|5|

1.5K 246 161
                                    

"neden konuşmuyorsun?" tooru, güzel gülüşünü sergiliyor. "içimden gelmiyor." diye cevaplıyorum onu. onu dinlemek istediğimi itiraf edemiyorum nedense. "ben konuşurum o zaman." diyor, karşımızdaki yaprakları dökülmüş ağaca bakarken istediğim cevabı veriyor. "saçına dokunabilir miyim tooru?" diyorum ona. bana şaşkın şaşkın bakıyor, garip bir şey söylediğimi düşünüyorum. gülümsemesi yok oluyor birden, yüzü beyazlıyor sanki. sütlü çikolata rengi gözlerini büyütüyor. kısa bir süre içinde tekrar gözleri kısılıyor ve gülümsüyor. biraz acı dolu bir gülümseme, gözleri parlamıyor. "hajime, ben ölüyüm."

"okula geç kalacaksın, hajime. uyan artık. alarmını mı ertelendin?"

kalp atışlarım çoktan hızlanmıştı ve yatağımdan zıpladım. rüyaymış.

annemin sesiyle uyandım. odamın kapısını açmamıştı, bana kapıdan sesleniyordu. "hazırlanıyorum hemen." diye geçiştirdim onu, aklım hâlâ gördüğüm rüyadaydı.

hâlâ şaşkındım, telefonumun kilit tuşuna bastım ama açılmadı. dün geceyi hatırladım hemen. uyuyakalmışım tooru'nun fotoğraflarına bakarken. şarjım da bitmiş ve alarmım çalmamış.

okul için hazırlanırken hâlâ gördüğüm rüyanın etkisinden çıkamıyordum. sesini hatırlamıyordum ama görüntüleri net bir şekilde hatırlıyordum.

anneme çıktığımı bildirip otobüse doğru yürüdüm. telefonumu almamıştım, şarjı yoktu ama okulda şarj edebilirdim. tamamen unutmuştum. eve dönmeye üşenip yola devam ettim.

otobüs kalabalık değildi, bir yere oturup camdan dışarıyı izlemeye başladım. binaları incelerken tooru'nun evinin nerede olabileceğini düşündüm. aklıma tekrar gördüğüm rüya geldi ve ağlamaya başladım. çok ağlayan biri değilimdir ama tooru beni etkiliyordu, her anlamda. ağlama sebebimi umursamadım. yanımdaki kadın bana peçete uzattı, yanımda biri olduğunu bile fark etmemiştim. teşekkür edersem sesim titreyebilirdi, bu yüzden ona küçük bir gülümseme ile karşılık verdim.

"hajime, instagram hesabından bir şeye bakabilir miyim?"

"siktir ya." uykusuzluktan ve sabahın köründe ağlamamdan dolayı başıma vuran ağrı yüzünden zaten kötü bir ruh hâlindeydim. ama yanımdaki mal, benim nasıl hissettiğimi muhtemelen umursamıyordu. "telefonum yanımda değil."

"hajime, instagram hesabımdan bir şeye bakmak ister misin?"

"neye?" sorduğu soru çok saçmaydı ama ondan mantıklı bir şey beklemiyordum zaten.

"şu dünkü yakışıklının hesabına. günlük dozunu alman için diyorum." dediğini anlamaya çalışarak ona baktım. "ayrıca adını öğrenmem de iyi olur, cidden çok çekici çünkü."

daha sonra, kendimi bir anda yanımdaki malla birlikte müdürün odasında buldum.

glowing eyes ⎯ iwaoiWhere stories live. Discover now