holy ground

2.6K 264 291
                                    

Aniden gazetecilerin arasında, onları güç bela aşıp yanımıza ulaşan Bayan Anne ve korumaları Harry'i durdurdu.

"Oğlum bu konuda açıklama yapmayacak."

Harry'nin kaşları çatıldı ve yeniden konuşmaya başlayacağı sırada kadının korumaları tarafından tutuldu.

"Araba ileride Bay Styles."

"Aslında bu konuda benim de söyleyeceklerim var!"

Kollarını çekip adamlardan kurtulduktan sonra bir adım öne çıkıp işaret parmağıyla Bayan Anne'i gösterdi.
Ben'den destek alarak ayakta duruyordum. Ona doğru eğilip fısıldadım.

"Bir şeyler yap. Onu durdur."

"Sevgili anneciğim. Lütfen yanıma gel. Bir hikayemiz var, değil mi? Hadi onlara anlatalım."

"Söylerse çok kötü şeyler olur. Onu rahat bırakmazlar. Onu yeniden kilitlemelerine izin veremem Ben."

Telaşla fısıldamaya devam ettim.
Bayan Anne, Harry'e yaklaşıp başını salladı.

"Konuşmak zorunda değilsin. Evimize gidelim. Erkek arkadaşın epey yorgun görünüyor."

"Birleşik Krallık! Oh Tanrı İngiltere'yi korusun! Tanrı bizi, İngiltere'yi yöneten bu sistemin başındakilerden korusun!"

Kollarını iki yana açıp karşısındaki kameralara seslenirken Bayan Anne'in yüzünde dehşet dolu bir ifade vardı.

"Bir şeyler yap Ben."

Tekrar yalvardım. Beni bırakıp hızla Harry'nin yanına gitti.

"Kuzen. Hadi artık gidelim. Bu gece çok fazla içtin. Ayıldığında pişman olacağın şeyler görmek istemezsin."

Onu sertçe kolundan yakaladı ve çekiştirmeye başladı. Harry'nin ona attığı ters bakışla kulağına eğilerek bir şeyler söyledi ve sonra ikisinin de bakışları bende buluştu.

Harry yanıma gelip elini belime sardığında hala bizi soru yağmuruna tutan gazetecilerin arasından zorlukla çıkarak arabanın önüne geldik. Bayan Anne'in arabası bizimkinin önüne park edilmişti. Kadının kapısı açıldığında binmeden önce son kez Harry'e baktı. Tanrım. Bu cidden korkutucu bir bakıştı.
Arabaya binip hastanenin bahçesinden çıkarken hala flaşlar patlıyordu.

Ben, arabayı kullanıyordu. Harry ile birlikte arka koltuklarda oturuyorduk ve ikisinden de ses çıkmıyordu. Başımı eğip birbirine doladığım parmaklarıma baktım. Sonra onun parmakları benimkileri tuttu.

"Neden yaptın Harry?"

"Yapmadım."

Gözlerimi ona çevirdim. Oldukça soğukkanlı duruyordu. Oysa ki ben yaşayacaklarımızdan korkuyordum.

"Yapmış olmaya teşebbüs ettin ve bu annen için bir savaştı. Ya sana zarar..."

"Kimse bir şey yapamaz Louis."

Umutsuzca başımı sallayarak cama çevirdim. İçimde kalbimi sıkıştıran kötü bir his vardı. Yapmamalıydı. Oraya çıkıp annesinin gözlerine bakarak onu düşürmeye kalkışmamalıydı.

"Sizi bırakıp taksiyle eve geçerim. Lanet araba ormanda kaldı. Birini yollamam gerek."

Ben konuşurken Harry gözlerini devirdi. Ben'in ayrıntıları pek ilgisini çekmiyor olsa gerek.

Sonunda evimize gelmiştik. Apartmanın önünde durup arabadan indiğimizde Ben anahtarı Harry'e uzattı.

"Al bakalım. Uzun bir gün oldu, değil mi kardeşim? Sonra görüşürüz. Kendinize iyi bakın. Kurt kapanlarına falan dikkat edin."

cipa | larry ✓Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora