never been hurt

4K 411 848
                                    

Tüm gece arka taraftaki ağaçlığın önünde bizi izleyen adam Harry uyuya kalınca yanımıza gelmişti. Harry'e kalsa bütün gece çimenlerin üstünde uyuyabilirdi ancak hava fazlasıyla soğumuştu. Adam, Harry'nin kolunu kendi omzuna koyup elini beline yerleştirerek tutuşunu sağlamlaştırmış, benden hiçbir yardım istemeden yada benimle hiçbir diyaloğa girmeden onu yurt odasına taşımıştı. Kapıdan içeri girmemeye özen göstererek onu benim tutmamı sağladıktan sonra onu ilk gördüğümde yaptığı gibi başıyla küçük bir selam verip bizden uzaklaştı.


Zorlukla kapıyı kapattıktan sonra omzuma sarılmış Harry'i geniş yatağına taşımayı başarabildim. Yukarı kalkmış saçlarının arasını kaşıyıp uykusunun arasında hafifçe inledi. Uzun bacaklarını rahatça uzattığı yatakta ilerleyip ayakkabılarına yöneldim. Büyük siyah deri botları çıkardıktan sonra çoraplarını da çıkarıp ayakkabıların yanına bıraktım. Tek eli karnının üstünde diğeri başının altındaydı. Odada yalnızca onun düzenli nefes alıp vermesi duyuluyordu. Geniş pencereden içeri vuran ay ışığı vücudunda dans ederken kendimi onu incelemekten alıkoyamıyordum.

Onda birkaç kez rastladığım mükemmel gülüşü sürekli yüzünde olsa bir uyuşturucu etkisine sahip olabilirdi. Ancak o uyurken bile kaşlarını çatacak kadar hayata öfkeli duruyordu. Kolundaki saat, parmaklarındaki yüzükler, bileklerinde bile görebileceğiniz dövmeleri, saçlarının her bir kıvrımı, bacaklarının kusursuz uzunluğu ve düzgünlüğü, her nefes alışında büyüyen burun delikleri, gülümsediğinde yanaklarında çıkmayı bekleyen gamzeleri...

Birbirine uyumla birleşmiş küçük ayrıntıları onu cennetten kovulmuş bir melek gibi gösteriyordu. İri, sert bedeniyle kurduğum göz temasına bir son verip yerimde doğrulduğumda büyük parmakları bileğimi kavradı.

"Yanımda uyu." dedi gözlerini açmadan.

Sesi hala yarı uykulu yarı sarhoştu. Az önce kalktığım yere yeniden oturduğumda yorgun gözlerini görülmesi neredeyse imkansız bir aralıkta açmıştı.

"Bunu yapamam Harry."

Odadaki sessizliği bozmadan mırıldanmıştım. Bileğimi tuttuğu elini karnımdan dolayıp sırtıma yerleştirdiğinde birden beni yanına çekti. Sırtımı göğsüne yasalayarak uzanmamı sağladığında kolu karnımın altındaydı ve eli gitmeme engel olacak güçte omzumu sarmıştı.

Başını saçlarımın arasına gömüp yeniden uykuya daldığında bende bulunduğum pozisyondan her ne kadar rahatsız olsam da gözlerimi kapattım.

Harry ile ilgili konusunu hatırlamadığım onlarca kanlı rüyadan sonra geceki şeklimizi en ufak bir şekilde bozmadan uyanmıştım. Eğer acıyı hissedebiliyor olsaydı kolu tüm gün ona rahatsızlık verirdi. Kulaklarımın arkasındaki nefes alışları onun hala uykuda olduğunu anlamama yardımcı olurken komodinin üstündeki küçük dijital saate baktım. Bugün dersim olmasına rağmen gerekenden erken uyanmıştım.

Ne ara, yatağımın üstüne gelişigüzel fırlattığımı bilmediğim telefonum çalmaya başladığında Harry'nin omzumun üstündeki eline uzandım. Telefonum geldiğimden beri neredeyse hiç çalmamıştı. Annem olması için dua ederken Harry'nin elini indirdim.

"Louis." dedi uykulu sesi.

Yeniden kolunu bana dolayacağı sırada hızla yataktan kalktım.

"Louis!"

Bu kez sesi sert çıkmıştı. Ona bakmamaya özen göstererek telefonu elime aldım.

"Buna cevap vermeliyim Harry."

cipa | larry ✓Where stories live. Discover now