4. Bölüm

4.6K 296 18
                                    

Şu Calum'lı uyarlama bir ay önce, birden aklıma gelmiş, saçma bir şeydi, ha ama o uyarlamayı yazarken eğlendim mi, çok lgjkgajlkgjds

Not eklemek gerekecek olursa, 5SOS Teenage Dirtbag coverını açarak dinleyebilirsiniz, ama kesinlikle sizi zorlamıyorum. Aşağıda bir yerlerde kızımız Calum'a Thomas diyecek, çünkü belki biliyorsunuzdur, Calum'ın ikinci adı Thomas. Em, bir de sözler değiştirilince, Iron Maiden yerine Mayday Parade grubunun koyulmasının nedeni de, sanırım Calum'ın o gruba bildiğiniz aşık olması. 

Neyse, iyi okumalar, ehhe!

-

İnsanların ne düşüneceğini umursamadan, ellerimi kaldırdım ve bağırmaya başladım. İşte asıl carrotlık buna denirdi. "Ben!"

Michael, yüzünde sinsi bir gülümsemeyle, "Videocu kız, gel buraya." dedi. 

Yavaş adımlarla merdivenden çıktım. "Hangi şarkı olacağını ben seçeceğim, beyaz kafa." Tamam der gibi omuz silkti. "Teenage Dirtbag istiyorum. Ve şarkıya ben başlayacağım."

"Sesin o kadar iyi mi?" dedi Calum alayla. 

"Hayır, ama sözleri duyunca kimin daha iyi olduğunu göreceğiz." Sırıttım. 

Calum, ne olduğunu anlamamıştı ve ne yapacağımı kavramaya çalışıyordu. Bense kafamdaki Teenage Dirtbag uyarlamasını şimdiden düşünmüş, hayranların, ve özellikle Calum'ın ne tepki vereceğini bekliyordum. Eh, muhtemelen bir daha yüzüme bile bakmayacaktı. Zaten bundan sonra görüşmeyecektik bile ama, konumuz bu değil.

Arkadan çalan müziğin etkisiyle, yavaşça kendime geldim. "His name is Calum, I have a dream about him." (Onun adı Calum, onunla ilgili hayallerim var.) Hayranların çığlığı, iyice artmıştı ve Calum sırıtarak bana bakıyordu. "He rings my bell, I got gym class in half an hour. Oh how he rocks in vans and sweatshirts, but he doesn't know who I am, and he doesn't give a damn about me." (Beni baştan çıkardı, yarım saat içinde beden dersim var. Vansları ve geniş tişörtüyle harika görünüyor, ama o kim olduğumu bilmiyor, ve o beni umursamıyor.)

Luke, mesajı almış gibi şarkı söylemeyi bir anda kesmiş, Calum ise nakaratta ne diyeceğini kavramaya çalışıyor gibiydi. Hafifçe kafasını sallayarak, nakaratı söylemeye başladı. "Cause I'm just a teenage dirtbag baby, yeah I'm just a teenage dirtbag baby. Listen to Mayday Parade baby with me," (Çünkü ben sadece ergen bir bok torbasıyım, evet ben sadece ergen bir bok torbasıyım. Benimle Mayday Parade dinle bebeğim.)

Sırıtarak baş parmağımı havaya kaldırdım. "Aferin, Thomas." Sıra, yine benim harika uyarlamama gelmişti. Sırıttım. "İşte şimdi yüzünün aldığı şekli görmek istiyorum." Bütün grup üyeleri bana bakıyor, sonraki hamlemin ne olacağına kafa yoruyordu. "His girlfriend is a bitch, she brings a condom to school, and she'd simply kick my ass if she knew the truth." (Onun kız arkadaşı bir sürtük, okula prezervatif getirir, eğer gerçeği bilseydi kıçıma tekme basardı.)

Ashton bir an çalmayı bırakmış, kahkahalarla bizi izliyordu. İyi iş kızım. Calum şarkıya devam etmiş, şu kız ve erkek arasında geçen özel konuşmaya gelince, hiçte flörtöz olmayan, -pekala, tamamen flörtöz bir şekilde- ona doğru bakarak, şarkıya devam etmiştim. "Dude I feel like mould, It's prom night and I'm lonely. Low and behold, he's walking over to me," Calum, yavaşça bana doğru yaklaştı. "This must be fake. My lip starts to shake, how does he know who I am, and why does he give a damn about me? He said," (Dostum, kendimi küflenmiş gibi hissediyorum, bugün balo gecesi ve ben yalnızım. Aşağı ve bak, o bana doğru yürüyor. Bu sahte olmalı, dudaklarım titremeye başlıyor, benim kim olduğumu nasıl biliyor ve neden beni umursuyor? O dedi ki,)

Sırıtan Calum, biraz daha bana doğru yaklaştı. "I've got two tickets to Mayday Parade baby. Come with me Friday, don't say maybe. I'm just a teenage dirtbag baby, like you." (Mayday Parade konseri için iki biletim var bebeğim. Cuma günü benimle gel, belki deme. Çünkü ben sadece ergen bir bok torbasıyım, senin gibi.)

Sırıttım. Calum, kulağıma doğru eğilip fısıldadı. "Hediyeni açtığında, beni ara." Numaran bende yok, seni salak, diyecek olduysam da, böyle dediğine göre herhalde bir yerlere yazmıştır diye düşünerek sorgulamaktan vazgeçtim. 

Minik bir sarılmadan sonra, yeniden yerime doğru gittim. 

*

Eve geldiğimde, hâlâ aşktan sarhoş bir şekilde, olduğum yerde dönüyor, ve ne kadar şanslı olduğumu sürekli kendime hatırlatıp duruyordum. Aklıma, hediyeyi açmak geldi. Yavaşça, bana uzattığı paketi cebimden çıkardım. 

Hediyeyi gördüğümde, gözlerim kocaman açılmış, ve birazda dolmuştu. Tanrım, ağlıyordum ve kesinlikle ağlanmaya değecek bir hediyeydi. 

Mayday Parade bileti. İki kişilik. Cuma gecesi.

all i want is you ▸ c.h.Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora