25. Bölüm ▸ Final ▸Part 1

1.6K 173 77
                                    

Medya kısmında bulunan şarkıyı dinlemeyi unutmayın.x

*Sarah's POV*

"Siktir," dedim uzun zamandır gelmeyen gözyaşlarımın şimdi akmasını umursamadan. Şarkıyı birlikte yazmıştık -aslına bakarsanız o yazmaya başlayıp devamını getirememiş, bende ondan habersiz birkaç şey eklemiştim- ve bunu söyleyeceği asla aklıma gelmemişti.

Onu dağılmış olarak görmekten nefret ediyordum ve sorun şuydu ki, bu halde olması gereken bendim. Sanki bir şekilde rolleri değiştirmiştik.

Gözlerimi silerek ona son bir bakış attım ve içimde oluşan suçluluk duygusunu ve ona sarılma isteğimi yok sayarak, çıkışa doğru ilerledim.

Kaçmakta bir sakınca görmüyordum, bana birden çıkışmasının sebebini ve o telefon konuşmasını da araştıracak değildim.

*

Annemin benimle havaalanına gelmemesi için oldukça uğraşmam gerekmişti ama sonuç olarak başarmıştım.

Her şeyi geride bırakarak, her şeyin başladığı yere geri dönmem oldukça ironikti ama bir şekilde doğru geliyordu.

Tüm her şeyi hallettikten sonra uçağa bindiğimde, saat çoktan 10'u bulmuştu ve gece uçuşlarının moralimi yerine getirebileceğine inanıyordum.

Cam kenarında oturacak kadar şanslıydım. Gözlerimi kapadım ve onun hiçbir şarkısı olmayan playlistimi başlattım. Pekala, onun ve o 'ezik grubunun' şarkılarının olmaması, elbette onu hatırlamayacağım anlamına gelmezdi.

Çalan Echo şarkısı, mutlaka kaderin bir göndermesiydi. Topluca benden nefret falan ediyorlardı herhalde.

"I'm out on the edge and I'm screaming my name like a fool at the top of my lungs. Sometimes when I close my eyes I pretend I'm alright but it's never enough." (Çizginin dışındayım ve adımı bağırıyorum bağırabildiğim kadar bağırıyorum, bir aptal gibi bazen gözlerimi kapadığımda, iyiymişim gibi davranıyorum ama bu yeterli olmuyor)

Gözlerimi çevirerek, pek duygusal olmayan bir şeyler aramaya koyuldum fakat bulamadım çünkü bu müzik listesini hazırlarken yaşadığım ruh halini gayet net hatırlıyordum. Yeniden aynı şarkıyı açarak gözlerimi kapattım ve aklıma tüm o eski, güzel anıların doluşmasına izin verdim.

"Sarah," diyordu Calum yüzünde sersem bir sırıtışla. "Sana aldığım hediyeyi görmek istemediğinden emin misin?"

"Şimdi sırası değil," dedim gözlerimi devirerek. "Bana gelen soruları yanıtlıyorum."

Merakla kaşlarını kaldırdı ve elimden aldığı tabletteki soruları sesli olarak okumaya başladı. "Calum ile çıkıyor musun?" gülerek bana döndü. "Ee, benimle çıkıyor musun?"

"Kapa çeneni," dedim kıkırdayarak.

"Ona ezik demiştin." dudaklarını büzerek bana baktı. "Evet, bana ezik demiştin."

"Özür dilerim." dedim tableti elinden çekerek ve hesaptan çıkış yaptım.

"Şimdi benimle zaman geçirebilirsin işte," dedi dudaklarımı öptükten hemen sonra.

Süzülen gözyaşlarımı fark ettiğimde, hızlıca gözlerimi açtım ve ıslanan yanaklarımı sildim. Fakat anılar benim kontrolümde değildi ve kendi kendine beliriyordu. Ve sorun şuydu ki, ben bunların hiçbirini hatırlamıyordum.

"Hadi ama Sarah," dedi Calum saçlarını düzeltirken. "Benim hâlâ bir ezik olduğumu mu düşünüyorsun?"

Kafamı yavaşça salladım. "Evet."

all i want is you ▸ c.h.Where stories live. Discover now