özel bölüm

3.9K 273 358
                                    

Harry Styles

Westminster, 2009

Saat sabaha doğru dört civarıydı. Muhtemelen evdeki herkes uyuyordur. Karanlıkta, bastığım yeri göremezken adımlarım sallanıyordu. Sanırım bunda birazcık alkolün etkisi de vardı. Bu nedense beni güldürmüştü. Başımın dönmesini sevmiştim. Bu değişik bir histi. Her şeyden öte, bu bir histi. Bedenimin bir şeylere tepki vermesi, hoşuma gitmişti. Bunu daha sık yapacağım. Kesinlikle. José bana o hapları vermemişti ama eminim ki o küçük kırmızı haplar da bedenime değişik hisler tattıracaktı. Karanlık olsa da evin alışkın olduğum koridorunda yürüyüp merdivenlere yöneldim. Tuhaf bir şekilde ayakta durmakta zorlanıyordum. Elimi bir yere koyup destek alma gereği duyduğumda dokunduğum yerden bir şey devrildi. Çok büyük bir ses çıkmıştı.

"Sessiz ol... Sevgili ailemi uyandırmak istemeyiz." diye fısıldadım yerdeki parçalara ayrılmış vazoya.

Çok geçmemişti ki tavandaki dev avizeler ışıldadı. İlk kez fark ediyordum... Bu müthişti. Kristaller parlıyor, kendine hayranlık bırakıyordu.

"Bay Styles, siz iyi misiniz?"

Koşarak yanıma gelen yardımcı telaşla yerdeki kırık parçaları toplamaya başlamıştı. O sırada etraftaki kalabalığı görebilmiştim. Vay canına. Anneciğim, babacığım ve biricik ablacığım merdivenlerin başında dikilmiş, asil ipek gecelikleriyle beni izliyorlardı. Onların bu görüntüsü içime kocaman bir gülme isteği yaymıştı. Bir korku filmi kapağı için yalnızca, ellerinde tırpan ve meşaleleri eksikti.

Elimi ağzımın üstüne kapatıp gülme isteğimi bastırdım. Christopher Styles'ı kızdırmak istemezdim.

"Eve yeni mi geliyorsun sen?" diye seslendiğinde sert adımlarla merdivenleri inmeye başlamıştı.

"Hayır, aslında son on dakikadır anahtarı deliğe sokmaya çalışıyordum."

Bunu hatırlayınca yeniden gülmeye başladım. Ta ki, babamın yüzüme attığı tokadın sesi tüm odayı doldurana dek. Acımıyordu ama bunu yapmasından hoşlanmıyordum.

"Daha onbeş yaşındasın seni küçük velet! Hangi siktiğimin mankafalısı sana içki verdi?"

Küçük velet. Bana böyle seslenmeyi seviyordu. Öyle ki, onun ağzından başka bir sesleniş duymamıştım. Oğlum ya da Harry gibi...

"Senin yaptığın ahmaklıklardan bıktım usandım!"

Bu komikti çünkü zaten altı yıl boyunca beni hiç görmemişti. Onun yada annemin neye benzediğini beni kapattıkları malikanenin duvarlarında asılı olan resimlerden tanımıştım. Burada geçirdiğim son birkaç yıl boyunca babamdan gördüğüm bir şey vardı. O da, acıyı hissetmediğimi bilmesine rağmen çaresizce beni dövüyor olmasıydı. Buna hiçbir zaman anlam veremedim.

Bana vurmaya devam ederken hala merdivenlerin başında duran anneme baktım. O, benimle göz göze gelmekten korkardı. Şu anda da olduğu gibi.

"Doğduğun günden beri bizim için sadece bir beladan başka bir şey değilsin! Sen bir lanetsin! Ailemizin utanç kaynağı bir lanet!"

Yeniden vurmak için elini kaldırdığında bileğini havada yakaladım. Şimdi içimde, sürekli gülmemi sağlayan şey ortadan kaybolmuştu. Babamın nefret dolu gözlerine baktım.

"Bu ne cürret!" diye bağırdı beni iterek.

Yerdekileri toplamaya çalışan yardımcı, babam buraya geldiğinde çoktan, yaptığı şeye ara vermiş bizi korkuyla izliyordu. O, bu evde yeniydi. Eminim daha önce böyle tuhaf bir aileyle kaşılaşmamıştır. Babam yerden büyük bir parça alıp kolumdan tutarak beni kendine çekti.

cipa | larry ✓Where stories live. Discover now