the monster

2.7K 283 156
                                    

Sırtım soğuk taş duvara yapışmış, onun öfkeden deliye dönmüş suratını izliyordum. Kendi korku dolu ifademi görmediğim için şanslıydım. Bağırıyordu. Yumruğunu bana vurmamak için duvara geçirdi. Tam başımın yanında, kulağımın arkasındaki duvarın onun vuruşuyla çıkardığı ses beni daha çok korkuttu. Yeniden ve yeniden aynı yere ritmik bir şekilde vururken onu durdurmak istedim. Sanki canı yanıyormuş gibi onu iyileştirmek istedim.

"Harry lütfen dur..." diye mırıldandım.

Kendi hayrıkışlarının arasında beni duyduğundan bile emin değilim.

"Beni sevdiğini sandım!"

Onu nasıl inandırabilirdim? Nasıl geri kazanabilirdim?

"Lütfen Harry... Seni sevdiğimi biliyorsun."

Duvarı yumruklayan eli boğazıma sarıldı ve başımı kendine doğru yaklaştırdı.

"Bilmiyorum Louis!"

Bir an hiç düşünmeden zorlukla ona daha fazla yaklaştım ve dudaklarımı onunkilere bastırdım. Temasımla afallamış ve elini indirmişti. Onun karşılık vermeyen dudaklarını öperken kollarımı belinden dolayıp sırtına sardım.

"Seni seviyorum Harry..." dedim iki saniye için geri çekildiğimde.

İrileşmiş yeşilleri şaşkındı. Yeniden öpmeye başladığımda karşılık verdi. Dili dudaklarımın arasında gezinirken elleri vücudumu sert hareketlerle kendine bastırdı.

Elleri bacaklarımdan tutup beni havaya kaldırdığında öpücüklerine bir an olsun ara vermemiş, ortadaki piyanoya yürümüştü. Kapağı tek hareketle indirip tuşları kapattıktan sonra kendimi beyaz bir kuğuya benzeyen piyanonun üstünde buldum. Sertti. Sanki hala öfkeliydi ancak kendini dizginleyemediği için beni öpüyordu. Özlemle, nefretle... Kesinlikle şefkatle değil. Aşka da benzemiyordu. Sadece iyileşmek için kullandığımız ilaç gibi.

"Beni seviyorsun?"

Gözlerime baktı. Dudaklarım onun sert öpücükleriyle sızlıyordu.

"Evet Harry."

Sırtım kaygan piyanonun soğuk ahşabına değdi başım geriye atıp onun bacaklarımın arasına girmesine izin verdim. Bileklerimden yakalayıp başımın yanına sabitledi ve beni sıkıca tuttu.

"Ben yapmazdım Louis..."

Yaşların gözlerinde biriktiğini görebiliyordum. Sesi içime işlemiş, bir asit gibi yakmıştı. Onun hüznünün sebebi bendim.

"Ben sana söylenen bir yalanı sürdürmezdim. Çünkü ben! Ben Louis... Seni gerçekten seviyorum. Sevgi seninki değil!"

Gözünden akan damlalar yanağıma düşerken boğazından acı bir hıçkırık kopardı.

"Bazen..."

Kelimeleri toparladım. Ona iyi hissettirmek için her şeyi yapabilirdim.

"Sevdiklerinin iyiliği için onlara yalan söylemek zorunda kalırsın Harry."

Kaşları çatıldı. Bileklerimi bırakıp doğrulduğunda bende sırtımı piyanodan kaldırdım.

"Bayan Anne sana bir şey söylersem bana zarar verecekti. Beni arabada onun yanında gördüğün günü hatırlıyor musun?"

Bakışları derinleşti. Yavaş yavaş inanmaya başlıyor gibiydi.

"O gün sana söylememem için beni tehdit etti. Eğer söyleseydim ve Bay Christopher bana zarar verseydi sen çok üzülürdün..."

Gözlerini hızla kırpıştırarak ellerini saçlarına geçirdi. İfadesine anlam veremiyordum.

"Seni seviyorum Harry. Senin zarar görmeni, üzülmeni istediğimi nasıl düşünürsün?" diye ekledim.

cipa | larry ✓Where stories live. Discover now