23. Bölüm

2K 215 24
                                    

Kızın doktora gitmesi gerekmez mi sorusunu soranlara cevap vermiyorum çünkü finalde her şeyi öğrenip bana küfür edeceksiniz, üzgünüm, hehehe. İyi okumalar. 

"Sarah," dedi Calum fısıltıyla. Beni uyandırmaya çalışıyordu, fakat beni uyandırmaktan korktuğunu tahmin edebiliyordum. Gözlerimi açtığımda, üstünde hâlâ bir tişört olmadığını farkettim. Saçları ıslaktı ve muhtemelen duştan yeni çıkmıştı. Yatakta doğrularak ona baktım. Bu sevgili işleri, özellikle Calum'la olunca garip hissettiriyordu. Gözlerimi ovuşturarak ona baktım. "Günaydın, günışığı."

Gülümseyerek yüzüne baktıktan sonra, bakışlarım istemsizce çıplak göğsüne kaydı. Onu bu halde görmek, içimde istemsizce bir şeylerin alevlenmesine sebep olmuştu. Göğsü hızla inip kalkıyordu ve içimden bir ses, bunun kesinlikle sıcak sayılacak havadan kaynaklanmadığını söylüyordu. 

En sonunda bakışlarımı vücudundan ayırmam gerektiğini söyledim ve bakışlarımı yeniden Calum'a çevirdim. Yüzünde pis bir sırıtışla beni izlediğini farkettiğimde, yanaklarım kızarmıştı. Ona rezil olmak, istediğim son şeydi. Konuyu dağıtmak istercesine hızlıca konuştum. "Günaydın, bugün eve geri dönmem gerektiğini biliyorsun ve senin de tur işlerin-"

"Sarah," dedi Calum yüzündeki pis sırıtışı koruyarak. "Nefes al."

"Nefes almak? Ah tabi pekala." Derin bir nefes alarak ona baktım. Kollarını etrafımda birleştirmesi uzun sürmemişti. Kafamda bazı sorular dönüp duruyordu ve bunları düşünmek için ne doğru yer, ne de doğru zamandı. Ama bunları düşünmekten kendimi alamıyordum.

Neden buradaydım? Yani Calum ile uzun bir geçmişimizin olması, ve benim hafıza kayıplarım buna sebep sayılabilirdi ama burada olma amacım gerçekten neydi? Beni iki yıldan uzun süredir sevmesi mümkün müydü bilmiyordum fakat bana bağlılığı, kafamda soru işaretlerinin oluşması için yeterliydi. "Calum?" 

"Evet?"

"Beni seviyor musun?" 

Beni yavaşça geri iterek yüzüme baktı ve hafifçe gülümsedi. "Evet."

Kafamı salladım. "Tamam."

"Bu da neydi?" dedi kafası karışmış bir halde. 

Buna ne cevap verebileceğimi bilmiyordum. Paranoyakça düşüncelerin? dedi iç sesim. "Sadece merak ettim," dedim masum bir tavırla. Fakat aklımdan geçen düşünceleri Calum bilse, herhalde bir daha suratıma bakmazdı. Sonuçta beni sevdiğine bir türlü inanamıyordum. 

Kaşlarını kaldırdı. "Sadece merak mı ettin? Emin misin?"

Dudaklarımı ısırarak dikkatini oraya kaydırdım. Düşüncelerini farklı bir yere çevirmek için bu yola başvurmaktan nefret ediyordum, fakat yine de beni istediğini bilmek, beni mutlu ediyordu. Dudaklarımı yaladıktan sonra bakışlarımı ellerime çevirdim. "Evet eminim."

Ardından dudaklarımı dudaklarıyla birleştirdim. Dikkati, bu öpücükten sonra kesinlikle dağılmıştı ve ben bunun üzerine yemin edebilirdim. 

Seni sevip sevmediğini, daha sonra düşünebilirsin, seni salak dedi iç sesim. Bu sefer haklı olduğunu kabul ederek, düşüncelerimi yeniden Calum'ın harika dudaklarına odakladım ve öpücüğünün tadını çıkardım. Benden daha fazlasını istediğini, fakat kendini tuttuğunu ve bunu belli etmemeye çalıştığını biliyordum. 

Tanrı aşkına, o bir erkekti ve elbette istekleri vardı ve ben onları anlayabilecek kadar bilinçliydim. Ama şuan ona istediğini verebilecek kadar iyi miydim, işte orasını bilmiyordum. 

 *

"Ayaklarım ağrıyor ve yoruldum," dedim Calum'a acıklı bir bakış atarak. Fakat bu bakışlarım acıklıdan çok, engelli biri gibi gözükmemi sağlıyordu.

Bu halime sırıtarak baktıktan sonra omuzlarını umursamazca silkti. "Banane."

"Calum," dedim nefes nefese. "Astım hastası olduğumu biliyorsun," 

Bunu aklına yeni getirmiş gibiydi ve bu söylediğimin üzerine yavaşlayarak yanıma geldi ve yere oturdu. "Ama temiz bir sahildeyiz ve yanında astım ilacın var." Duraksadı. "Var değil mi?"

Kafamı sallayarak ona onay verdim. "Evet var."

Dinlenme zamanımızdan faydalanarak, sırtındaki çantanın içinden kameramı çıkardı ve bana doğru tuttu. "Sarah, anlaşılan çok yorulmuş," dedi kıkırdayarak ve ardından kamerayı kendine çevirdi. "Ama ben, yani, Cal-Pal, süper güçlerim sayesinde hâlâ çok enerjiğim!"

"Yalan atıyor!" diye bağırdım. "Şuan yorgunluktan ölmek üzere."

Calum bana bakarak dil çıkardı ve yeniden kameraya dönmeden önce, şu seksi göz kırpmalarından birini bana yolladı. "Ben bir süperkahramanım, yani asla yorulmam!"

"Kapa çeneni!"

Kamerayı kapattıktan sonra, tişörtünü çıkardı ve onu yeniden yarı-çıplak görmeme sebep oldu. Ardından, altındaki pantolonu sıyırdığında, bakışlarımı erkekliğine odaklamadan edememiştim.

"Ne yapıyorsun?" dedim kocaman açtığım gözlerimle ona bakarak.

"Ne yapmamı isterdin?" dedi kalın ve oldukça öpülesi gözüken dudakları yukarı doğru kıvrılırken. "Denize gireceğim, Sarah."

Muzurca bir gülümsemeyle, denize doğru koşmaya başladı. Ve ben sahilde olduğumuzu tamamen unutmuştum.

all i want is you ▸ c.h.Where stories live. Discover now