gözlerimin önüne gelen anılarla buruk bir tebessüm ederken. "Şimdi ise... benim için Pınar gibi. Yani bir abi gibi, onunla şakalaşmayı seviyorum."

"Ahmet yaşadığı zorluklara rağmen hala ayakta kalan birisi, benim sağım solum. Bir gün abi gibi seveceğin birisinin Ahmet olduğunu söylediğin için bu kadar sevineceğimi düşünemezdim." dedi samimiyetle. Bunu biliyordum, Baran'ın gözünde Ahmet'in Begüm'den bir farkının olmadığını ve ona sonsuz bir güven duyduğunu biliyordum.

Başımı salladım ve mutlulukla gülümsedim. "Yakında Pınar'la evlenirler, şaka gibi." dedim heyecanla. "En çokta kız arkadaşımın, böylesine iyi bir adamla olmasına seviniyorum. Ayrıca kısmen benimde payım olduğunu düşününce..." ellerimi sanki yarın düğünleri varmış gibi birbirine sürttüm. "Mutlu olmayı hak ediyorlar."

"Hak ediyorlar." diyerek beni onayladı. Göz ucuyla bana baktı, ardından direksiyondaki başını çevirmeden "Çevremdekileri benimsemeni seviyorum." dedi, dudağının kenarını yukarıya doğru kıvırdı. "Ama en çok beni benimsemeni seviyorum."

Dedikleri hoşuma gitti, keyifle güldüm. "İş yeri haricinde en çok benimsediğim insan sensin, merak etme."

"Bu ne demek şimdi? Küfür eder gibi..." diye homurdandığında yüzü huysuzlukla asılmıştı. Benim için sırf bu nedenden dolayı kavga edebilirdi. Ayrıca bugün onun odasında yaşadığımız -daha doğrusu tam olarak yaşayamadığımız- yakınlaşmanın aklına gelmesi de bir olmuş olmalıydı ki daha da yüzünü ekşitti. "Hem bugün bana attığın kazığı asla unutmam güzelim."

YOLCULUK İSTANBULWhere stories live. Discover now