Yİ/31.BÖLÜM

20.2K 850 216
                                    

#BÖLÜM ŞARKISI: 8 LETTERS- WHY DON'T WE

(BAYAĞI UZUN BİR BÖLÜM OLDU KEYİFLİ OKUMALAR CANLARIM

Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.

(BAYAĞI UZUN BİR BÖLÜM OLDU KEYİFLİ OKUMALAR CANLARIM...)

SATIR ARASI YORUM YAPMAYI UNUTMAYIIN :)

|YOLCULUK İSTANBUL|-31

Elimde ki telefonu huzursuzca masaya koyduğumda bezmiş ifademle Begüm'e baktım. Hevesle bakan gözleri artık sabrımı taşırmaya başlamıştı. Ona özellikle konuyu kapatmasını istediğimi söylediğim halde hala bana arsız ifadesiyle bakması kesinlikle hem hala etkisinde olduğum o anlara dönmemi sağlıyor, hem de kendisinin bu derecede meraklı ve üstümde gezinen imalı bakışları beni zorluyordu.

Hangi akıllı, sabaha kadar uyumaz ve sabahta sabırsızca odanın kapısına vurup bizi çağırırdı? Evet, bu mantıklı olabilirdi fakat Baranla yaşayabileceğimiz özel anları anımsayıp anlatmam için çeşitli yöntemlerle ettiği ısrarlar? Sanırım artık şaşırmıyordum, hele ki dün Begüm'ün arsızlığını gördükten sonra hiç garipsemiyordum. Derin bir nefes alarak ona gözlerimi büyülterek kınayıcı bakışlarımı göndermeye devam ettim.

"Begüm şu an özel alan çizgisinde bulunuyorsun, kapat artık şu konuyu!" diye sahte kızgınlıkla konuştuğumda dudaklarını büzerek gözlerini birkaç defa masumca kırptı. Pekala, Baranla aramda özel anlarımız olabilirdi lakin bu kesinlikle ona anlatacağım anlamına gelmiyordu ki, asla böyle bir şeyi yapamazdım. Tanrım! Bu kız böyle zorlamaya devam ederse yüzüm artık domatesten, patlıcana geçiş yapacaktı.

"Ama Eylül, resmen bunu anlatırsın diye uyumadım ben, daha kaç defa diyeceğim? Hem o yabancı değil abim." dudaklarımı birbirine bastırarak ona artık bir şey diyemeyeceğimi belli eden hayretlikle dolu bir bakış attım. O sırada salonda yankılanan aşina olduğum sesle yerimde öylece dondum.

"Ne olmuş abine Begüm?"

Kocaman siktir!

Oturduğum sandalyenin içine gömülmek ister gibi yapışırken aklımda sadece tek bir soru vardı. Duymuş olamazdı değil mi? Umarım...

Baran'ın sandalyeye yaklaştığını teşkil eden adım sesleriyle elime çay bardağını alarak sıcak camı avucuma hapsettim. Oturduğunu hissettiğimde baranın yüzüne bakamadan çayımdan ardarda büyük yudumlar aldım. Dilimin yanmasını umursamıyordum fakat Baran'ın üzerimde yayından çıkan ok misali bakışları sabahki anılarımızı tekrar gün yüzüne vuruyordu. Begüm geldiğinde ne olduğunu dahi anlayamadan Baran'ı itmiş, hışımla belinden bacaklarımı çekmiş odanın içinde ki banyoya girmiştim. Arkamdan odayı inleten coşkulu bir kahkaha attığını ve Begüm'e gitmesini, daha sonra geleceğimizi bildirmişti.

Ah, tabii benim inadımla giyinme odasına girmeden oradan çıkmayacağımı söylemem? Baran'ın diline düşmek artık kaçınılmaz olmuştu.

"Hiç abi, Eylül dün bana seni bir an önce öpmek istediğini söylemişti, şimdi onu sordum?"

YOLCULUK İSTANBULOù les histoires vivent. Découvrez maintenant