14. Bölüm

3.2K 236 21
                                    

"Hah," dedi tıslayarak. "Seni istediğimi söylediğimde bile dalga geçiyordum. Kendine bir bak Sarah, seni gerçekten isteyeceğimi mi düşündün?"

Gözlerimi dikerek ona baktım. Sanırım şuan ağlıyordum ve bunu kontrol edememek oldukça kötüydü. Yalvaran bir sesle fısıldadım. "Git buradan."

Alaycı gözlerini bana dikti, fakat bir saniye için olsa bile, o alaycı gözlerin arkasında bir acı gördüğümde dair yemin edebilirdim. Dudakları yukarı doğru kıvrıldı. "Canını mı yakıyorum, Sarah?" Ağladığımı görüyordu ve bunun benim için ne kadar kötü olduğunu bilmezmiş gibi, gururumu daha çok ayaklar altına alıyordu. "Seni istemediğimi öğrenmek canını mı yakıyor?"

"Calum," dedim. Nefes alamıyordum ve gözümün önüne son 8 yıla dair her şey geliyordu. Sydney'de bulunduğum 6 yıl, hiç hatırlamadığım görüntülerle birlikte hafızama girdi. Beynimdeki bazı boşlukları daha yeni farkediyordum ve ne olduğunu kesinlikle kavrayamıyordum. Hatırladığım son şey, her yerin ve her şeyin kararmasıydı. Calum'ın bile.

*

2012, Ocak, Avustralya, Sydney

"Büyükanne," diyerek onun yanına gittim. "Beatrice ile buluşacağım."

"Doğum günün için yer bakmaya mı gideceksiniz?"

"Evet," dedim yanaklarımı şişirerek. "Ama hâlâ uygun bir yer bulamadık." 

Kaşlarını kaldırarak beni süzdü. "Para konusunda yardım etmek istediğimi biliyorsun."

"Hayır," diyerek onu reddettim. "Bunu kendim yapmak istiyorum."

"Çalacak bir grup ayarladın mı?"

"Ah evet," dedim gözlerimi devirerek. "Calum ve grubu çalacak."

Büyükannem bıyık altından gülümsedi. Bunu farketmediğimi düşünüyor olmalıydı. "Ondan hoşlanmadığını sanıyordum."

"Hoşlanmıyorum zaten," diyerek onu yanıtladım. "Elimizdeki son şans onlardı ve bu şansı kullanmak istedim."

"Calum hoş bir çocuk," dedi  ellerini üzerindeki önlüğe silerken. "Annesi ile tanışıyoruz ve eğer istersen onunla-"

"Hayır," dedim net bir şekilde. "Tüm yüzyılın en ezik insanıyla hayatta bir randevuya çıkmam. Bu yıl kraliçe adayıyım ve onunla çıkarak bunu tehlikeye atamam."

"Kraliçe adayı olmasaydın onunla çıkabileceğini kabul ediyorsun öyleyse, ha?"

"Ah, hayır," dedim yüzümü buruştururarak. "O ezikler grubunun lideri falan olmalı."

"Tatlım, böyle söylememelisin." dedi büyükannem. "Calum çok hoş bir çocuk ve senden hoşlandığını farkedebiliyorum." Göz kırptı. "Ona bir şans vermelisin."

"Büyükanne!"

"Pekala, tamam. Seni zorlamayacağım. Ama bir düşünürsen-"

"Hayır."

*

Saatler boyunca dolaşmamıza rağmen, hâlâ istediğim gibi bir yer bulamamak, oldukça sinir bozucuydu. Bir banka oturdum ve Beatrice'ın yanıma gelmesi için işaret ettim. "Sanırım partiyi iptal etmeliyiz."

"Ne?" diye ciyakladı Beatrice. "Sen kafayı mı yedin?"

"Hayır," dedim sıkıntıı bir şekilde nefesimi verirken. "Doğum günüm beş gün sonra ve hâlâ bir yer bulamadık."

Beatrice kafasını salladı. "Ama bu bir yer bulamayacağımız anlamına gelmiyor."

Oturduğum yerden kalktım ve sahile doğru ilerlemeye başladım. "Sanırım sahildeki kafelerden birini ayarlamamız gerekecek."

all i want is you ▸ c.h.Where stories live. Discover now